karma ya da bumerang gibidir. "ne ekersen onu biçersin" diye de nitelendirilebilir.
eğer siz yepyeni tasarımıyla bir binaya bakıyorsanız muhakkak ki, artık temel bir fikir elde etmişsiniz demektir. artık sizin için klişeler kurulmuş ve özgünlük ise imkansızlaşmış gibidir. burada elbette avantaj ve dezavantajlar vardır. fakat bir binanın madden sağlam bir yapı olmasının yanında bir ruhunun olduğunu kabul etmeniz de gerekmektedir.
hazır bir tasarıma bakarken rahatlayan insan zihninde bir konsept oluşur ve bu hızla yayılmaya başlar. artık yapılması gereken özgün birşeyler bulmaktır. bu da her insanın sözlükte farklı karakterde olmasından mütevellit beklenen bir durumdur. fakat her zaman kolay değildir. zira, ayakları yere basan sağlam klişeler zihni bırakmamaktadır. farklılığı ve özgünlüğü yakalayamayınca birden bir taşın suya değmesi gibi hızlı ve seri bir şekilde bir zihin(ler) dalgalanması olur. artık, tasarım için girilmiş veriler üst sınırları çizmektedir ve bu sınırların altında kaldığını fark eden tasarımcı için aynı binaya bakmak anlamsızlaşır. anlamsızlaştıkça daha çok standartlar gelmeye başlar ve durum dalgalar halinde bilinçlere yerleşir.
fakat, durumu konuşmak bir tasarımcı için başlangıçtır. mühim olan çözüm kısmıdır. yapılması gereken şey, sol freymin klasik ve sınırlı görüntüsüne aldanmadan özgünlüğü yakalayabilmek için uğraşmaktır. maddi tasarımın çok ötesinde olan zihnin ürünü gerekir bunun için. biraz daha genel bakış açısıyla ilerici düşünmek...