kısırdöngünün en güzel örneklendirilebileceği rahatsızlıklardandır. önemli olan, rahatsızlık boyutuna ulaşmadan tedaviye başvurmaktır. yoksa bu fobi, kişiyi sosyal ortamlardan uzaklaştırır. uzaklaşan insanın korkusu büyür, büyüyen korkuyla beraber korkunun üzerine gidebilme cesareti azalır ve daha büyük korkuyla kişiye geri döner... önemli nokta; kişide, korkusunun üzerine gidebilme ve olası sonuçlarla başa çıkabilme cesareti bulmasıdır. tedavisi mümkündür. psikoloğa danışılması tavsiye edilir.
insanı resmen aptal edendir. insanlar üzrinize doğru aynı yolda yürürken, kalabalık bir yere girdiğinizde tüyleriniz diken diken olur, telaşa kapılırsınız. çekilmezdir, sevimsizdir.
bireyin zamanla alışkanlık haline getirdiği korkulardır. aslında bütün insanlarda olan ve aşılan korkuları fobikler alışkanlık haline getirirler. zamanla korkular kronikleşir ve beyni sarar. korkularla yüzleşildikçe zamanla korkular yok olur. beyin tarafından çağırılmayan korkular gitgide beyin tarafından silinmeye başlar. olumsuz düşünce kalıpları yenileriyle değişmeye başlayınca gerisi gelir. bir kere eski fobik davranışların yerine yenilerini koymaya başlarsanız yavaş yavaş fobilerinizi unutursunuz. en etkili tedavi ise bilişsel terapidir.
teröre bulaşanların bir kısmında bulunduğunu düşündüğüm hastalıktır. bu hastalığın yarattığı dışlanmışlık hissi kaybettirdikleriyle birleşince hayata dair umudu bitirip, insanı herkese düşman edip terör isteğine sürüklüyor, bilirim.
bir masaya oturmuş toplu bir arkadaş ortamında herkes bi şeyler söylüyor, gülüyor, espri yapıyor, kahkaha atıyorken senden tek bir kelime çık(a)maması, kahkahalar içinde boğulmak, sadece yapay bir gülümsemeyi becerebilmek, bazen onu bile yapamamaktır.kalbinin hızlı hızlı çarptığını, yüzünün ısındığını ve kızardığını, elinin soğuduğunu hissetmektir.'dışarıdan nasıl görünüyorum şimdi kim bilir' diye kahrolmaktır.nihayet sana biri bişey sorunca veya direkt senle ilgili konuşurken ancak söze girersin.bu defa da konuşurken kendini oldukça sıkarsın, kelimeler ağzında dökülürken bile kafandan 'acaba ses tonum, mimiklerim nasıl , iyi konuşabiliyor muyum' diye geçirirsin.
böylece mümkün olduğunca bu tip ortamlardan uzak durmak istersin, sosyal topluluklara karşı ciddi fobi oluşur
.millet sevgilisiyle yiyişirken sen karşı cinsten bir sınıf arkadaşınla bile rahat konuşamazsın.*
her 100 kişiden 3 ünde görülen, ülkemizde ise bu oranın çok daha yüksek olduğunu düşündüğüm; kişinin toplum içinde herhangi bir aktivitede tüm odağın üstünde olduğunu sanmasına mütemadiyen sıkılma, kızarma, titreme vb. şekilde belirtiler gösteren hastalık.
bir cesit hastaliktir. su yasima kadar ben de olan hastalikmis, tesadufen gordum. fakat hastalik oldugu konusunda suphelerim var cunku ben boyle mutlu hissediyorum veya ne bileyim disarida yeni insanlarla tanismak gereksiz. tedavi de edilebilirmis, istemiyorum!
edit: soyle butun sozluklerdeki entryleri takip ettim de, hemen hemen hepsi beni tarif ediyormus. ama telefonla konusma gibi belirtisi varmis onunla pek alakam yok. daha dogrusu sanaldan gayet normal takilirim ama gercek de degisik.
o degil de, simdi de 20 yasinda saclarim dokulmeye basladi hani bu yasima kadar sf idim zaten, bundan sonra hic kurtulamam bu hastaliktan. vay be...
