tanım : sokakta kürt dilini iletişim aracı olarak kullanan kişileri görmektir.
normal şartlar altında değerlendirdiğimizde sokakta ingilizce, almanca, fransızca konuşan insanlara rastlamak kadar doğal bir durumdur. Hele ki kozmopolit ve yabancıların rağbet ettikleri bir şehirde ikamet ediyorsanız, bu durum, günlük hayatın sıradanlığından ibarettir.
Birçok yazar da bunun yadırganmasına haklı olarak tepki göstermişlerdir, kürtçe konuşanların yani kürtlerin dışlanmaması gerektiğini, onların da kendilerine has bir kültüre sahip olduklarını ifade etmişlerdir.
Buraya kadar tamam, bir türkün ne kadar yaşama hakkı varsa, bir kürtün de o kadar yaşama hakkı vardır. Herşeyden önce insandır çünkü. insanları ırklarına göre kategorize etmek medeni ulus kavramına uymaz. insanlar eşittir.
meseleye böyle geniş bir pencereden bakanlar bunları göreceklerdir. Peki ayrıntıları görenler? Tamam hepimiz insanız, kardeşiz, kültürümüz var falan filan.
Peki bu tedirginlik hissinin kaynağını hiç merak edip de soruyor musunuz? medeniyet nutukları atmak, kardeşlik edebiyatı yapmak bazı gerçekleri ortadan kaldırmaz.
Sokakta almanca konuşan bir insan gördüğümüzde tedirgin olmuyoruz, tepki vermiyoruz da, kürtçe konuşan gördüğümüz zaman neden tepki veriyoruz?
Buna tepki veren sıradan vatandaşı ırkçı ve faşist olarak görmek hangi mantığa uygundur?
Acaba o kürtçe konuşanlar da bizim gibi medeniyet ve ırkların kardeşliği masalına inanıyorlar mı? Bunu dile getiriyorlar mı? Yoksa, hiç belli etmeseler de içten içe, birgün kendi devletimize sahip olacağız diye mi düşünüyorlar?
Neden gerçekleri gözardı ediyorsunuz?
Neden kürtlerin problemleri daha çok kavga ederek, şiddete başvurarak çözmeye çalıştıklarını görmezden geliyorsunuz? Neden kendi insanınızın bu tedirginliğini anlamaya ve akabinde çözmeye çalışmıyorsunuz da azarlar gibi kürtleri savunuyorsunuz?
Bir türkün bir kürtle ne alıp veremediği olabilir ki?
Eğer ortada bir tedirginlik varsa, bunun temeli araştırılmalıdır. Kürtleri dışlayanlar ne kadar suçlu ise, türkleri tedirgin eden kürtler de o kadar suçludur. Daha düne kadar aynı mahallede komşu olan iki toplum bir anda nasıl azılı birer düşman haline geliverdi?
Van'da, Hakkari'de, Mersin'de polisle çatışanlar, türk bayrağı asanı taşlayanlar, apo posteri taşıyıp bölücü terör örgütü lehine slogan atanlar sütten çıkma ak kaşık mıdır?
Mevzu bir iki dtp'li parti üyesinin ya da milletvekilinin saçma çıkışları olsa, evet diyebiliriz ki birkaç kendini bilmez karışıklık çıkarmaya çalışmaktadır. Ama bir şehrin halkı devletin güvenlik güçleri ile çatışıyorsa, bebek katili olan bir teröristin lehine slogan atıyorsa, elbette benim halkım da bunları görüyor ve kürtçe konuşulmasından tedirginlik duyuyor.
Etnik kökeninden dolayı sokak ortasında darp edilen, zarar verilen tek bir kürt gösteriniz bana.
ama ben size polisle çatışan, bayrak asanı taşlayan, terör örgütünün o renkli paçavrasına bayrak diye sarılan yüzlerce binlerce kürt gösterebilirim.
Hadi diyelim ki onlar kürt halkının duygularını temsil ettiklerini sanan bir avuç kendini bilmez insandır. Peki neden tek bir kürt çıkıp da, kardeşim bunlar bizi temsil etmiyorlar, biz türkiye cumhuriyeti'nden yanayız, bunları desteklemiyoruz demiyor?
