Sonra sonrası öyle işte.
biraz benden, biraz senden kemter bir sohbet.
velhasıllı kıvrılan virgüller.
çöpte yine dizi dizi noktalar.
bitmeyen bütün adımlar, sığmayan bütün karanlık.
geliyor ve sonra gidiyor...
sonra öyle bir gün gelir ki, eskiden ağladığın şeylere artık ağlamaz olursun. onu gördüğün zaman ki kalp çarpıntılarını, yüreğin sanki bir salıncakta sallanıyormuş hislerini unutursun. onunla güldüğün, onunla eğlendiğin nadir günler belleğinden silinir gider. hatırladığın tek şey sana yaptığı eziyetler olur. uğradığın duygusal şiddet, senin öz güvenini yerlere bir ettiğinde onu hayat çemberinin dışına bırakman gerektiğini anlamışsındır zaten. zor olsa da geçen zaman içinde onu çok kalbinden çok uzak bir yerlerde terk edersin. sonra mı? sonra bir gün o kara kaplı defterinde yazılı her şeyin hesabının ona sorulacağını bilirsin.
Sonra şarkı bitti ve herkes kendine söylediği yalanlara inandı. imkansıza koşan atlar, doğal seleksiyonunun çarpıntısı gibi. sonra bir yılana satar gibi bana bir yalan satın al ve zehrimin seni gebe bırakabileceği bir öykü yaz. Belki iyi bir okula yazdırır, iyi bir orospu çocuğu yetiştiririz, belki ravelin bolerosu'ndan nefret eder, belki tüberküloz olur, belki de alnı secdeye değer kim bilir.
sana geldim tekrar,
- gitme, bak insanlara ne cevap vereceğimi şaşırdım, her gören bir yanımın eksik olduğunu hemen anlıyor, çırılçıplak hissediyorum kendimi...
susma;
gözlerin artık lisanını hiç bilmediğim bir insan kadar yabancı geliyor bana.. anlamıyorum..