Tarihçiler bir masaya oturup konuyu görüşse o masadan kavga çıkarmış. Hayır kavga değil katliam çıkar çünkü masada iki ermeni türk tarijçileri katleder. Dededen gelme bir alışkanlık. Bu vahşilerin barbarlığı ve nefretleri ve biz türklerin asaletini görmek için sevan nişanyan'ın teketek prıgramındaki halleri yeterli kanıttır.
Ayrıca şu an ermenileri en çok savunan abd'nin o dönem konuyla ilgili hazırladığı raporda ölen türk sayısının daha fazla olduğu açıkça ifade edilmiştir. insanlıktan ve medeniyetten en son bahsedecek kişiler wrmeniler ve ermeni yandaşlarıdır.
ne o zorunuza mı gitti ırakta 1.5 milyon müslüman ıraklı çinde hergün 10 larca uygurlu öldürülürken siz türk milletinde suç arayın amına kodumun piçleri
konuyu muhtemelen talat paşa'nın tehcir edilen ermeni sayıları üzerine verdiği rakamlardan hareketle tartışmaya açmaya çalışan bir soru. elbette bu kadar ermeni'nin hepsinin öldüğünü iddia etmek abartılı olur. öte yandan ortada bir trajedi olduğu kesindir. bu trajedinin bir boyutunun da ermeni çeteciler tarafından katledilen binlerce, belki de onbinlerce türk ve sair müslümanlar olduğunu atlamak da mümkün değildir.
ermeni tehciri ve sayılar konusu çok tartışmalı olmakla birlikte, konunun pekçok boyutu olduğu da unutulmamalıdır. mesela ermeni çeteci ve isyancı sayıları ile büyük ermeni isyanı noktaları olabildiğince gerçekçi tespit edilmeye çalışılmalıdır ki sapla saman birbirinden daha rahat ayrılabilsin. elbette büyük çoğunluğu teşkil etmez, ama mesela musa dağı'nda isyan edip sonra bir kısmı itilaf devletleri savaş gemileri ile osmanlı topraklarından tahliye edilen ermeniler veya isyan edip rusya sınırlarına kaçan ermeniler bile tartışma konusu sayıların bir parçasıdır. öte yandan iç anadolu'dan alınıp suriye'nin kuzeyine tehcir edilen yaşlı başlı ermeniler, hatta gomidas vartabed gibi isimler de bu konunun bir parçasıdır. velhasılı soykırım demek kolaycılıktır ve konunun pekçok noktasını es geçmektir, ermeni isyancıları, çetecileri; o esnada dünya savaşı olduğunu görmezden gelmektir, dolayısıyla konuyu soykırım diye adlandırmak bence mümkün değildir. ama konu "soykırım yok, hadi herkes evine" denilip kestirilip atılamayacak bir trajedik konudur. sonuçta yüzbinlerce insanın -velev ki çok sayıda insan ölmemiş olsaydı bile- evsiz-barksız, malsız-mülksüz evinden yüzlerce, binlerce km uzaklara göç etmek zorunda kalması da kolay bir şey değildir. bu dramda herkesi anlamak ve o yüzden de ağızdan küfürler saçmadan, empatiyle, biraz duygulara da (ve tabii ki acılara da) kulak vererek yorum yapmak lazımdır. elbette böyle ağır bir konudan güncel siyasi rant elde etme, hatta türkiye'den toprak isteme gibi çıkarlara yönelmenin de anlamı ve alemi yoktur. önemli olan ermenilerin biz türklerin, biz türklerin de ermenilerin yaşadığı zorlukları ve dramı bir nebze olsun anlamaya çalışmamızdır. yoksa maalesef büyük acılar yaşanmıştır, çok insan ölmüştür, artık tarihin çarkı geri dönmez. önemli olan geleceğe daha insancıl bakabilmektir.
bu arada, ermenilerin sıkça dile getirdiği gibi yer değiştirme sırasında 1.5 milyon ermeni ölmemiştir. gerek osmanlı ve ermeni, gerekse yabancılara ait istatistikler, 1. dünya savaşı döneminde osmanlı topraklarında yaşayan ermenilerin nüfusunun en fazla 1.250.000 civarında olduğunu göstermektedir. ne kadar ermeni'nin yer değiştirme uygulaması çerçevesinde bulundukları yerden çıkarıldığı ve ne kadarının sağ salim yeni yerleşim bölgelerine ulaştığı da belgeleriyle ortadadır. osmanlı devleti'nin son nüfus istatistiği 1914 yılında yapılmıştır. buna göre ermeni nüfusu 1.221.850'dir. yer değiştirmeye tabi tutulmayan nüfus; 82.880'i istanbul, 60.119'u bursa 'da, 4.548'i kütahya sancağı ve 20.237'si aydın vilayetinde olmak üzere toplam 167.778'dir.
