metalhead: daha küçük sayılırdı. ilkokuldaki ikinci yılıydı. kimseyle konuşamazdı, çekinirdi. göz göze gelemezdi. sokaktaki soğuk kaldırımlarda 'taso' oynayanlardandı. masumdu. dünyayı tanımıyordu. kimseden nefret edemezdi. eve gelince çizgi film izlerdi. kardeşi küçük olduğundan hep bakkala onu gönderirlerdi. hiç itiraz etmeden giderdi. futbol oynarken ikide bir düşüp dizlerini kanatırdı.
şimdi çok kötü biri.*
ortaokul 1. sınıftaydıi, kızların tokaları alıp teneffüs boyunca peşinden koştururdu... yine, kızlara çelme takar, kızlar sendelerken de bellerinden tutup düşmelerini engellerdi... ne günlerdi beaa....
successor: 11 yaşina gireli daha 4-5 gün olmuştur, hayatının en güzel doğum gününü geçirmiştir, hatta ilk aşkı ona hediye alıp bir de öpmüştür. Dünya'nın yeni hakim'i kendisidir adeta.
gerek mahallede olsun, gerekse sınıfta bol bol maç eder, önlük parçalardı. iyi çocuktu vesselam..
devrim: yasitlari henuz kreste birbirlerinin pastel boyalarini parcalamayi oyun zannederken, disaridaki dunyada olup bitenlerin farkina varmisti..
gokyuzunde parlayan o cisimlerin adini ogrenmis, aralarina kendine ait olanini yerlestirmisti bile..
akranlarinin barbie bebek sevdasina ayak uyduramamis, icindeki heyecani tetikleyen sey ise bir basketbol topu olmustu, spora olan tutkusu o adini yazmayi henuz ogrendiginde seyretmekten oynama arzusuna dogru yavas adimlarla ilerlemis, topu eline aldigi ilk gun gozlerindeki o gulumsemeyi bu on yil boyunca korumayi basarabilmisti..
onun icindir ki; o cocuk gulumsemesi hala dunyadaki en essiz gulumseyistir..
amcasını görmeye gittiği bilecikteki kışlada artık nereden geldiyse bitlenmiş , saçlarını ilk defa 3'e vurdurarak şhaolin rahibi aday adaylığına yerini koymuştur.
ardından dershane ile basketbol kursu saati çakıştığı için bayanların basketbol antremanlarına girmeye başlamış , hayatının (bir zamanlar) aşkını daha çocukluk evresinde (sümüklüydü evet) tanımıştır. *
devrim: o dönemlerde erkekleri diliyle bezdirmek yerine güzelliğiyle süründürmek yolunu seçiyordu. saçlarını topluyor, çok güzel olacak bu kız diye yanağından makas alınarak seviliyordu. evden kaçıp atatürk heykeli'nin önünde bulunduğu gün geleceği hakkında ailesini fikir sahibi yaptı. fenerbahçe maçlarında görülen güzel küçük çocuk görüntülerinin vazgeçilmez kahramanıydı. entry sözcüğünü o zamanlarda bilmese de bir gün bundan haberdar olacağının bilincinde okumayı sökmüş ve okumaya başlamıştı.
12 yasinda ortaokula yeni baslamis, yatili okula alismaya calisan, lehcesi yuzunden bazen dalga gecilen, nasil ingilizce ogrenirim diye kara kara dusunen, yavuz bahadiroglunun tarihi romanlarini okuyup gaza gelen, evden ilk defa uzaklasmanin uzuntusuyle aglayan gozluklu bir elemandi cooldiver..teyzesinin kendine aldigi kaplan, aslan seklindeki kalemleriyle hava da atardi.
8 yaşındaydı. mahallenin en küçüğü olupta boyuna dayak yemekten kurtulup, yeni mahallesine taşınmış, orada mahallenin ileri gelenlerinden seçilip, varoş mahalleden geldiği için engin küfür kültürüyle insanların dilinde abi sıfatını almıştı. sınıf birincisi ve yaşıtı kızların gözdesi idi. lakin o orta sondaki ablalarına sulanırdı. zoru sever ulaşılmaza ulaşmaya çalışırdı herzaman. ki bu huyu yüzünden hiç bi boka ulaşamamıştır hala..aynı zamanda mahalle takım kaptanıydı (yalnız en iyi arkadaşı tarafından saltanatı devrilmiş, kaptanlığı elinden alınmıştı). canı sıkıldıkça ansiklopedi karıştırır, defalarca william wallace kimmiş neymiş ona bakardı.