Yok mudur kürtlerin arasında aklı başında, sözü geçen bir işadamı ya da devlet görevlisi?
Bizim gösterdiğimiz kardeşlik hassasiyetinin onda birini onlar göstermiş olsalar, bugün bu tartışmalar olmazdı.
acaba turkce bilmiyorlar mi diyesi gelir insanin icinden. ya da bizim hakkimizda mi konusuyorlar diye dusunmeden edemedigim olaylar karmasasidir. pek sevilmezler. kulaga kaba gelir kurtce. ama en guzel kurt turkce konusan ve turkiyeyi seven kurttur.
gayet normal bir rastlantıdır. bu ülkede kürtlerinde oldugunu unutmamamız gerektiğini, sadece doğuda değil batıda oturduklarıda ortadadır.
olayı sadece kafa s.kmek olarak yorumlayanlar mevcut tabi ki. ama olayı biraz daha derinliğine incelediğimiz zaman, kürt diye nitelendirdiğimiz kardeşlerimizin şive yapısı türkçeye oranla zıt bir durumda. bu insan ister istemez türkçe kullanmakta zorlanıyor. dışarıdan komik duruma düştüğünü hissediyor. dizilerde ve filmlerde çıkan, kürt şivesi ile konuşmaya çalışan aktörler yıllarca bu konuşmaları taklit etti. bir başka sebebi ise egitim. doğuda okuma imkanları kısıtlı olduğu için, dil egitimi alınamıyor. daha türkçe konuşmasını bilmeyen vatandaşlarımız var.
ben çatır çatır türkçe konuşmasını bilen ama yanımızda rusça konuşan ne bayanlar gördüm. bir ibnelikten mi? hayır, sadece şiveleri yüzünden. almanya'da, birbirleriyle almanca konuşan türk oldugunu zannetmiyorum.
son derce doğal bir durumdur.problem bunu g.tünden anlayıp sorun diye önümüze getirenlerdedir.nasıl ki bir karadenizli lazca konuşabiliyorsa ve bu da kimseye batmıyorsa bir kürt de kendi dilini konuşabilmelidir pekala.sonuçta elmayla armutu ayırt etmek gerekir.
ayrımcılıkta son nokta. artık bıkmadınız mı böyle konularla polemik yaratmaya. ne olmuş konuşmuşsa. adamın kültürü, dili o. ne demek hoş karşılamamak kardeşim. sen türkçe konuşuyosun diye hoş karşılanmasan ne olucaktı. yapma güzel kardeşim yapma. ama sen de haklısın sen yazmasan başkası yazacak. bu hep oldu zaten. birisi yazacak ki kendi kendimizi yemekten gözümüzün önünü göremeyelim. göremeyelim ki dünya ne var ne yok, ne olup bitiyor bilmeyelim. ilgilenemeyelim. sonra da birisi çıksın türkiye'nin geri kalma nedenleri diye başlık açsın. kendi kendisiyle dalga geçsin. ne güzel herşey zincirleme gelişir. herşeyden kendini soyutlayıp yazı yazmak kolay tabi.
bingöl de abes karşılanmayan durum.
hatta türkçe konuştuğunuz için siz kınanabilirsiniz ve en kısa zamanda kürtçe öğren gibi bir ihtarla da karşılaşılabilir.*
en az; sokakta kedi görmek, sokakta mendil satan çocuk görmek, sokakta mini etekli bir kadın görmek, sokakta metalci görmek, sokakta burnunu karıştıran adam görmek, sokakta seyyar satıcı görmek, sokakta eski arkadaşını görmek kadar sıradan bir görü durumu.