ermenilerin yer değiştirme uygulaması büyük bir disiplin içinde yapılmıştır. 9 haziran 1915'ten 8 şubat 1916 tarihleri arasında adana, ankara, dörtyol, eskişehir, halep, izmit, karahisarı sahib, kayseri, mamuretülaziz, sivas, trabzon, yozgat, kütahya ve birecik'ten toplam 391.040 kişi yerleştirilecekleri yeni bölgelerine sevk edilmiş, bunlardan 356.084'ü yerleşim bölgelerine ulaşmıştır. yani, ermenilerin yer değiştirme uygulaması sırasında verdiği kayıplar 35.000 kişi civarındadır. yer değiştirme uygulamasına tabi tutulan nüfus içerisinde yer alan halep'teki 26.064 ermeni nüfusu, göç ettirilenler içerisine dahil edilmemiştir. bu rakam 35.000'den çıkarıldığında geriye 9-10 bin kişi kalmaktadır. yani ermenilerin yer değiştirme sırasında verdikleri toplam kayıp 9-10 bin kişiden ibarettir. bunlar da, türkler tarafından öldürülmemiş, 500'ü erzurum-erzincan arasıda eşkıya grupları tarafından, 2000 civarında kişi, urfa'dan halep'e giden yol üzerinde meskene'de urban eşkıyaları tarafından, 2000 kişi mardin'de eşkıya tarafından öldürülmüştür. dersim bölgesinden geçen kafilelere bölge halkının saldırıları sonucunda yaklaşık 5-6 bin kişi öldürülmüştür. ancak bunun kesin rakamları osmanlı arşivlerinde yer almamaktadır. toplam 9-10 bin kişinin ölmüş olduğu diğer verilerden tespit edilmektedir. böylece, yer değiştirme sırasında soykırım maksadıyla osmanlı ordusu tarafından öldürülen bir tek ermeni yoktur.
ayrıca, anadolu ve rumeli'nin çeşitli bölgelerinden yer değiştirmeye tabi tutulan ermenilerin sayıları ile, yeni yerleşim merkezlerine ulaşanların sayılarının birbirini tutması, yer değiştirme sırasında herhangi bir katliâm olayının olmadığını da ispat etmektedi
(bkz: entry nick uyumu). Nereye gittiği biz Türkleri zerre kadar ilgilendirmeyen sorundur. Ermenilerden daha önemli sorunlarımız vardır çünkü. Devletler arasında bir yer edinmeye çalışan "bazı" ermenilerin mabadından uydurduğu şeylere kafa yormak anlamsızdır.
Ayrıca herkes bu saçma başlığa yorum yazmakta özgürdür. "Bu başlığa eksi ver", "Bu başlığa sadece yorum yap" gibi direktifler "çok da fifi"dir.
Edit: hangi bölüm anlaşılmadı ise söyleyin canlarım. Açıklarız.
En başta bu olay senin benim değil tarihçilerin yani senin gibi bilgisi olduğunu zannedenlerin değil gerçekten birşeyler bilenlerin tartışması gereken bir olaydır.Zaten tarihin siyasete alet edilmesi kadar aşşağılık bir durum göremiyorum rant elde etmek için bundan 100 yıl önce olduğunu "varsaydığın" bir olayı sen kalk ülke olarak kabul et, ifade özgürlüğü diye yıllarca bağır dur sonra soykırım yok deme özgürlüğünü engellemeye çalış.Acaba bu yazıyı bu başlığa değil tezatın tanımına mı yazsaydım?
nereye gittikleri inanan bi insan için belli.herkes geldiği gibi gidicektir sonuçta,her giden katliamla gidiyomuş gibi sanki.aklıma bi demet akalın şarkısı geldi akabinde ''herkes hakettiği gibi yaşıyor'' hakettiği gibide ölücektir.
'ermeni meselesi denilen ve ermeni milletinin gerçek çıkarlarından ziyade dünya kapitalistlerinin ekonomik çıkarlarına göre halledilmek istenen mesele, kars antlaşması'yla en doğru çözüm şeklini buldu. asırlardan beri dostane yaşayan iki çalışkan halkın dostluk bağları memnuniyetle tekrar kuruldu' demiş atatürk bu konu hakkında.
osmanlı en güçsüz döneminde göç ettirdiği ermenileri hastalıkdan, aşiretlerin saldırılarından, yoksullukdan koruyamamış olabilir ama kasti bir şekilde masum insanların ölümünü sebebiyet vermiş asla olamaz. bunu yapan atatürk bile olsa onun için oç kısaltması kullanılması daha anlamlı olur.
