sosyete kızına aşık olmak

entry1 galeri0
    1.
  1. gökdelenin yanına gece kondu dikmek gibidir efendim. aşağıdan, yukarıya... gökdelenin tepesine tepesine bakarsın... "bunun yanında bizim gecekondu olmadı be" dersin. ama büyülemiştir seni ve onun gölgesinden ayrılamazsın. ta ki biri gelip sana haddini bildirene kadar.

    üniversite yılları!... her genç öğrenci gibi... bir yandan kampüste ortamımı netleştirmeye, bir yandan kendime yavuklu edinmeye çalışıyorum. ortam iyi kötü kuruluyor; bir iki ortam çocuğu, bir kaç numunelik, kanki ayağı hatun, bir kaç da yancı salak ile eküri tamamlanıyor. tabi kızlar ekürinin odunluğunu ortadan kaldırmak, mekanlarda dam talebi gibi konularda kullanılıyor.

    güneşin bile aydın'a dikleştiği sıcak bir gün... ne mutlu ki; nem yok, sıkıntı yok. derslerin yoğun olduğu saatler bitiyor. inekler, cemaatçiler ve asosyaller yavaş yavaş kampüsü terk edip yerini parfüm kokusuna bırakıyorlar. malum okul kantini, artık dersle mersle alakası olmayan, zibidik tiplere kalıyor. geçen bir haftalık süreçte görmediğim "o" gözüküyor. sağ kapıdan öyle bir giriyor ki; romantik komedi filmlerinde olur ya hani!... slow motion... sanki biri alttan vantilatörü dayıyor saçlarına saçlarına. öyle salınıyor işte. yada benim hayal gücüm o an için bunları kuruyor. daha sonra tek bir bakış atıyor... ilk ve son da olabilir. ekürisine bir şeyler anlatan cezax salaklaşıyor. "ebele übele" tadında bir şeyler söyledikten sonra. durum herkes tarafından fark ediliyor. tabi kızın giyinişinden ve arkadan cicişler tarzında gelen 2 sosyetik kızdan, esas kızın da sosyete olduğu kolayca anlaşılıyor. hadi tosunum, hadi aslanım şeklinde gaz veriliyor tabi ki...

    deneme 1

    yaklaşık 10 gün sonra arabaları bozulan esas kız ve cicişlerine şehiriçi minibüste rastlanıyor. oflayıp, puflayıp bozulan arabadan bahsettiklerinde hemen anlıyorum; buralara yabancı olduklarını. kendimce tavlama yöntemi olarak, insanlık gösterisi yapacak ve bunun verdiği karizmayla minibüsten inince konuşacaktım esas kızla. hay yapmaz olaydım... minibüse ak saçlı yaşlıca bir teyze biniyor. "aman teyzem. gel teyzem, buyur teyzem, dikkat et düşme teyzem" diyerekten buna yer veriyorum. sonra adam bana ters ters bakıyor. evet adam!... meğer teyze değil amcaymış kendisi. yüzüne dikkat etsene be salak cezax! esas kız ve tayfası yarılıyor gülmekten. planladığım gibi minibüsten iniyor, planlamadığım gibi bizim 1,45'lik ahu ile konuşa konuşa kampüse giriyordum. götü de yere yakındır ha!

    bir gün ben kantinden simit, çay alırken esas kız geliyor yanı başıma. havalı bir kaç içecek ismi söylüyor ve siparişini bekliyor. bende fakir yiyeceklerimi ahu'nun önüne ittiriyorum. o salak da bana ittiriyor. durumu anlasa şaşarım. derken esas kız cicişleriyle konuşurken kulak kabartıyorum. hemde ne kabartma! neredeyse "pardon' son dediğinizi anlayamadım. tekrar eder misiniz?" diyeceğim hani. kantin gürültüsünden anladığım; didim'de bi' yat partisi olduğu ve oraya gidecekleri. sonra, az biraz "o gün veresim var" dediğini duyar gibi oluyorum. "ney" duyduklarım doğru olamaz. genede ciddiye almaya değer bir varsayım olarak, einstein'ın zekasını gölgede bırakır planımı yapıyorum. 1.45'lik ahu'yu dam olarak kullanıp yata sızacaktım. zaten bu ahu'dan iyi dam olurdu. götüyle bütün çatıyı kaplayacağından şüphem yoktu. işte zekanın nirvanasına ulaştığım planım hazırdı.

    deneme 2

    zavallı ahu'yu peşime takıp, otostopla didim'e ulaşmıştık. malum para lazım. yolculuğu bedavaya getirerek amacıma bir adım daha yaklaşmıştım. ben zengin piç rolünde esas kızı alkol manyağı yaparken, sadece içeri girebilmeme yarayacak olan ahu ile içeride yollarımızı ayıracaktık...

    ahu'yu koluma taktım ve kendimden emin bir şekilde yatın girişinde bekleyen bodyguardlara yanaştım. "iyi akşamlar" dedim ve gülümseyerek yanlarından tam geçiyordum ki. "parola" dediler. "haa" demiş bulundum. zengin piçine bak! haa dedim resmen. sonuç olarak bizi almadılar. meğer böyle bir moda varmış sosyete partilerinde. parolası olurmuş... tabi çaktırmadan oralarda fink atıp o müthiş kulağımı kabartıyorum gene. soktuğumun kulağı... "veresim var" diyen geçiyor. bu ne biçim hayat, ne biçim gençlik, nereye gidiyor lan bunlar!... bende ikinci bir hışımla ahu kolumda dalıyorum girişe doğru ve "veresim var" deyip temiz bir hırpalanıyorum. bu arada koca götlü ahu kaçıyor. hayır her şeyi anladım da; o götle, o kısacık bacaklarıyla nasıl o kadar çabuk koştu onu anlamadım doğrusu. gene giremiyorum ve pes ediyorum artık. bari ahu'yu bulayım, insanlık bende kalsın diyorum. belediyeden anons çekiyorum. 9-10 yaşlarında kumral bir kız çocuğu kaybolmuş dedirtiyorum ki 22 desem kimse ahu'yu bulup getirmez. filinta gibi kızları tutup getirirler. gerçi o da fena olmaz ama o an ona ayıracak vaktim yok. anonsda 1.45 boyunda hafif salakça deyince, hemen kolundan tutup getiriyorlar. götümüze baka baka kendi çöplüğümüze dönüyoruz.

    daha sonradan öğreniyorum ki; parola "very sea wharf" imiş. senin neyine yat partisi, neyine sosyete kızı. esas kızı geride bırakıyor bir daha da kulak kabartmaya tövbe ediyorum.

    vesselam...
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük