aynen bunları söylemiştim, son olarak gittiği yerde. biraz gezinip nerede keramet var diye bakınıyordum, sanırım o da aynısını yapıyor. sonunda uludag'da bir de baktım bugün kendisi de geri gelmiş.
beni mi takip ediyor, bu sefer cidden süphelenmeye başladım.
gelmesine gerçekten sevindim. bir aksilik olmazsa uzun mühlet burada kalsın. zira bir yerde daha karşılaşırsak ciddi ciddi korkmaya başlayacağım.
"fikirlerin ucuz porno film basitliğinde ifade edildiği bir yer olduğu için yazmıyor"
demiş alimacgraw.. kimin için demiş.. stevemcqueen için..
şimdi böyle düşünen bir "insan" niye geri gelir?? ne o sözlükdeki fikirler, kaliteli, taş porno film mertebesine mi yükseldi.. peki sormak isterim bu arkadaşın bu filmde ki rolü ne? **
amacım polemik değil.. bir başka yazar böyle davranıp, geri gelseydi steve nin sayıcaklarını tahmin bile edemem.. onun da bir ayrıcalığı olmamalı..
hakkında yapılan bunca olumsuz eleştirinin normal karşılanması gereken yazardır. çünkü bizler genel olarak beğenilerimizi ve ne yazık ki meseleler hakkındaki fikirlerimizi bile takım tutar gibi babadan oğula devam ettirdiğimiz ve kafalarımızı esnetemediğimiz, ölülerle ( ahmet kaya, adnan menderes, deniz gezmiş, hrant dink ... ) bile hesaplaşmamızı kesemediğimiz için stevemcqueen' de başımıza dert olmaktadır(!) öte yandan dünyayı ve ülkemizi saran tüm bu boşvermişlik ve tek tip olma rüzgarı içinde rengini koruduğu için gelgitler yaşaması da olağandır. bu ülkede politikacılar suçsuz insanları asmalarının ardından " dün, dündür; bugün, bugün!" buyurduklarına göre aramıza hoş gelmiş yazardır.
(bkz: gelene git, gidene kal denmez)
fikirleri her ne olursa olsun, kimseyi rencide etmediği sürece söylemeye hakkı olan yazar. tükürdüğünü yalamak zor zanaattir. Ben yapabilir miyim bilmiyorum, misal. O yüzden tebrik etmek gerekir.
yeniden hoşgelmiş yazarıdır. hani derler ya uludagsozluk sıcak aile ortamı, aile ortamında aile terbiyesi verme ve kulak çekmeye hevesli kişilerinde olduğu gerçeğinide görmüş oldum, aman diyim bu kadar hatasız kulun arasında bir falsom olmasın. neme lazım zikerler toynağımı filan.
yazılarını beğendiğim, okumaktan zevk aldığım yazar. özel olarak sayfasına girip tek tek entrylerini tabi ki gözden geçirip hevesle okumasam da sözlüğe renk katmış kaliteli bir yazar. ayrıca sözlük yazarlarının itiraflarındaki itirafında son derece samimi olduğunu fark etmekteyizdir. *
gel-git yaptı iyi oldu. özlemişik yazılarını. ayrıca burdan kendisine seslenmek istiyorum "yala tükürdüğünü doya doya yalayabilirsin" sanki çok tükürdüğünü yalamayan bir milletizde artist ibişler ahkam kesiyor kendisi hakkında. sana ne ki? gelir, gider, işer, sıçar, kusar kafasına göre takılır. insan değil mi o ? üstün yapay zekası ile yazı yazabilen robot mu sandınız onu ?
aydınlık türkiyeymiş, aydınların oldugu bir türkiyeymiş, düşünen bir türkiyeymiş, ırkçılık yapılmayan bir türkiyeymiş, kendini yüksek görmeyen bir milletmiş..
