faşizmin anlamını bilmeyenlerin önüne gelene faşist damgası vurdukları, taraftarlarının genelde milli değil de enternasyonalist olarak millet, ırk kavramına hakaret ettikleri fikir.
bunlar bilmez ki sosyalizm ilk çıktığında ana hedefi ezilenlerin hakkı olmasının yanında milliyet kavramının da üzerinde durmuştur. robert owen'ın fikirlerinde bulabilirsiniz. sosyalizmin sonradan içini boşaltıp, bütün vatan, millet, ırk kavramlarına düşman hale getiren karl marks denen yahudi bir şarlatandır. ve ne acıdır ki herkes soyalizmi marksizmden ibaret sanar, sosyalizmi o yarattı diye düşünür. çünkü marks ünlü ya.
ha bu arada faşizm otoriter bir devlet anlayışı demektir. ben milli sosyalizmin öneminden bahsediyorum adam bana faşizm diyor. ne alakaysa. bu marksist şirin babacılar ota boka faşist diyor ya çok mutlu oluyorum.
sosyalizm, başkalarının dönüştürmeye çalıştığı bir kavram değildir. Sosyalizm, iktisadi bir sistem olarak da, isterseniz - ideolojik diyebilirsiniz- hiç bir zaman millet kavramını 'temelinde' tutmamıştır. Sosyalizm'i, ilk ortaya atan düşünürleri, hatta homo socius'tan bu yana, insanları ezen ve ezilenler olarak ayırmıştır ve ezilenlerin ırkı olmaz! Öyleyse; tüm ezilenler, gördükleri zulüm karşısında birleşmelidir, ve ezilenlerin diktatörlüğü olmalıdır!, der.
Ezilenler kavramı; emeği sömürülenler olarak tanımlandığı için halk arasında 'yoksullar' olarak da bilinir!
işte, özetle bu kadar, karmaşa yaratmaya gerek yok! Amaç; provokasyon değilse tabii...
Ha, ırk üzerinden bir üstünlük idelojisi kurma peşindeyseniz; ırk'a dayalı ideolojilerin yolu faşizmden geçer...
Çılgınca üretip, çılgınca tüketimin olmadığı
insanların fakirlik çekmediği, hayatlarını çalışmaktan ibaret geçirmediği
işçi kıyımlarının olmadığı
Dulların, yetimlerin ve ihtayaçı olanların kimseye minnet etmek zorunda kalmadığı
Ama insanların zengin de olamadığı
Herkesin bir evinin olduğu, yani kimsenin ev kirası derdi çekmediği
Çevrenin korunduğu, Sera gazı salınımının en aza indiği
Hayvan türlerinin korunduğu
Ekonomik yönetim sisteminin adıdır.
hayal dünyasında yaşayan şirinler köyü sakinlerinin ısrarla komünizme evrileceğini sandığı ideoloji.
sosyalizm: milli olduğu zaman iyidir. olması gerekendir. gerçekçiliktir.
komünizm: marksistlerin sosyalizmin son evresi olarak idda ettikleri teorem. hayalperestliktir. doğanın tabiatına aykırıdır. milliyet kavramını yok eden bir zehirdir.
yani şu demek ki, dayı kızı,
sosyalizm,
senin anlayacağın yani,
el kapısının yokluğu değil de
imkansızlığı.
ekmeğimizde tuz,
kitabımızda söz,
ocağımızda ateş oluşu hürriyetin,
yahut, başkası yel de,
sen yaprakmışsın gibi titrememek,
bunun tersi yahut...
sosyalizm,
devirmek dağları elbirliğiyle,
ama elimizin öz biçimi,
öz sıcaklığını yitirmeden.
yahut, mesela,
sevgilimizin bizden ne şan, ne para,
vefadan başka bişey beklemeyişi...
