filim hikayedir yusuf vardır gürcü bir kaltak vardır ve olaylar gelişir *. tabii ki bu kadar basit değildir hiç bir hikaye: biraz oraya biraz buraya dokunur da
--- spoiler ---
salyangoz sahnesi yok mu ah o sahne kimin nasıl aklına geldiyse helal olsundur bütün söylenilenlerin aslında ne kadar önemsiz olduğunu daha iyi anlatacak bir fikir olabilemezdi o filmde
--- spoiler ---.
onun dışında suçluyu sempatik gösterse de nasıl olsa hepimizin içinde bir o kadar yalnız, bir o kadar günahkar, isyankar parçalar var olduğu düşünülünce sahilde öss sonrası sabahlamadan, hayallerin peşinde koşmaya kadar yusufun çektirdiği fotorafların sosyalist marşları ile harmanlanıp gösterilmesine kadar bir sürü minik ışık taşıyor film anlayana adeta çok da kaptırmamak şartı ile.
--spoiler--
yaprakların döküldü önce
rengin soldu ardından
beni hiç düşünmeden, sarıldın rüzgara gittin.
gözlerinden anladım önce,
sonra sözlerinden...
hiç mi sevmedin?
hiç mi sevilmedin?
yağmur da yaşatmaz seni, güneş de artık.
mevsim sonbahar...
--spoiler--
--spoiler--
düştü elleri içimdeki boşluğa,
su titredi, yaprak oynadı dalında.
kesti elimi yüzündeki kirpiği,
kalbimde bir çiçek açtı.. yine...
bir rüya olmalı gördüğüm,
gördüğüm bir rüya olmalı,
belki de belki de hiç uyandırmamalı...
sonbahar sonbahar olmalı,
sebebi sebebi sonbahar,
sonbahar sonbahar..
korkmuyorum hiç !
başla hadi!
sar karanlığına beni,
al en derinine hadi!
sar bikere sar bikere!
başla hadi!
vur yalnızlığınla beni,
yerden yere yerden yere hadi!
vur bikere vur bikere!
başla! yıka yağmurlarında beni,
ıslat yine ıslat yine hadi ağlat!
kaybet kaldırımlarında beni,
yürüt yine üşüt yine hadi!
hopa da çekilen film. filmin yönetmeni hopa hemşinlilerinden özcan alper. zaten bu filme de yansımış, filmde tek kelime lazca kullanılmamasına rağmen hemşince diyaloglar filmde önemli bir yer kaplamıştır. tabi bunda ana karakterlerin hemşinli olmaları da önemlidir. filme dair önemli olan diğer bir nokta ise ana karakter yusuf un tahliye olduktan sonra mücadeleyi bırakması ve memleketinde sakin bir şekilde ölümü beklemesi. mücadeleyi tamamen bırakmasına rağmen sosyalizm fikrinden vazgeçmedi. ancak yine de yapabileceği fazla birşeyin olmadığı düşüncesiyle aktif mücadeleden vazgeçti. bu malesef 1980 sonrası hapisten çıkan sosyalistlerin önemli bir bölümünde görülen bir durum.
sonbahar, içe dönüşler, kendinle hesaplaşmalar, can sıkıntısı, baca dumanı, kestane ve şemsiyeler mevsimi. son kalan müşteriye hadi kapatıyoruz diyen yazlık çay bahçesi garsonu gibi asık suratlı, sevimsiz ama romantik.