şu an doğuda da zorunlu göçler yapılıyor. çünkü devlet o bölgede hem o insanları koruyamıyor, hemde o insanların varlığı devletin kendini korumasını da engelliyor. devlet kim terörist, kim masum ayıramıyor. masum kesim korkusuna ses çıkaramıyor.
ermeni çetelerinin türk köylerinde yaptıklarını zaten uzun uzun anlatmayı gereksiz buluyorum. ama ben bunlar için bütün ermeni milletini suçlamam. bu yapan kişilerin hayvanlığıdır. her millette böyle insanlıkdan nasibini alamamış yamyamlar bulunabilir. ben yunan askerlerinin izmirde yaptıklarından dolayı tüm yunan halkını suçlamam. bunu yapanın oçluğudur. insan olan kişiye bir yamyam tarafında böyle bir emir verilsede, tehdit edilsede bu zulmü yapamaz.
bu yüzdendir ki ben ne ermenileri suçlarım ne de yunanlıları. ermenilerin bütün türk halkını suçlamaması gerektiği gibi. geçmişdeki olumsuzluklara bakıp kin tohumları ekmekdense gelecek için kardeşce düşler kuralım.
ben meseleyi ilk önce yapılabilirlik imajına göre değerlendiriyorum. çünkü elimizde net, kesin, tartışmasız bilgiler yoktur. osmanlı, kuruluşundan bu yana vahdet ve ümmet anlayışını benimsediğinden millet/kavim farklılığı gözetmeyen bir toplum olarak tarih sahnesinde yerini aldı. böyle bir imaj ile hüküm süren ve 600 yıl hakim olan bir devletin bir milyona yakın insana soykırım yapması, imajıyla bağdaşmaz.
bunu yapmadığına delil olarak söylemiyorum. ancak elimizde tartışmasız bir bilgi yok. türk tarafı da ermeni tarafı da farklı şeyler söylüyor. kanaatimce gerçekler ne türk tarafının ne de ermeni tarafının iddia ettiği niteliktedir. o dönem ermenilere ilişkin bir şeylerin yaşandığı/yapıldığı gerçek ve iki taraf için de kabul edilebilir bir durum. ancak yaşananların/yapılanların 'soykırım' boyutunda olmadığı gözüküyor.
bütün bunların ötesinde, soykırım var mıdır yok mudur tartışmalarının da ötesinde, ermeni meselesinin muhtelif zamanlarda gündem olması suni bir şekilde gündem olduğuna işarettir. ortadoğu kan ağlarken, gündem ermeni meselesine uzak iken, birden fransa böyle bir yasa sürecine giriyor. bütün gündemler 'ermeni meselesi'ne odaklanıyor. gündem olması gereken şeyler gündem olmuyor. ermeni meselesini buna alet etmemek gerekir. ermeni meselesi suni gündemdir. çözümü yeni moda olan 'özür dilemek'te bulanlar, özür dilenince adaletin yerini bulacağını mı sanıyorlar? bugün muhtemelen o zaman yaşayan bütün ermeniler de türkler de rahmetli olmuştur. iki tarafta bir mutabıklık yoktur. hatta mesele iki tarafı aşmış, meseleye el atmayan 'çakal' ülke kalmamıştır. fransasından abd sine... bunlar gösteriyor ki, bugün diplomatik düzeyde ermeni meselesi; siyasi, ekonomik, diplomatik çıkarlar çerçevesinde tartışılmaktadır. kimse o dönem yaşananların derdinde değildir.
