kimsenin ayrılmak için evlenmediğini düşünürsek tüm evli çiftlerin bu amaca hizmet ettiği aşikardır.fakat koca bir yalandır! tamam isersin belki gerçekten ama geçicidir.bi süreliğinedir yani..
bunu isteyen kişi gerçekten de ne istediğini çok iyi biliyordur. bu da ancak ya kişi; yıllar içerisinde aşkı evirip çevirmiş olacak, bir çok deneyimden sonra "işte budur" diyecek, ya da gerçekten tanrı tarafından bahşedilmiş özel bir "hiçbir şey yaşamadan da ne istediğini zaten biliyor olma hali" ile ödüllendirilmiş olacak.
birinci gruptakiler için genellikle zaman çok geç olur, ikinci gruptakiler de bizi bulmaz.
bu öyle bir istektir ki peşinde bencilliği sürükleyip getirir. hani o an bir güç olsa elinizde onu ölene dek kendinize bağlı tutacaksınızdır.
ben çok rastladım sevdiğini "seni sevdim" diye kaçırıp gunlerce, haftalarca, aylarca bırakmayanların haberlerine. vardır bu istek ve en hayvani insan isteğidir.
diğer türlü yani; karşındaki de bunu istiyorsa yat kalk şükret. sahip olamasan da karşılıklı istemesi dahi güzel.
bu şeye benzer; hani sarılırsın sevdiğine ama öyle bir sarılırsın ki kemiklerini kırarcasına. canının acıdığını bilirsin ama daha da sıkı sarılırsın hep..
Elimde olsaydı bırakır mıydım onu hiç? Bir kenarda saklardım kimsenin görmemesi, benden başkasının dokunaması için. ama pamuklara sarmalayıp da saklardım. tek bir kılına dahi zarar gelemesin diye.
eminim elimde olsa yapardım. insalık değilmiş.. etik değilmiş.. doğru değilmiş.. yemişim hepsini! tutku deliliğin bir adım öncesi ve ben sonuna dek yaşardım bu deliliği. hemde büyük bir zevkle!
ilk olarak gerçekten neyi istediğini bilmek gerekir... aşık olduğun birisiyle sonsuza kadar yaşamak mı? mutlu olacağın birisiyle sonsuza kadar yaşamak mı? onu ölümün eşiğine kadar yalnız bırakmamık mı?
aşk denen şey basit bir yalanlar üçkenin, belirli bir süre sonra dalından koparılıp göz göre göre solacağını bilmektir. önemli olan saygının bitmemesidir saygı sevgi uçları ile bağlandığında işte ozaman sonsuza kadar birisiyle yaşamak insana mutluluk verir, yıllar geçse de her yeni bir güne, yeni umutla başlarsın.
hasrettir. ne denli imkansız olduğunu bilenlerinse, akıllarına bile getirmediği bir ütopyadır. o kişiyle bir dakika birlikte olmak için yıllarca bekleyenler için ne lükstür bunu istemek bile. istek duymaya bile cesareti olmamak ne acıdır. o "sonsuza dek"in içinden bir dakika çalabilme hayal ve ümidine kuşkuyla bakarken. rüyada bile tadılamayacak bir şeydir sonsuza dek birliktelik. en uzun rüyamız bile kaç dakikadır ki ?
seni seviyorum der karşındaki. umut verir istemli/istemsiz. sonsuz olmak istersin onunla. iki ayrı bedende tek ruh olabilmeyi becermek istersin. kendinden vazgeçersin çoğunlukla. o'na layık olabilmeyi istersin. set çekmeye başlar bütün ataklarınıza. bütün setleri aşacak kudretiniz vardır. ancak birini asla. sevgilim var der. salak gibi kalırsınız. sizin sevdiğiniz başkasını sevdiğini deklare eder *. unutursun der. sonra siz aşkı, bir daha yaşamamak üzere olduğunu iddia ederek, bitirince "ben demiştim" minvalli çıkışlarla 3 puanı alma gayretine girer sosnsuza dek yaşamak istediğiniz kişi. sizi buna iten, aşamayacağınız tek engeli önünüze çeken sanki kendisi değilmiş gibi haklı çıkmanın onurunu üstlenmeye kalkar.
gel de isyan etme yaşanmışlıklara. gel de sövme hissiyatına, yaptığın dangalaklıklara.
bu mu lan senin sonsuza dek yaşamak istediğin kişi? bu mudur hadisenin özeti?
dua edersin sonra tanrıya. keşke zerk olmasaymış hücrelerimin her birine, ama yine de iyi ki erken bitmiş karaktersizliklerin şerefine...
belki de sonsuz dediğimiz 3-5 yıldır, sizin sonsuzluğunuz bu kadardır. gün gelir, "aşk bitti." dersiniz, seneler önceki istekleriniz yerini başkalarına bırakmıştır, geride kalanlar havada asılı kalan saçma sapan gelecek hayalleri, hoyratça tüketilmiş tutkular ve karanlığa bırakılmış saf isteklerdir..
bir kere istediğim. bir kereliğine tanrı'dan rica ettiğim.
yalan oldu! tanrı yüzüme bir tokat olarak attı, o aşkın mektuplarını. yaktım ben de. hem yaşadığım o eski evi. hem de o mektupları.
oysa istemiştim. karanlık bir gecede, yastığa kafamı koyduğumda rica etmiştim. yalvarmıştım. sonsuza dek, artık hiçbir şey istemeyeceğime dair söz vermiştim tanrı'ya.
olmadı.
eski yunan mitolojisinde bahsedilen, birbirini çok seven iki kişiyi tanrı'lar kıskanırlar, onun için kavuşmalarına izin vermezler düşüncesi gerçek galiba.
olmadı. vuslat; düşten ibaretmiş.
elimden geleni ardıma koymadığım bir zaman diliminin en rahat ve kutsal anında olmadı. bir yaz sabahının, kuş sesleri eşliğindeki uğultusunda olmadı.
olmadı.
sadece bu dünyada değil ölümden sonra da o insanla yaşamak istemiştim. cennet, cehennem farketmeksizin.
olmadı.
bir şeyler bir şeylere dar mı geldi yoksa çok mu bol bilmiyorum ama;