geleceği görüp insanların neyden hoşlanacağını kestirebilen pazarlama ve satış dahisi. insanları avcunun içine almak konusunda da kendini yetiştirmiştir. doğuştan gelen bir iletişim becerisinin de bunda payı yok değil. diğer patronlardan farkı ise gerektiğinde şirketi batırabilecek cesur hamleler yapabilmesiydi. ve bu hamlelerin çok azında başarısız oldu çünkü insanları kendi ürününe yönlendirebilecek bir yeteneği vardı: keynotes. şovunun her ayrıntısına olan titizliği elbette ki ürünlerine de yansıyordu. ürünlerindeki her parçanın harikulade güzellikte ve kusursuzlukta olması gerekiyordu. ve kendi kafasında olan şeyler olmalı, olmayan şeyler ise olmamalıydı. iphone gibi bir telefonda bluetooth bulunmamasının sebebi de budur. pixar'ı kurduğunda yeni yapılan binanın tuvaletlerinin girişlerindeki tabelaların gri tonunun hangi ton olacağı konusunda bile günler boyu tartışan bir estetik manyağıdır. ve apple mecburen iki döneme ayrılır: steve dönemi ve steve sonrası dönem. şirkete kendi gibi düşünen insanları doldursa da, hiç kimse asla ipleri onun tuttuğu gibi tutamayacak, istediği bir şeyde onun gibi diretemeyecek ve o kadar başarılı olamayacaktır. çünkü o steve jobs'tır.
edit: walter isaacson'ın yazdığı steve jobs kitabı sevilenleri tarafından alınıp okunmalıdır efendim. jobs'ın ne denli etkileyici bir adam olduğunu gözler önüne sermiştir biyografisi. şu sözü de meşhurdur jobs'ın: insanlar onlara bir şey sunmadan ne istediklerini bilemezler. işte sahne şovlarının amacı da buydu: insanların ne istediğine karar vermek.
steve jobs ölmeden androide çalıntı diyerek ve bütün parasını onu yok etmeye harcayacağını söylemiş ve büyük bir hırsız olarak kendisinden çalındığı ürünün kendi ürettiğinden daha büyük yerlere geleceğini gördüğü için olmasın? google ucuz işçiliği pahalıya satıp açık kaynak kodlu sistemin paralı olarak satıldığı apple'ın yapamadığını cüzi ücretle bütün firmalara işletim sistemi vererek göstermiş. ios ve symbian dahil ileride hepsini devirecek güç olmuştur. burada android fanatizmi yapmak istemem ben sadece kaliteli olanın yanındayım. her yeni telefonda bir özellik ekleyerek insanların iliğini kurutan bir sömürgeciden yana kesinlikle değilim. seteve jobs'un ölümüne üzülüyorum en azından kötü zamanlarında bu hızı yavaşlamıştı şimdi yerini daha genç soyguncular alacak.
dünyanın servetiyle ahirete göçmüştür ancak nafiledir. üç kuruşu olaydı da imanıyla, müslümanlığıyla göçüp gideydi ne mutlu olacaktı o'na. ama işte imtihan dünyası steve malesef bu imtihandan geçemedi...
değiştirdiği dünyaya veda eden insan.
Stanford'daki mezuniyet konuşmasıyla insanlara -en azından bana- bakışaçısı kazandıran adam.Allah rahmet eylesin diyelim ve son olarak, aslında biraz da orjinalini değiştirerek noktalayalım.
"software engineers never die, they just logout"
yaşarken kim olursa olsun kıymetinin bilinmeyeceği, öldüğünde iste kıymetsiz dahi olsa değer verilme olasılığı yüksek olan binlerce yıllık dünya gerçeğinin küçük bir tezahürüdür.
steve jobs'un adı geçtiğinde hemen ortama dikkat ediyorum, en az 2-3 tane kapitalizm muhabbeti çekebilecek gerizekalı çıkıyor. tartışmasız bu durum söz konusu. adamın diğerlerinden farkı; hayallerini kendine saklamayıp üretmesi. sonuçta elbet bunun bir ticari yönü olacak, çünkü pazar rekabetinden tutun sürüsüyle eknomik faktör işin içerisinde.
insanların steve jobs'dan beklediği "dahi bir adamdı bari ucuza ürün satsaydı" gibi gerizekalı muhabbetiyse -ki çoğu moronumuz beklemiş, vay hallerine. işin maddiyatı üzerinde çok istekli bir şirket kurmuş olsaydı microsoft gibi birbirine benzer teknolojilerini seri üretime geçirirdi. insanda az bir utanma olsa jobs'un teknolojiye armağan ettiği şeyleri bir aklına getirir, bu farklı ürünlerin rekabet ettiği ürenlerle kıyaslar ve tekrardan bir sonuca gider. bu yüzden işin maddi kısmını ayrı olarak değerlendireceğinize bütün faktörlerle ele alın. steve jobs'a da konu geldiğinde; dünyaya fikirlerini üretebilmiş olan bir dahi olarak anın.