boş yere yanan her ampul, harcanan her elektrik artık gözümde büyüyor.
her bir priz deliğinden kan akıyor...
her bir bacadan yanan hayatların hayalleri uçuşuyor göğe, suya düşmüş hayal misali..
babasız çocukların umutları onlar.
artık hiçbir şey eskisi gibi gelmiyor.
ne basit şeylere neleri feda ediyoruz.
yazık.
gerçekten çok yazık.
birileri ölüyor da, birileri konuşuyor hep. her zaman da böyle olacak galiba.
sizi öldürenler de en az filistini vuranlar, ırak'ı yerle bir edenler, bağdatlı bebekleri yakanlar, halepçeyi bombalayanlar kadar katil, işte bunu biliyoruz.
güle güle yüzlerce maden emekçisi. güle güle canlar, güneşiniz bol olsun
istemsizce gülen biri kendine gelip yine bir hüzne bürünüyor. bankada işimiz var gişedeki görevli kadın 2 sefer soruyor her soruyu özür dileyerek. yakınını kaybetmiş o da!
her sokakta çevik kuvvet.
madene doğru yol alıyoruz. daha evvel seneler evvel geçtiğim bir bölge. giriş yasak uzaktan bakmamıza bile izin çıkmadı. geri dönüyoruz şehir merkezinde fazla durmadan madenci şehitliğine geçiyoruz.
ve insan neden cenazede gözlük takar anlıyorum. dağ gibi adamları gencecik fidanları toprağın altına ip gibi sıra sıra dizmişler.
beni aşırı derecede kahreden 13 mayıstaki olaydan önce, çok az kişi tarafından bilinen yerdir..
bilinmesi, ciddiye alınması için ille böyle bir olayın mı olması lazımdır!!
kendisinden öncekiler unutulduğu için yaşanmıştır.
ve ne yazık ki unutulacağı için bir sonraki acı daha büyük yaşanacaktır.
ölene mi yazık? arkasında kalana mı?
bunlara rağmen yeniden madende çalışmayı istemeye mecbur kalana mı?
insanları yokluğa mahkum edip, insanlık dışı çalışmayı bile istetecek hale getirenlerin hesabı sorulurken diğer dünyada, ben de büyük buluşma misali dev ekranda izlemek isterim.