sonbahar, eylüldür, rüzgardır, kış'a geçiyorum bak ha ona göre, mesajıdır. ama an itibariyle çoğu yerde, bildiğin temmuz sıcağının olması da ayrı bir şeydir. zaten son zamanlarda, mevsim normallerinin hep farklı bir durumunda; ya altında, ya üstünde haber çıkmasına alışır hale geldik. mevsimler bile böyleyse, ki hep diyorum ben; normal biri olmak, normal olmak lüks artık.
Kendilerini çok yıpratan bu acımasız yaz sıcağının bitişini kutlarcasına süzülen kurumuş yapraklar, en büyük temsilcisi ve habercisidir sonbaharın. insanlara söyle ben geliyorum dedirtir adeta o yapraklara.
Mevsimlerin en güzeli midir bilmem ama bence en naif ve en mistik olanı. Ne kış gibi hırçın ve öfkeli ne de yaz gibi şımarık ve bıktırıcı. içinde ise bir miktar hüzün, bir miktar yeni başlangıçlar, biraz da tatlı tebessümler barındırıyor.
Küçükken seni pek sevmezdim ama artık çok seviyorum sonbahar. Belki de içimdeki neşenin azalışı sana yönlendiriyor beni. Bence artık gelmelisin gerçekten özledik seni.
Alır gider beni sarı rüzgârlarıyla sonbahar
Gelir anılardan bir davet, çocukluğum canlanır
"Bir varmış, bir yokmuş." diye başlardı bütün masallar
Hani nerde o masum ve daha bozulmamış rüyalar
Sedef sedef olur, açardı nilüferler ve
Kanatları tülden, fildişi kelebekler
Bir martı misali tek başıma uçardım
Hani nerde üstünde uçtuğum mor denizler
Sevgiden, saygıdan bir altın kafes ördüm
inançlarım kilit kilit oldu üstüme
Aşıp bedenimi bendeki beni gördüm
Hani nerde uğrunda azaldığım değerler
Ellerim soğuk şimdi, üşüyor dudaklarım
Göğsüne düştü başım o çiçekten yılların
Ey sonbahar...
Yarın intihar ettim, bu benim en özgür iradeli kararımdı.
Dün ise aşık olacağım, bu ise gül yüzümü en berbat gülümseten gök gürültüsü olacak midemde.
Çünkü üstüne yağmur yağacak, tüm şehri, tüm beni, tüm seni ve tüm yamalak hisleri yıkayacak.
Çünkü bir otuz güne kalmaz, en sevdiğim mevsim başlayacak.
Yazı severim ama sonbaharı iple çekiyorum.
Balkonda çay içerken murat dalkılıç - neyleyim istanbul'u dinlemek en büyük hobimdir.
Sonbahar sanki benim hayatımın ilkbaharı gibi bir şey sanki ağaçların yaprakları sonbaharda dökülürken benim dallarım çiçek açıyo sonbaharda.
içim hep umut dolu oluyo fakat o umut hiç filizlenmiyo zaman böyle geçerken mevsim kışa dönüyo.
özcan alper'in yeni izleyebildiğim, ilk çektiği filmdir. üzerine çokça methiyeler düzülmesine rağmen amacının ne olduğunu tam olarak anlayamadığım ya da bir amaç barındırmayan filmdir aynı zamanda.
yani ? ee ? diyorsun bi süre sonra. bence vasat. Hopa'nın hatrı olmasa çekilmez. siyasi/politik film deniyor ama o sulara hiç girilmiyor bile.
En sevdiğim mevsim. Sanki bana göre şekil alıyormuş gibi düşünürüm yada ben mevsim olmuşum gibi. Benim mevsimim, ben mevsimim.
Ne üşütür ne yakar, ne ağlatır ne güldürür, ama mutlu eder sebepsiz yere. Arada düşen yapraklar, artık son yeşilini gördüğümüz ağaçlar, bulutların bir araya toplanışı... Ardından gelen güzel yağmurlar, toprak kokusu, o yağmurda ıslanmak.
Zamanında çok yaptım ki hala da yapıyorum. O yağmurda iliklerime kadar ıslanmadan eve dönmüyorum. insanlar kaçıyor yağmurdan. izin vermiyorlar yağmur dokunsun tenine, yıkasın ruhunu. Özgürlüğü hissettirsin yağmur.
Velhasıl güzel mevsim sonbahar. Düğünü de son baharda yapacağım. Çamur olsun gelinlik umrumda mı sanki.
Güzel bir mor ve ötesi şarkısı. Sözleri güzeldir. Ardarda dinlettiriyor bu aralar. Başıbozuk albümünden.
işte sözleri;
Birdenbire ne kadar doğru konuştun benle
Birdenbire sana çok kızdım
Birdenbire ne kadar yanlış varsa benim
Yerden göğe haksız mı kaybeden şimdi
Yanlış yayın delisi,bir ömür terazisi
Bir nefes aldım kendime geldim ki sonbahar
Evimin önünde hüngür hüngür ağlıyor
Aynaya baktım, kendime sordum:eşsiz miyim?
Ayna ağladı yalan söyleyemedi
Birdenbire ne kadar doğru konuştun
Birdenbire sana çok kızdım
Yanlış yayın delisi,bir ömür terazisi
Seni buldum,kayboldum
Bir nefes aldım kendime geldim ki sonbahar
Evimin önünde hüngür hüngür ağlıyor
Aynaya sordum kendime baktım:eşsiz miyim?
Ayna ağladı yalan söyleyemedi.