iki akademik ödüllü bir metallica belgeselidir. st.anger albümü sırasında grup elamanları arasında yaşanan ego çatışmalarını sergiler. grup olrak beraber aldıkları terapilerde vardır. çok paralı büyük egolu küçük adamlar...tapılası yaratıklar...sevilesiceler.
grup performansını artırmak için görevlendirilmiş psikiyatrın belgesel sonuna doğru karizmasının nasıl sıfıra indiğini, o dik oturan, koyu renk elbiseler giyen bilim insanının nasıl kamburlaştığını rahatlıkla görebilirsiniz. bir de belgeselin sonuna doğru koskoca psikiyatra "sen kendini bizim aramızdan biri zannediyorsun" diyerek işten çıkarmışlardır. tereciye tere satıyor herifler.
st.anger albümünden sonra saygımı kaybetmişken, bu belgeseli izledikten sonra bakış açım değişmiştir. lars'ın açık ara yavşak olduğunu bana göstermiş. james'in görünenden daha düzgün bir adam olduğu izlenimi vermiştir. kirk'e hiçbir sempati duymazken, sakinliği, her durumda ortayı bulmaya çalışması ve son derece egosuz oluşu kendisine saygı duymama neden olmuştur.
belgesel olan some kind of monster egoyu birçok sanat filminden daha iyi anlatıyor.
metallica'yı black albümüyle birlikte dinlemeye başlamış biri olarak bunca zamandır
bir 'grup' dinlediğimi sanırdım ama anladım ki iki kişinin merkez olduğu, kirk'ün kendi halinde takıldığı, maymun kılıklı olan yeni elemanın ise belgeselin bir yerinde
bob rock'ın söylediği
-sen gelirlerden yüzde 1'lik pay alıcaksın (matematiksel olarak 100/4=25 olmalı)
dediğinde bile zevkten dört köşe oluşuyla, acı gerçek kabak gibi ortaya çıkmıştır.
metallica'dan bundan sonra bir bok çıkmaz diye düşünmekten kendimi alamadım.
ayrıca son albümün de neden bu kadar boktan olduğu anlaşılmış oldu.
metallica'nın jason'ın ayrılması ve james'in kaçışından sonraki durumunu gösteren belgeseldir. fakat her şeyi bir kenara bırakın; dave mustaine ve lars ulrich yüzleşmesi görülmeye değerdir.
Metallica'nın piyasaya ayak uydurmak amacı ile ürettiği bomboş ve boktan bir albüm olan st.angerin, armonisi çok zayıf olmasına rağmen yine de güzel denebilecek tek şarkısı. Salt ego olan Lars ulrich'in esamesi bile okunmuyor, Kirk'in boktan gitar rifflerine uyumu sıfır. Aslında hetfield'ın ritimleri ve vokali de boktan bak. Ben bu şarkıya niye güzel denebilecek bir şarkı dedim ki?