chai tea latte midir nedir ondan içmeyin... şu bitki çayları satan bir markanın* mistik chai gibi bir ürünü var... starbucks evde yapabileceğinizin aynısını yapıyor. hiç bir farkı yok. ama bilmem kaç tl ye satıyor... değmez yani.
gitmeyin ne olcak gideceksiniz başınız göğe mi erecek. kahveyi karton kupa veya bardak her neyse içmek ne zevk verir anlamam. paranla sikilme amk. git adam gibi bir yere otur masaya garson gelsin porselen kupada mis gibi kahve söyleyin. ismini bile zor telafuz ettiğiniz antin kuntin şeyleri soleyecem diye rezil olmayın...
oncelikle oralet var mi diye sormayin. tamam bunu gectiysek; benim yaptigim gibi bol karamelli bir kahve soyleyip de millet kenardaki masadan seker dokuyor diye siz de dokmeyin. sonra kahveyi icemez, vah kapitalizm diye yanarsiniz.
hayatım boyunca hiç gitmedim ama gitseydim eğer recep ivediğin izlemiş olduğum bir filmindeki starbucks sahnesini orada yaşatmak isterdim rezil olmuşum veya olmamışım kimse umrumda değil ordakileri bidaha görmem bile.
check in yapmayın.
utanıp,çekinmeyin.
insanları takip edin,onlara göre davranın.
zaten iki üç seferden sonra siz de popüler kültürün kölesi olmuş olursunuz.
Self servis değil orası bu cahillere inanmayın. gidin oturun bi masaya sonra kabara kabara "garsooooooooon bana bi latte" diye bağırın. inanılmaz havanız olur.
kasanın önunde çok ciddi bir sekilde grande white mocha 2 pump olacak ve extra hot olmasına özen gösterirsen sevinirim
derseniz sizi sevindirirler. dalga da geçmezler.
ama ne alayım derseniz, başta hangi boy? sorusuna kurban gidersiniz.
"mekanın yabancısı olduğum anlaşılmasın aman şu isimleri evde ezberleyip gideyim gırandiii ventii çay tii lattee.." diye düşünmeyin, söyleyemeyeceksiniz ve hem söyleyemediğiniz için hem de samimi olmadığınız için rezil olacaksınız.
hah özetle bu. samimi olun.
istediğinizi yiyin için ne yaparsanız yapın ama siparişi "bir neskafe alabilir miyim" şeklinde vermeyin. nedenine gelince, birincisi mallık olur, ikincisi ise size tepki gösterip "neskafe satmıyoruz" ukalalığına girebilirler,hemen selpak-peçete ikilemesinden birer örnek verin. yok ben bu gerilimlere gelemem diyorsanız. çıkın oradan köşedeki kahveye gidin, neskafe söyleyin çay bardağından keyifle yudumlayın.
daldığınız gibi masaya oturmama fasilitesi ritüelleşmiştir. bir de bunun masaya oturup, masaları toplayan baristaya ''garson bey bir bakar mısınız'' versiyonunu gördüm, ''ilk defa gelmiştir doğaldır'' diye bir baktım, siz yine de etrafı iyice bir süzün. genelde kasadaki abla ya da abimiz kahvenin yanında, pasta da iteklemeye çalışır, hafifçe teşekkür edip geri çevirin çok ısrar ederse. bir de genellikle, altıparmak-çarşamba dolmuş hattı abileri gibi bozuk paraları olmuyor bunların, bozukluk ile ödeme yaparsanız sevindirik oluyorlar. diğer bir mevzu ise, çok kalabalık iken bardağın üzerine ''ilker'' diye defalarca ''ilkay'' yazılması. takılmayanlar için sorun yok, ama doğru yazılsın istiyorsanız heceleyin efendim, baristalarımız günün yorgunluğundan ya da yoğunluktan yanlış anlayabiliyorlar.
fotoğraf çektirmeyin, sizi cool değil "Starbucks'la cool olmaya çalışan ezik" gösterir.
Yer bildirimi de yapmayın. Yukardaki sebep geçerlidir.
Sonra insanlara "starbucksa gittik yeaa" muhabbeti de çekmeyin.
Gidin adam gibi kahvenizi için muhabbetinizi yapın, kalkın gidin.
Sırf Starbucks'a gittim demek için gitmeyin, kahve içmek için gidin.