aramızda onarılması imkânsız farklar var.
örneğin sen yapacak bir şey bulamadığında
kendinle çelişkiye düşersin, bense mandalina yerim.
yani, ziyanı yok ben kaybettim.
Tamam da kafam karıştı anlamadım. Bizim bakkalcı pizza satmıyor ki ben de lahmacun sevmem ama bizim bakkalcı çırağan sarayı satıyor. Kapıya yazmış satılık saray gibi ev diye. Herhalde çırağan'dır.
Zaten bütün fitne fücür bu bakkalcı milletinden çıkıyor. Bir haftanın beş günü post makinesi bozuk. Kolaların bedavalarını vermiyor, hepsini kendi içiyor. Domatesi seçitirmiyor. Limonları susuz, patatesi acı, ekmeği bayat, kendi kel, hanımı şişko, oğlu gıcık. Bir de hemen girişe yazmış. Veresiye isteme benden buz gibi soğurum senden. Manyak mısın oğlum sen. Niye kış günü kendini dolaba kapatıp soğutuyorsun. Geçenlerde bu salak çırağını kaybetmiş. Aramış aramış bulamamış. Kapıya koskoca harflerle çırak aranıyor yazmış. Çırağını marangozda çalışırken gördüm ama gıcıklık olsun diye söylemedim
Ben de kızdım ama o kalem paranın sahte olup olmadığını anlıyormuş. Makineler hata yapsa da kalem yapmıyormuş. Makine de ışıklı mışıklı birşey. Yemin ediyorum kalem bile bizim bakkalcıdan daha akıllı.
Bizim bakkalcı parayı almadan malı vermiyor. Parayı da üç tane makineden geçirip iki tane kalemle de çiziyor. Kıl herif. Valla bim uzak olmasa alışveriş yapmam ya gitmeye üşeniyorum.