belkide bölücülük yapıyorum diye düşünüp yadırgamamam gerektiğini her fırsatta kendi kendime açıklamaya çalıştığım ancak bir türlü başarmadığım durum.Elbet onlarda insan onlar da hede hödö... gel gelelim askerlerimizin, halkımızın kendisine kürdistan işçi partisi diye adlandıran bir avuç * müstakbel ceset tarafından şehit edilmesini içime sindiremiyorum.Onun için ne mutlu türküm diyene sözünü daha bir çok seviyorum herşeye rağmen.Bir faaliyette bulunmadıkça olsunlar konuşsunlar demeye çalışıyorum
kürtlerin bir nevi tepki verme amaçlı yapıyor olabilecekleri eylemi görmek. düşünün bir, milletiniz bazı soysuzlar yüzünden türk düşmanı ilan edilmiş, sizin ırkınızdan herkese potansiyel terörist gözüyle bakılıyor.
böyle bir ortamda aynı ırktan insanlar anlar sadece birbirini, tabi doğal olarak, sizi muhtemel düşman gören millete karşı ister istemez bir antipati oluşur.
kendinizi onların yerine koyun. mensubu olduğunuz ırka ait dili, size nefretle bakan milletin diline tercih etmezmiydiniz.
özellikle istanbul'da sokaklara yeni çıkmaya başlamış insanın serzenişidir. zira bazı yerlerde/semtlerde derdinizi anlatmak için türkçe yeterli değildir artık.
sokakta ermenice konuşan birine rastlamak kadar doğal birşeydir. bu kadar fazla etnik grubu barındıran bir ülke için şaşırılmaması gereken bir durumdur, aksi halde konuşanlara bakıp "ne diyo lan bu şerefsizler" diye düşünmek düpedüz ırkçılıktır. eğer bu durumu garipsersek, zamanında bulgaristan'daki türklerin, türkçe konuşmasını hazmedemeyen ve konuşmalarını engellemek için çalışan bulgar yönetiminden farkımız kalmaz. kışkırtıcı amaçla bağırarak konuşanlara diyecek lafım yok tabi.
lalelide bulunan bünyemin her an karşılaştığı durumdur. yapacak birşey yok. ingilizce, almanca vs gibi düşünüp onları olmak istedikleri gibi turist kapsamında, misafir kapsamında göremek lazım.
türkiyede türkçe konuşulur çünkü.
diğer dilleri konuşanlar turisstir, misafirlerimizdir. vizeleri kadar ülkemizde kalacaklardır. *
istanbulun göbeğinde, kapınızın önünde konuşurken siz anlamayın diye akılları sıra kürt kökenli bazı vatandaşlarımızın bulduğu yöntem. tabii ki kendi dilini muhafaza etmesini bir yere kadar anlayabilirim, ama kalkıp da karşı komşumun beni salak yerine koyması kabalıktan öte bir şey değil. ne konuşacaksan evinde konuş be kadın, kapı önüne çıkınca mı gizliliğin geldi? ha bu olay doğuda olsa pek yadırgamam, orası ayrı.
bir de bunlarin, o kadar insanin icinde, inadina inadina kurtce konusan dolmus, bilimum halk otobusu soforu versiyonu olanlari vardir bir suru sehrimizde. otobusun icindeyken, tanidigi, ya da biletcisiyle konusup kafa ziker. iyi kardesim, kendi dilinse baskalarini rahatsiz etmeyecegin yerde istersen 24 saat konus, da konustugun yer halka acik, resmi dilin turkce oldugu bir mekan.
edit : iyi kotuluyosun da, tamam senin de dilin kurtce olaibilir; ben suratina gulup de arkandan konusanlardan degilim; turkce nin ana dil oldugu bir yerde, toplumun arasinda, kurtce konusmani istemiyorum, bu kadar basit...
edit 2 : bak guzel kardesim bu kadar kotu oylamissin, benim ablam vardir akrabam olur, o taa 22 yasinda, 1996 senesinde, diyarbakir in dicle sine gitti, ogretmen olmak icin, 1996 senesinde 6 tane gunahsiz ogretmenin oldururuldugu zamanda, o demisti ki - kulaklarimda cinlar sesi - "benim icin onemli olan olum degil namusdu, herkes anne babasiyla gitti, ama ben tek basima gittim dedi, otobuse bindik, herkes dogulu... adana yi da gectikten sonra, herkes kurtce konusmaya basladi, kasedi de taktilar mi, kurtce hicbir sey anlamiyorum, yanimda da koca koca adamlar, ne dediklerini de anlamiyorum, ee ben ne yapacam simdi, diye korka korka, diyarbakir a vardim" demisti...