sosyalizm,
yani yurttaş ödevi sayılması bahtiyarlığın,
yahut, mesela,
-bu seni ilgilendirmez henüz-
esefsiz,
güvenle,
emniyetle,
gölgeli bir bahçeye girer gibi
girebilmek usulcacık ihtiyarlığa,
ve hepsinden önemlisi,
çocukların ama bütün çocukların,
kırmızı elmalar gibi gülüşü... nazım hikmet ran
özel mülkiyet yerine ortak mülkiyeti savunan, sınıfsız bir toplum amacı güden, ekonominin belirli bir zumrenin yerine halka dayandığı ekonomik düşünce. yalnız burada bizim marksistlerden ayrıldığımız nokta, sosyalizmin evrensel yani komünist düzeyde olup olmamasıdır.
karl marks'a göre sosyalizm komünizme giden bir yoldur. komünizm sosyalist toplumun son aşaması yani asıl amacıdır. komünizm evrenseldir. bu noktada karl marks'ın büyük bir gaflet içinde olduğunu görüyoruz. sosyalizm evrensel olamaz milli olur. sosyalist düzen komünizme yani enternasyonale evrildiğinde bu ütopyadan öteye gidemez.
sosyalizm milli bir düzeyde olduğu zaman yani, bütün dünya insanlarının sınıfsız yaşaması değil, aynı halktan insanların sınıfsız yaşaması amacını güttüğü zaman başarılı olur. eğer tüm halklar sınıfsız tek düzeleşmiş bir biçimde yaşarsa bu evrenin tabiatına aykırı bir durumdur. çünkü evren zayıf olan türlerin ezilmesine mahkumdur.
mesela bu ülkede tüm türklerin eşit ve türkler arasında sınıfsız anti-kapitalist bir sistem milli sosyalizmdir. doğrusu da budur. sosyalizmin son amacı yani komünizm ise millet farklılığını tanımayan, devleti yani milletin aracı kurumu yok eden çok tehlikeli bir akımdır. sosyalizm milli düzlemde kalmalıdır.
kapitalizmin doğası gereği şartların çok daha vahim olacağı düşünülürse ilerleyen yıllarda sosyalist bilinç insanlar için çok daha önemli bir hal alacaktır.
kapitalizm soğuk savaş dönemindeki bonkör tavrından çoktan uzaklaştı. önümüzde ki yıllarda daha vahşi daha saldırgan bir sistemin angaje edilmemesi mucize olur. ayrıca %16'lık kesimin kendi içerisinde girdiği rekabet ile küçüleceği, git gide sermayeninde daha küçük bir azınlığın elinde toplanacağını da söylemek yanlış olmaz.
yeni arayışlar bu yüzyıl çocuklarının ödevi olacaktır.
aksi taktirde geriye, erimeye ve yok olmaya mahkum bir insanlık bırakırız.
Dünya nüfusunun yıllık kayıtlı geliri 30 trilyon $. Bunun 24 trilyonu dünya nüfusunun % 16sına aittir. Geriye kalan 6 trilyonluk dilim ise dünya nüfusunun % 84ü tarafından paylaşılmaktadır.
isviçrede kişi başına düşen yıllık gelir 40 bin dolarken, Mozambikte, Bangladeşte, Afganistanda 90 dolar civarındadır. Günde çeyrek dolarla insanı açlığa mahkum etmektir bu! 1996 verilerine göre dünyada 800 milyondan fazla insan açlık sınırında yaşamaktadır. Bu rakam bugün daha da artmıştır.