önemli edit: beyler, ben biraz aştım kendimi msnde birine kamera açtım hadi hayırlısı gerisi de gelecek inşallah!
sosyal fobisi olan insanın toplum içinde konuşurken yüzü kızarır. yine yüzüm kızaracak mı endişi ile konuşmaktan kaçınır. yüzünün kızarması ihtimalini düşündüğü anda bile kıpkırmızı kesilir. bu endişe sürekli bir şekilde sarar bünyesini. hayat son derece can sıkıcıdır.
ergenlik zamanları geçince, bu fobide geçer gider. geçmezse kişinin vay haline.
insan düşünen, sosyal bir canlıdır. insandan sosyalliği çıkarırsanız hayvandan tek farkı düşünme yetisidir. işte bu fobi insanın en önemli 2 özelliğinden biri olan sosyal yaşamı çıkarır, geriye sadece düşünmeyi bırakır. eğer fobiyi aşamayacağınızı düşünüyorsanız, o zaman felsefe, bilim, siyaset gibi konular üzerine yoğunlaşmak ve sürekli düşünmek sizi hem tatmin edebilir hem de kendinizi geliştirmenize yardımcı olur.
bu hastalık obsesif kompulsif bozukluğun bir uzantısı olarak da ortaya çıkabilir ve onun uzantısı da depresyon çeşitlerinden biridir. nedenleri okb, yetiştirilme tarzı, çevre olabilir.
ayrıca bu hastalık sizi kısır döngünün içine atar, fobi yaşadıkça içinize kapanırsınız içinize kapandıkça daha da içinden çıkılmaz bir hal alır. çaresi üzerine gitmektir ancak bunun için de döngüyü bozmak gerekir.
zamanla sosyal fobi bir şartlı refleks haline gelir ve ne kadar aşama kaydederseniz kaydedin beyin programlandığı gibi belirli anlarda fobiyi canlandırır. bunu aşmanın yolu da kendi kendinize yapacağınız telkinlerdir.
şahsen bireycilik, kendi telkinlerim ve anarşiyle bu sorunda büyük aşama kaydettim ve herkesin de kaydedebileceğine inanıyorum.
hayalleri birer birer yıkar, insanın en önemli özelliği olan sosyal yaşamı yok eder, fiziksel engelli zihinsel engelli ayrımları varsa bu da bir ruhsal engeldir ki içlerinden belki de en acısıdır. sonunda ise elde bir hiç ve patlamayı bekleyen birikmiş bir öfke vardır. öfkenizi kusarsanız bir şeyler yapabilmiş olursunuz yok kusamazsanız haybeye yaşayan insanlardan biri olup ölür gidersiniz. bilgilisinizdir, ne yapmanız gerektiğini de bilirsiniz ama bir türlü yapamazsınız. sizden seviye olarak düşük olanlar hep bir adım önde olur. hayata 1-0 yenik başlamışsınızdır. diğer insanları görür kıskanırsınuz, yıkılan hayallerinizin acısını yaşarsınız, aşkınız da daima karşılıksızdır. minimuma indirilir ancak tam olarak asla bitmez. kaybecek bir şeyiniz yoktur ve öfkelisinizdir, herkesle kavga edebilecek, istediği yere saldırabilecek korkusuz biri olursunuz ama iş sosyal ilişkilere geldiğinizde yine fobi hortlar. lise yıllarınızı, gençliğinizi çalar. dünyadaki adaletsizliğin en büyük göstergelerinden biridir. adalet için ahiret falan bekleyecek halde de değilsinizdir. kısacası, bombok bir hastalıktır. iyi yanı, hayatı herkesten daha çok düşünür ve sorgularsınız.
şöyle bir çözüm yolu geldi aklıma bak. şimdi bu sf liler kendi aralarında buluşuyorlarmış ve çok rahat davranıyorlarmış ya. hah. elimize 1 adet gerçek sfli ve birçok adet de normal hatta sflilerin özendiği biraz piç (ama fazla değil) (bundan sonra bunlara kısaca piç dicem) insanlar alıyoruz. şimdi sfli olan arkadaşla sanal ortamda piçleri tanıştırıyoruz ve fakat bu piçler sfli rolu oynuyorlar. sorunlarını paylaşıyorlar sıkıntılarını anlatıyorlar çözüm yolları konuşuyorlar falan belli bir zaman sonra kaynaşıyorlar ve dışarıda buluşmaya karar veriyorlar. piçler ve sfli buluşuyorlar ve gayet rahat bir şekilde anlaşıyorlar, iletişim kuruyorlar. burada önemli nokta piçler sfli gibi değili kendileri gibi davranacaklar fakat sfli arkadaş onları sfli zannetmeye devam edicek. sfli arkadaş da piçlerin yanında kendini rahat hissedeceği için belli bir süre sonra onlar gibi davranmaya başlayacak. sfli iyileşme belirtileri gösterdikten sonra da piçlerin sfli olmadığını kendisine söylüyoruz. ve işte: sflinin kafasından şunlar geçicek "lan bunlar piçmiş ve bak nasıl da rahat iletişime geçtim bunlarla, ve hatta bunlarla beraberken diğer insanlarla da rahat iletişime geçtim, iyiyim lan aslında, way amınıskim"
denenmesi gereken bir metoddur bu. işe yararsa adına gelele's method diyelim karizmatik olsun.
Hayatı zehir eder, bu rahatsızlığın en büyük nedeni özgüven eksikliğidir, özgüvensizlik sosyal fobiyi doğurur ve temelinde büyük ihtimalle kötü yaşanılmış bir çocukluk vardır