iste boyle bir durumda oldugunuzu dusunun, ondan sonra da, bilmediginiz ve de kimileri tarafindan da ne yazik ki, haklari diye degil sirf inat olsun diye bile bile, ustune basa basa kullanilan bir dile pozitif yaklasabilmek pe kde kolay olmasa gerek; ki bunun kurtce, almanca ya da ingilizce olmasi onemli degil. simdi, o ablamin yerine kendini, kardesini; ablani ya da bir yakinini koy, bir de oyle eksile bakalim.
tepkilerini anlamsız eden hede. kardeşim yeri geldiği zaman ''bu ülkeyi beraber kurduk'' dersiniz beraber kurduğunuz insan kendi dilini gündelik işinde kullanınca kötü oluyor öyle mi?. bu nasıl düşüncedir?. buna bile tahammül yoksa kendi dilini konuşmak isteyenler ne yapsın peki?. ismini şu an hatırlayamdığım bir balkan ülkesin resmi dil türkçe yapılıyorken kürtlere yapılan bu alçaklık nedir?. erzurum kongresinde 22 delege kürt olarak nitelendi ya peki sonrasında? kürtlere özerklik verme düşüncesinde olan bir atatürk'ü neden hatırlamıyorsunuz? işinize gelmediği için mi?.
kürtler bu ülkeye hep bağlı kalmak istemişlerdir ama böyle bir bağlılığı kabul edeceklerini hiç sanmıyorum. insanlar onurlarıyla yaşarlar... yanlış yoldasınız beyler ve bayanlar. dünyanın gidişatına göre türkiye ayak uyduramayacak durumdaysa emperyalistler tabi ki kurcalayacaklar. hep birilerini emperyalist uşağı ilan etmek yerine emperyalist uşağı ettirenleri ortaya çıkaralım!?. bu ülkede türkçe nasıl karşılık buluyorsa kürtçe'de aynı şekilde karşılık bulabilmeli ve bulabilecekte. yeri gelince kardeşlik edebiyatı yapanlar hemencecik parlayabilirler normaldir çünkü çok alıştık artık parlamalarına...
insanca yaşama onuru ve kabul edilebilir bir yaşam kültürü kazanılıncaya kadar legal olarak mücadele edilecektir. sistem kürtlere karşı iflas etmiştir. fısıldaşarak konuşmalarını önerenlerinse ne olduğunu siz düşünün...eğer güçlü bir türkiye isteniyorsa bu güç kürtler olmadan olmayacaktır. kürtleri ise asimile ederek, yok sayarak, küçük düşürerek türkiye'nin yoluna set döşüyorsunuz demektir. tıpkı 70-80 sene olduğu gibi...
çok zorunlu bir edit: verin verin sürekli eksi oy verin bunun pek bir değeri yok zaten. bu ülkede türkçe ne anlam ifade ediyorsa; kürtçe'de, lazca'da, ermenice'de aynı anlamı ifade eder. bunların legal olarak kanunlarımızda da birgün göreceğiz. çünkü hukuk toplum düzeninin sağlanması için kurulmuştur. sizler o zamanda bunları göreceksiniz. bizlerde mutlu ve mesut anadolu halkları olarak yaşıyor olacağız. anadolu halklarının genleri %98-99 birbirine benzemekte*. ırklarımızı ayrı olarak nitelendiriyorsakta dillerimizi ayrı olarak niteliyorsakta, dinlerimizi ayrı olarak nitelendiriyorsakta, hepimizin kanı kırmızıdır. yani; insanız!. güzel gelecekli bir anadolu düşüyle saygılar.
Sözlükte kıçından konuşan kişilere mukayese edildiğinde daha normal görünen bir durumdur. insanlar yerel veya evrensel dilleriyle istedikleri yerde konuşabilmelidirler.