ABD petrol devi Exxonun yıllık net kârı 13 Afrika ülkesinin toplam borcuna eşittir. En zengin 358 ailenin yıllık geliri dünya nüfusunun üçte birinin gelirine eşittir. işin garibi, bugünün aç halkları, geçen yüzyılların kendi kendine yeten halklarıdır.
sosyal eşitliği savunan ideoloji. marx a göre kapitalist sistem işçi devrimiyle ortadan kaldırılacak ve yerine sosyalizm gelecektir. ardından sosyalist yapı kendinden sönümleneceğinden komünizme geçilecektir. komünizm ile arasındaki en büyük fark devlet yapısının olmasıdır.
milyarlarca insanda derin izler bırakmıştır. hiç bir zaman başarılı olamamıştır. bütün üretim araçlarının toplumun olduğu, toplumda herkesin eşit olduğu, herkesin çalışma karşısında üretimden pay alacağına dayalı devletin olmadığı bir sistem. ne kadar saçma bir sistem olduğunu anlamak zor değil. sosyalizm uygulandığı bütün ülkelerde insanlara daha iyi hayat şartları sağlayamamıştır. yukarıdaki sosyalizm ile ilgili tanım sadece bir fantezi ve insanları kandırmak için bir propaganda olarak kullanılmıştır. Ruslar, Çinliler ve Hintliler komünizm ve sosyalizm deneyleri yaparak sosyalizmin doğru sistem olmadığını tüm dünyaya kanıtlarken 2 milyardan fazla insana da 3-4 nesil işkence yaptılar, şimdi de kapitalizme geçerek gelişmiş ülkeleri yakalamaya çalışıyorlar.
--spoiler--
Güzelliklerin, insanlık bahçesinde karanfilleşerek çoğaldığı; insanların, birbirinin üzerine basarak değil, el ele tutuşarak karanfillere uzandığı dünya bizim dünyamızdır.
--spoiler--
Eşitlik zırvası... Eğer dünyada yaşıyorsan ve eğer insansan, böyle bi şeyin imkansızlığını kavraman lazım. Kendisini en büyük sosyalist(!) sanan kişiler bile bazen çıkarına olan durumlarda susmuşlar, göz yummayı tercih etmiştir. O zaman Kimse sosyalizmden bahsetmesin, sosyalistim diye geçinmesin.
kardeşlik, eşitlik, özgürlük ile pazarlanmaya çalışılan, kanla gelen ekonomik modellerden biri.
kanla gelir çünkü rusya da, çin de, kamboçya da devrim sırasında ölen milyonlarca insan, kökü kazılan nesiller var.
birileri için bu ölenler istatistik olabilir ama hiç de öyle değildir.
kapitalizm göre bir çok değere sahip olsa da sosyalizm insana "insan" muamelesi yapmadığı için kaybetmeye mahkumdur.
kapitalizmi yerden yere vuran sosyalistler bilmezler mi ki sosyalizm şekillenmesinde kapitalizmin de rolunun olduğunu. hem de azımsanmayacak şekilde.
emperyalizme karşı olmak için sosyalist olmaya gerek yok. benim en çok merak ettiğim emperyalizm düşmanı sosyalist arkadaşların rusyanın, çinin emperyalist politikaları karşısında ne düşündüğü.
bu ülkeleri yönetenler yeterince sosyalist değilmiydi?
emperyalizm sadece abd, ingiltere gibi batı kaynaklı değil hacılar...
uğruna hayatımı ortaya koyduğum, binbir çileler çektiğim, sadece savunmak adına olsa bile çok bedel ödediğimdir. ülke genelinde hakim olan faşist diktatörlüğe karşı mücadele etmenin yanı sıra, içimize sokulan, sosyal-şoven, oportünist, revizyonist eğilimlere karşı da mücadele de çok çektiğim, yıprandığım tükendiğimdir. 18 yaşında başladım sosyalizmi savunmaya, henüz acımasız dünya gerçekleriyle yüzleşmemiştim. 19 yaşında yüzleştim ve şimdi 24 yaşında, 25'i doldurmak üzereyim. koca bir 6 yıl boyunca, çok şey öğrendim bu pis dünya üzerine.. çok ihanetler gördüm ve bunların sıkıntısını çektim.
şimdi sosyalizm bitti diyorlar. onlara bir çift sözüm var,
ey her şey bitti diyenler..
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler,
bitmedi bu kavga sürecek!
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.