çözüm noktasında da -eğer bir çözüm arayışı var ise- önce milli/kavmi unsurları bir kenara bırakmak gerekir. bu coğrafyada milli/kavmi duyguların ateşlenmesi sebebiyle, yıllardır bir arada huzurlu bir şekilde yaşayan kürt-türk-ermeni halkları bugün siyasi/kültürel/ekonomik/askeri bir savaşın içerisindedir. bu milletleri ayıran 'milli/kavmi değerler' ve 'ulus-devlet anlayışı' olduğundan bu değerleri ve anlayışı bir kenara iterek çözüm sürecine girmek gerekir. Milli/kavmi düşünce ile hareket eden türkler 'vay bizim atalarımız böyle şey yapmaz, ermeniler şöyle bilmem ne, böyle bilmem ne' şeklinde, milli/kavmi düşünce ile hareket eden ermeniler de 'bu türkler zaten şöyle bilmem ne, böyle bilmem ne' şeklinde düşüncesiz bir duruş sergiliyorlar. bu çatışmacı politika iki tarafı da birbirine uzaklaştıracaktır/uzaklaştırmıştır. ermeni meselesi de kürt meselesi de milli/kavmi/ırkçı düşüncelerin yerini ümmetçi/vahdetçi düşünce almadıkça bir çözüme-sonuca ulaşmamıştır/ulaşmayacaktır.
ermeni meselesine böyle yaklaşılması düşüncesindeyim.
bu doğruluğu kesin olmayan olayların hesabını, başında erkek bulunmayan ve katledilmiş 900 türk vatandaşının(yaşlı, kadın ve çocuk) cesetleri bulununcaya kadar sorabilirdi herkes evet. fakat tehcir yasasının çıkış sebebi ermenilerin bağımsızlık kazanmak için 900 insanı katletmesinden doğmuştur. internete bugüne kadar bi kez dahi girip bakmamış s*k kafalı japon askeri, hala o 900 kişinin katledilmesinin şahitlerinin olduğunu biliyor mu acaba ? türkiye cumhuriyeti her türlü soruşturmanın serbestçe yapılabilmesi için o bölgeyi hala korurken 1 milyon tane ermeninin katledildiğini açıklayan hurafelerin dışında bir tek kanıt var mı ?
nereye olacak doğu anadoluda ermenilerin katlettiği türklerin yanına gitmişlerdir efendim.
--spoiler--
Erzurum Rus ikinci Topçu Alayn Komutanı Yarbay Tverdo-Khlebov hatıratında, "Ermeniler bana 27 Şubat gecesi 3000 Türk'ü öldürdüklerini iftiharla beyan ettikleri zaman, savunmasız, masum, insanların öldürülmesinin bir vahşet olduğunu söylediğim de, bize siz Rus'sunuz, Ermeni Milletinin idealini anlayamazsınız" diye cevap verdiklerini eserinde üzülerek ifade etmiştir.
Tiflis'te 1919 yılında yayınlanan "Zakavkavzya ve Gürcistan" adlı belgelerden oluşan Rusça eserde, Rusya'nın Doğu Orduları Başkomutanı General Odişelidze'de 1918 yılı başlarında, Erzincan ve Erzurum'da Ermenilerin yerli Türk ahalisine yönelik katliamlarından bahsetmektedir.
--spoiler--
ortaya atılan iddia ile bağdaşmayan sorudur. yazar hem ermenilerin biryere gittiğini hem de öldürüldüğünü belirterek kendisiyle çelişmiştir. öyle ya biryere gitmiş olsalar ölemezlerdi yada ölmüş olsalar biryere gidemezlerdi. bu konuya ancak bu kadar mantıklı bir yorum yapılır.
ermenilerle çatışmanın 1915'te bir yıl sürdüğünü sanan eksik akılların söylemidir. zira ermenilerle doğuda çatışmalar 93 harbi olarak bilinen osmanlı rus savaşında beri devam etmekteydi. fransız ihtilalinin ortaya çıkardığı milliyetçilik akımı rusyanın kışkırtmasıyla bugün kü güney doğu sorununa benzer hale belki de daha kötü bir hale gelmişti.
ayrıca işletmeci olarak 915.000 kişinin sistemli olarak katledilmesinin çok zor ve masraflı bir iş olacağını, 1881'den beri de osmanlı devletinin bütün parasının genel borçlar idaresince kontrol edildiğini de hatırlatmak isterim. hitlerin sırf yahudileri daha ekonomik yollarla öldürmek için gaz odaları inşa etmesi gibi olaylar bizde görülmemektedir.
Dünyanın temeli kurulduğundan beri paradır. onsuz ne devlet kurulur ne devlet yıkılır nede toprak alınır. o yüzden en güvenilir çarpıtılamaz kaynak olarak kendisini kullanmakta doğru olacaktır. demem o ki OD'nin soykırım yapması ekonomik olarak imkansızdır. başkenti tehlike altındayken* her adama tüfek veremeyen, insan yokluğundan öğrencilerini çocuklarını savaşa gönderen, bütün parası başka güçlerin emrine verilmiş bir devletin 1 milyon insanı öldürmesi imkan dahilinde değildir.