aydınlıgını karanlıgını bilmem, ölünün üzerinden siyaset yapmayıda sen ve senin gibilerden öğreniyorum, öğrenirken midem bulanıyor, bulanırken öğreniyorum. ama ölünün üzerinden siyaset yapan ülkeler arasında tartışmasız birinci olacagımızı sen ve senin gibiler sayesinde çok iyi biliyorum.. yazık ki seni özgün fikirli diye sözlük alemine lanse edene yazık ki senin hümanist anlayışına -ki kendi milletini küçümseyip, içinde kalan "türklük kompleksi" ni başkalarına bok atarak kullanıyorsun-..entellektüel olmaya çalışmaktan, 'nasıl spekülatif açıklama yaparım' , 'nasıl farklı gözükürüm' böcekleri beynini kemirirken arda kalan pislikleri buralara taşıyorsun..
asla farkında olamayacagın, olsan da gururuna yediremeyecegin, yedirsen de herseye ragmen muhalefet olmalıyım düşüncesine engel olamayacagın, olsan da tüm benliginle 'ölüden siyaset ve popülerizm nasıl yaratılır' derslerine devam edecegin, aslında bilinçaltına pekte yabancı olmayan, beyin kıvrımlarından damlayarak selülitleşmiş, kararmış, islenmiş, kinlenmiş kalbine akan pisliklere ragmen bir kaç insanı duygudan dem vurayım..
hrant dink bu ülkede 'düşünceleri başkasını rahatsız eden' diğer insanlar gibi kalleşçe vurularak öldürülmüştür. "öldürülmek" ifadesi edilgen bir kelimedir. bu da demek oluyor ki : hrant dink'i canından çok seven ama türkiye'den nefret eden bir insan sırf türkiye'ye zarar vermek için onu öldürebilir. olayın bu yönde olması da kuvvetle muhtemeldir. şimdi bunu evirip çevirip olayı "türkler kendini beğenen ve diğer milletlerden nefret eden bir ırktır" haline getirmenin lüzumu yoktur. buna istaneden asıl özeleştiri misali özfaşistlik yapmanın da lüzumu yoktur. beyninin işlevselligi ve anlama yetisi saglam ; propaganda, reklam, popüler olma, ego duygularını yontmuş herkes bunu anlayabilir.
düşünce hamlığının verdigi ağırlığı kaldırıp kafanı kaldırabilirsen, bir çin'e bak, bir amerika'ya bak, bir rusya'ya bak, bir almanya'ya bak, bir fransa'ya bak. hiçbir ülkeyle kültürel bağın yoksa yada araştırma/öğrenme ruhun sadece nasıl farklı gözükürüme çalışıyorsa, düşünce tarzı bakımından sana pek uzak olmayan kendi insanlarının etini beyazlardan daha leziz bulan afrikalı yamyamlara bak.. hepsinin bir ortak özelligi vardır : önce kendilerini insan olarak görürler, sonrada aşşağılık kompleks ve eziklik yapmadan dünya arenasında söz sahibi olmayı, güçlü olmayı, kendilerini diğer ırklardan ve medeniyetlerden üstün göstermeyi isterler. şimdi sen demokrasi ve hümanizm kelebegi olarak "efenim 21.yy da ırk diye birşey yoktur" düşüneceksin, bende sana "ortadogu'da bir savaş olunca vatandaşlarını gemiyle kendi ülkesine getiren amerika" dan bahsedecegim..anlayacagını bilsem diğer ülkelerin kendi vatandaşlarına nasıl sahip çıktıgını, kendilerini nasıl yukarılarda gördügünü, kibir boyutuna varan kendi benliklerini de anlatırdım da neyse boşver..belki güvercinlerin öldürüldügü, insanların hayatlarını kaybeden aydınları savunurken asıl faşistligi kendi halkına yaptıgı, insanların siyasetin ajdarı yolunda hızla ilerledigi başka bir bahar da geniş spektrumlu olarak zikr ederim.
