sosyalist dünya görüşüyle en temel farkı serbest piyasa ekonomisini savunmasıdır. yani ülkemizin dünyada hakim durumdaki emperyalist-kapitalist düzenin dolaylı olarak içinde yer almasından yanadır. buna göre, abd'yle ab'yle nato'yla bir derdi yoktur. ilişkilerin sürmesinin "ulusal çıkarlar" gereği faydalı olabileceğini düşünür.
milliyetçilikle ve onun inceltilmiş hali ulusalcılıkla ilgili kafası epey karışıktır. olayı "milletini sevmek" masumluğuna indirger. bunun halkları ve işçi sınıfını birbirinden koparan, onları birbirine karşı kışkırtan bir burjuva ideolojisi olduğunu görmez. "emekçi halkın birliği"ni bozucu etkisini anlamaz. yurtseverlikle milliyetçiliği ayırt edemez.
halkın örgütlü gücüne inancı yok denecek kadar zayıftır. kapitalist sınıfın hakim olduğu bir ülkede "demokrasi"nin gerçekten işleyen bir sistem olduğunu düşündüğü için, seçimlere gereğinden fazla önem verir. gündelik hayatında örgütlü mücadele vermez. eylemlerin, yürüyüşlerin, siyasal etkinliklerin iktidara karşı mücadelenin ayrılmaz bir parçası olduğunu görmez. mesela iktidara ve düzene karşı emekçilerin en önemli silahı olan grev hakkının önemini gereğince kavramaz. grevin diğer iş kollarına yayılması durumunda hakim sınıfın temsilcisi iktidarda yaratacağı tahribatı ve iktidarın ülkeyi yönetme krizine girebileceğini kavrayamaz.
çok kabaca özet geçtim ama netice olarak, ne kadar haksızlıklara karşı itirazı olan, duyarlı bir vatandaş olsa da, arkadaşımız mevcut düzene ve iktidara ve ülkemizin sokulduğu yola dolaylı olarak destek olmaktadır.
ek: fikirleri siyasette en iyi biçimde chp'de temsil edilir tabi.
