"madem ermenisin istemeden vermelisin" tarzında aptalca yazılar yazdıktan sonra eksi oy alan angutcan misali yazarların irinlerini boşaltma sendromu, faşizanlığın değişik bir tezahürü.
yoksa adam gibi yazarsan neden eksi oy alasın? hayır alsan dahi neden gocunursun ki, kendine güvenin mi yok?
fasist ve kinci resmi tarihin doldurusuna gelmeyen, bu cografyada binlerce yildir beraber yasadigimizin farkinda olan , insani insan olmasindan dolayi seven insandir.
önce sempatizan kelimesinin ne anlama geldiğine bakalım;
sempatizan: duygudaş, bir görüş, akım, kişi, fikir, öğretiye karşı sevgi duyan, onlarla aynı duyguları besleyen kişi.
ermeni ve yunan halklarının genel politikasının gerek bireysel gerekse toplumsal bağlamda türklüğe karşı takındığı tavır herkesin malumu heralde. burada kimseye siyaset ya da tarih dersi verecek ne zamanım ne de niyetim var.
kötü niyetli düşünecek olursak sempatizan kelimesinin anlamını bilerek yunan ve ermeni görüş ve fikirlerinin temsilciğine soyunan türk düşmanı bir ezik, iyi niyetli düşünecek olursak bu kelimenin anlamını bilmeden sadece hümanist takılmaya çalışan, tarih bilinci ve birikiminden yoksun, aklı bazı ayrıntıları idrak etmeye yetmeyen cahil bırakılmış özenti bir odundur..
San Francisco Sokaklarında Bir Eşcinsel, Güney Afrika'da Bir Siyah,Avrupa'da Bir Asyalı, Geceyarısı Metroda Yalnız Bir Kadın, israil'de Bir Filistinlii, Hindistan'da Bir Maya, Bosna'da Bir Pasifist, ispanya'da Bir Anarşist, Almanya'da Bir Yahudi, Türkiye' de bir Kürt, Topraksız Bir Köylü, Mutsuz Bir Öğrenci, iş Bulamayan Bir Adam, Ama Her Şeyden Önce CHiAPAS DAĞLARINDA Bir ZAPATiSTAYIM.Yani Ben
(bkz: ötekiyim denilecek başlıklar)
bunlar genellikle az komunist, biraz humanist, bazen ateist de olurlar. al bir ermeni'yi, bir yunan'liyi bir de bunlardan birini ayirazmazsin o derece benzerler. birbirlerinin turkulerini dinlerler, yemeklerini severler, birbirlerine asik olurlar, birbirlerinin arkasindan aglarlar olduklerinde. asil irkimizin gucune gider butun bunlarin bu halleri. lakin heyhat, bizi dinlemez hayat.