hani ironi yaptıgını zannederek saydıgın şu "yardımseverlik, cömertlik, namus, dürüstlük, erdem, şeref" edebiyatları varya, hani şu bok attıgın türk huyları, elalem bunları milli marşında kullanıyor. hey gidi hey ne güzel söylemiş uğur mumcu bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanlar diye. faşistlik, kendi milletini yüksek görmek yada kendini beğenmek degildir.her ülke, her halk, her ırk kendini beğenir. faşistlik kendini beğenerek başka ırkları yok etmek veyahutta onları küçümsemektir.. bu ülkede, en azından vatanını seven birisi asla çıkıp "iyiki hrant dink öldürüldü" demez, böyle biriside yok. bu ülke de, bu ülke için öldürülmüş gaffar okkan'ın bu kadar gündeme taşınmamasından rahatsız olan insanlar var. bu ülke de, orhan pamuk taktigiyle prim yapmak isteyenlere nefret duyan insanlar var. bu ülke de asıl faşistligi yapmadıgı için, ermeni lobilerinin kucagına oturmadığı için ben ermeniyim demedigi için faşist diye ilan edilen insanlar var. bu ülkede, oyun içinde oyun olan hrant dink suikastının iç yüzünü bilenler var. ve malesef bu ülkede aydın diye geçinip, karanlık oda da siyah kedi arayan insancıklar var.
hrant dink'in büyük ve evresel düşünme yeteneginin onda biri sende olsaydı bu gaflete düşmez bu yorumları yapmazdın. hrant dink keşke ölmeseydi keşke yaşasaydı da insanlıgın ve fikir özgürlügünün hangi insanların eline kaldıgını görseydi. insan önce savunduğu şeyin altını üstünü bilmeli.ne demiş hrant dink ? "türkler 1918'i hatırlamalı, ermeniler unutmalı" ve ardı sıra eklemiş "türkler iyi ve sıcakkanlı bir millet olduğu için atalarının soykırım yapabilecegini kabullenemiyor" işte gerçek budur. gerçeğe türklere hakaret ederek ulaşılmaz. "böyle insanların olduğu yerde ben durmam" diyerek de ulaşılmaz. gerçeğe böyle ulaşılır.
gelgelim türklerin mükemmelliyetçiliğine. her ne kadar seni bağlamasa da türkler her millet gibi kendini diğer insanlara göre daha insan , daha yardımsever , daha kardeşçe tutum sergileyen, asla insanları dil,din,ırk diye ayırmayan olarak görür.-ki gerçekten böyledir- ayırsaydı türkiye'yi bölme tehlikesiyle karşı karşıya bırakan pkk nedeniyle kürtleri dışlardı, ayırırdı. kendi milletine küfür etmenin, modernlik, aydınlık, olaylara çeşitli açılardan bakabilen empatik insan triplerinden zihnini kurtarabilirsen aç biraz tarih oku, osmanlı oku. türklerin kanında varmıymış ırkçılık, faşistlik, mükemmelliyetçilik gör. görmekle de kalma anlamaya çalış, sindirmeye çalış, sindirdiklerini muhakeme süzgecinden geçirip (Varsa) birikim yapmaya çalış.
orhan pamuk istedigini ama haketmedigini aldı heyhat uğraş belki sende alırsın. yalnız o türklere hakaret etmiyordu düşüncelerini söylüyordu. düşünme yetegini geliştirip daha popüler, hakkında daha fazla entry girilen, daha karakteristik insan olarak görülebilirsin. şimdi nüfus cuzdanını topraga gömerek işe başlayabilirsin. hatta mezar taşına "aşırı hümanist, ultra mega hiper süper global bakan mükemmel şahsiyetin kimligi.artık türk degilim" yazabilirsin..hadi daha fazla zaman kaybetme buralarda istiklal caddesi'nin girişine kazulet şekilde "kahrolsun türkler" yaz. sonra da gelip sözlüge "ben ırkçılıga karşıyım abi hede hedö" yazıp sadece onları kandırabildigin dalkavuklarınla insanlık hakkında entryler gir..hadi canım vakit nakittir.
sanırım hakkında girilen eleştirilerin nedenlerini yanlış anlayan, bu yüzden de kendini hala hatalı argümanlarla savunmaya çalışan bir yazardır kendileri..
hala allah belamı versin, özür dilerim, hay salak kafam gibi ironik ifadeler kullanan yazar. kahrolası mirc günleri gibi zeka kokan bir entryi yazan adam niye türk düşmanı olur? bu da bizim şanssızlığımız işte.
"siz ve ırkınız", "afrikalı kabileleri de sömürün", "onu sömürün bunu sömürün", "size de bu yakışır."
ısrarla karalamaya devam ediyor. amacı ne onu merak ediyorum. zaten ünlü bir insansın sanal alemde. niye bu tripler?
yazdigi sadece 190 entryide sozlukte bu kadar olay cikardiysa 1000 entrysinde neler olacagini dusunmek istemedigim yazar. ayrica sulalecek ve de severek okumaktayiz kendisini.
"sözlük" denilen asosyal eğilimi olan fakat ekseriyeti apolitik olmayan insanları barındıran postmodern oluşumda, ayrı kulvarlarda "yazar"ları içeren, adeta söz konusu kişilerin hayatta pratiğe dökemedikleri içlerindeki irini, kini, sevdayı, mizahi yetilerini ortaya koydukları, kendimizi ifade etme olanağını bulduğumuz ortamı sevmeme ve hatta yazmama neden olan adam. en basit tanımı bu sanırım benim açımdan.
ben bu adamı "tkp'lilere ordu'da yapılan saldırıdan sonra faşistlere karşı tek başına savaşında tanıdım, 'kutsal bilgi kaynağı'ında". teknoloji büyük aşamalardan geçti "modern" dediğimiz günün insanı yaptı bunu, ama insan hep o "ilkel" haliyle aramızda, sokakta, okulda, iş yerimizde, köyde, kentte dediğimiz bir sırada yanılmamıza neden olmayacak arkaik dönemden kalma çok sayıda canlıya -ki bu onlarla tek ortak noktamız- karşı savaştı. bu hafife alınamayacak bir mücadeleydi sanal da olsa.. her gün takip ettim, nasıl bir gazete ya da köşe yazarını her gün okuyorsam, nasıl beğendiğim bir yazarın yeni kitabını hemen almaya çalışıyor ya da bir tv programını seyrediyorsam kaçırmamaya çalışarak, her gün okudum bu adamı. güldüm, öğrendim, dertlendim, "venceremos" söyledim okurken, kendimce eleştirdim sonra ve kızdım bazen. orada değil, burada karşılaştık. en azından bu eleştiriyi yapma imkanı buldum. ve pek tabii ki aynı ortamda olmam kendi açımdan oldukça güzel.
ve fakat; kendisine "özel mesaj"la da ilettim, bence ortada bir sorun var. "sol" denen -fukuyama b.k yemiştirb ve kısmen yalamaya başlamışdır tükürdüğünü- tarihin gerçek sonu olan -nietzsche'ye inat optimist bir bakış açısıyla- "insan" olana yaraşır düzen, feodalitenin de, faşizmin de, kapitalizmin de sonu, varış noktası, aydınlık * ve adalete * erişilecek yegane sondur. ancak bu dünya'ya ulaşmak konusunda oldukça uzun bir yol var, deyim yerindeyse aşık veysel'in uzun ince ve zorlu yolu bu yol, belki de sonu yok, mutluluk yok, adalet ve eşitlik, özgürlük yok!
bu adam sinirli, belli ki bazı sorunlar yaşamış hepimiz gibi, özellikle "milliyetçi" ideolijilerin üzerine siyasal bir takım fikirler edinen insanlarla yaşamış bu sorunları sanırım veya benim nacizane anladığım kadarıyla. iyi de "stevemcqueen" gazetelerde, kitaplarda, cephelerde yaşanan siyasal çekişmeleri hangi kulvarda yaşamayı düşünüyordun sen sokakta, okulda, iş yerinde...
