neden öldürüldüklerini bilmeden ölüme giden bir kuşağın hikayesidir. oğlunun vurulduğu anı canlı yayında izleyen bir annenin dramı aslında herşeyi anlatır...
11 Temmuz, tarihin gördüğü en büyük soykırımlardan biri olan Srebrenitsa’nın onuncu yıldönümü. Birkaç günde katledilen 8 bini aşkın erkek ve gençten geriye, kimliği dahi tespit edilemeyen ve çoğu torbalarda saklanan milyonlarca kemik kaldı. Katiller serbest, öldürülen masum insanların kemikleri torbalarda, yakınlarını ...kaybetmiş Boşnak kadınlar ise gözyaşlarıyla kayıplarını arıyor.
ismi katliam olarak bilinen homojen bir devlet kurmak amaçlı yapılan temizlik.
milletler bazında duygusal olmanın yersiz olduğunu anlayamayan bazı kesimlerce (türkiye bunun başını çekiyor) 'ühüü müslüman kardeşlerimiz öldü' gibi kendilerince buldukları ortak noktadan* yakalayarak samimiyetsiz bir biçimde korunuyor, güzel hoş. bebek ölmüş, çocuk ölmüş, kadın ölmüş deniyor. yalanlanmıyor bunlar, malesef doğru. fakat çuvaldızı kendinize batırmaya geldiğinde ne oluyor kuzum? hani şu adı geçtiğinde ağzınızdan alev fışkırmasına sebep olan ermeni soykırımı.
zaten 30 yıldır başı terör gibi bir dertle muzdarip olan türkiye nin hala 'iyi çocuk'çuluk oynamasının sebebi nedir? anlaşılması gereken tek konu şu ki: millet içersinde artan her etnik köken çeşidi o ülkenin bütünlüğü adına bir tehdittir.
netice itibariyle demiyorum ki iyi ki olmuş iyi ki o kadar insan ölmüş. yalnızca gerekli sebepleri olandır.
ideal devlet arı olandır.
Sırpların 1993'te Bosna'da yaptıkları soykırımdır. bölgeden sorumlu olan hollanda askerleri, ''BM in talimatıyla'' bölgedeki herhangi bir çatışmaya karşı halkı silahsızlandırmışlardır ve soykırıma zemin hazırlamışlardır. Geçen 17 yılın ardından Sırbistan avrupa birliğine yaranmak için tüm boşnaklardan özür dilemiştir.
sırp ordusunun srebrenica'ya girdiği gün ratko mladic televizyona: "bu dahî türklerinden aldığımız bir intikamdır. bu günü yüce sırp halkına armağan ediyorum" demiştir.
dünya üzerinde görülmüş en acımasız, en şerefsiz katliamlardan biridir; evet nazi kamplarını da gördüm, beni bu kadar etkilemediler. hiçbir şey beni "sırp askerinden hamile kalan kadının ben bunu doğuramam diyerek intihar etmesi" kadar etkileyemedi. böyle bir olayın sokak kavgası gibi lanse edilip kimsenin kılını kıpırdatmaması... hiçbir şey dünyanın bu kadar pislik bir yer olduğuna inandırmadı.
insanın yüreğini dağlayan bir katliam olmasının yanında baş sorumlusu ne general ratko mladic'tir, ne de hollandalı bm barış(!) güçleridir. bosna'daki bm barış gücü'nün lideri olan fransız general bernard janvier, 1995 yazının kavurucu sıcağında srebrenica üzerindeki baskısını iyice hissettiren sırp güçlerine yönelik nato'nun hava saldırısı yapma girişimini 2 kez reddetmiştir. bundan güç alan o alkolik şerefsiz de* önce 6 temmuz'da bölgeyi top ve havan yağmuruna tutmuş, 10 temmuz'da da daha büyük bir saldırıyla bölgeyi kontrolü altına almıştır ve gerisi malum. insanlık tarihinde kapanmayacak yaralar açılmıştır. dolayısıyla bu katliamın gizli sorumlusu tamamen o şerefsiz fransız generaldir. bu heriflerden hiçbir zaman dost most olmayacağının da acı bi şekilde bir kez daha kanıtlanmasıdır. birileri bugünlerde doksanlarda çocuk olmak başlığının altına zevzek zevzek "ay tarkan ay burak kut ehihi" şeklinde şeyler yazamıyor, herkes o dönemleri iyi olarak hatırlamıyor.
dün katledilen filistinlileri, bugün hunharca soykırıma uğrayan uygur türklerini izleyen türk ve islam alemi peygamberimizin (s.a.v.) ''Sizden biriniz bir kötülüğü gördüğü zaman, onu eli ile değiştirsin, gücü yetmezse dili ile değiştirsin. Buna da gücü yetmezse kalbi ile buğz etsin. Bu da imanın en zayıf halkasıdır.'' hadisini unutmuş gibi hareket etmekte nedense. ve srebrenitsa da bunlardan biri. bu konudaki duyarlılıklarını ve samimiyetlerini çok iyi bildiğim birkaç adamı söylediklerimden hariç tutuyorum.