feodalizm Atatürk ve silah arkadaşlarının kurtuluş savaşının ardından, düşünce birliği ettiği çevresiyle aydınlanma devrimi ile tasfiye edilmeye çalışılmış bu memleketten, yüzyıllar süren tahakkümünün ardından. kolay mı olmuş bu işler? Atatürk neden "ulus" kavramını koymuş savaştan çıkan bir halkın önüne hedef olarak? halifesi, şeyhülislamı, sadrazamı, padişah yardakçıları, uleması, medresesi, bilime ve akla ve bireye karşı olan karşı olan bütün bu ortaçağ ürünlerinin tasfiyesi kolay mı olmuş? kolay mıdır ümmeti millet yapmak?
bugün sorun milliyetçilik değil. tabii ki sınıfsal bilinci olmayan ve bu haliyle faşizme yakın olan proleterya tehlikelidir. zaten lümpendir. sonuçta faşizmi mazur gördüğüm anlamını çıkaran mümkünse beynini aldırsın, çünkü bir işe yaramadığı ortada. ancak madem anti-emperyalistiz bakalım bugün emperyal devletler nasıl bir hegemonya kurmayı düşlüyorlar, dünya'yı boş ver, türkiye'ye bakalım..
ılımlı islam devleti, "bop" eşbaşkanlığı, emperyalizmin Yugoslavya, sscb, ırak örneklerinde gördüğümüz gibi üst kimlik bunalımlarına sokulmuş, etnik milliyetçiliklerin kazınması sonucu ulusal aidiyet duygusunu yok etme ve bölüp, parçalayıp, yönetme.. yalan mı? emperyalizm bugün, "küreselleşme" denen insana değil, sermayeye sınırsız bir dünya çizen, gittiği ülkelerde ulusal sermayeyi yok eden, yerini alan ve ülkeleri sömüren bir truva atı. yabancı emperyalist sermayenin, bizi kendimize yabancılaştıran sermayeye direniş bugün ulusal cephede yapılmaktadır. akp için sempatik baktığım dediğin parti var ya, abd bugün hala onu istiyor. ırak'a bak o kadar acı bir örnektir ki, işgale direnemiyorlar bile, çünkü ulus değiller henüz! mezheplere ayrılmışlar, etnik köklere inmişler, emperyalizmin ülkeyi işgali sırasında birbirlerini vuruyorlar. çünkü 100 yıl gerideler!
neden mi steve, solun bir bölümü ulusal cepheye katıldı, çünkü günümüzde sol kaybetti! sol kapitalizmin hakim olduğu türkiye'de çatıştığı faşist milliyetçilik olgusu karşısında kaybetti 70'lerde, ama bugün milliyetçilik feodalizmin karşısında kaybediyor. sol nerede mi, sol yok! maalesef sosyalizm falan filan yok... feodalizmden kapitalizme geçiş sırasında ümmeti millete dönüştüren o günün "bilim" yanlısı liberalizm ve milliyetçilik bugün emperyalizmin desteğiyle ilerleyen fundamentalizme direnmeye çalışıyor -tabii ki hepsi değil-. 19 yy'la dönüyoruz biz. tarihsel materyalizm karşısında "ben bilimsel yaklaşmak istemiyorum" diyebilirsin, ki herkes diyebilir ve diyor ayrıca. ama ütopya ancak zihinde varolur. zihinde yaşanan maddi dünyaya her zaman ait değildir. neyse fazla uzadı..
ha ben bu eleştiriyi yaptım ya, stevemcqueen'i yine de kimseye değişmem. çünkü o hiç birimizin belki de hiç bir zaman olamayacağı kadar samimi..
(#1357643) ufkumu cok pis acmis yazar. oyle boyle degil..
minnettarim kendisine, olmayim minnettar falan diyorum, ama elimde degil..
meger biz turkler ne pis milletmisiz ya, boyle genellemesi bol gulunc yazilari okudukca daha iyi anliyorum..
sen olmasan n'apariz be.