"basit kuantum fiziği" olamayacağı gibi "basit felsefe" de olamaz'ı ıspatlamış kofti kitap.
her boku sulandırmadan yutamayan ergenler için birebir; orası ayrı.
felsefeyi pek seven bir insan değilim ama insanların bilmesi gereken temel felsefi bilgiler var olduğuna inanıyorum. işte bu kitap o basit anlatımıyla felsefeyi insana resmen içiriyor. velhasıl kelam güzel yazmış adam.
okumak için deli gibi yanıp tutuştuğumdur. abidik gubidik şeylere para verip şu kitaba bir 18 tl veremedik maalesef. saçmalık. geçenlerde şöyle bir elime alıp sayfalarını karıştırdığımda aslında felsefe bilgimin ne kadar yerlerde süründüğünü gördüm. şunu da gördüm: felsefeyi anlamaya her niyetlendiğimde, zaten kendisi sıkıcı olan ve motive olmak için ciddi bir irade gerektiren bu konuyu tüm kitapların ve kaynakların oldukça tekdüze ve bunaltıcı bir şekilde ele aldığını ve okuyucuyu sıktığını görüp, amaan banane felsefeden ya boşver sokrat mokrat, salla gitsin demişim şimdiye kadar. ama bu kitap sanırım beni o sıkıcı yollardan geçirmeyecek ve çocuk romanı havasında bana birşeyler katacak. bunu kitabı elime alınca anlamıştım. yakında ona gerçekten sahip olup dünyanın sırrını öğrenmeye kararlıyım.
bir adet ilginç romandır.
altıncı sınıf ile lise son sınıf arasında her yaz tatili okuyup, her seferinde gözden kaçırdığım bir nokta olduğunu farketmişimdir. Ama belki de ben geri zekalıyımdır.
hem cevapları, hem soruları hem de nasıl soru sorulacağını öğreten, felsefe tarihiyle iç içe geçmiş bir de kurgusu olan harika kitaptır. bence felsefeyle ilgilenecek insanın - yani herkesin - giriş niteliğindeki kitabı olmalıdır. çünkü mesela direkt elinize sartre ın varoluşçu bir kitabını alırsanız, özellikle de bu roman biçimindeyse pek çok şey gözünüzden kaçabilir, üstüne düşünmeniz gereken pek çok şeyi atlayabilirsiniz. çünkü günlük hayata o kadar alışmışızdır ki pek çok şeyi sorgulamayız, bu aklımıza bile gelmez ve bir filozof bunu sorguladığında ne demek istediğini anlayamayabiliriz. ayrıca kronolojik gittiği için akımların arkasındakileri de görebiliyorsunuz. kısaca cevap bulmaya başlamadan önce soru sorulması gerektiğini öğreniyoruz bu kitaptan ve böylece okuduğumuz felsefe kitaplarını daha bir iyi anlayabiliyoruz. dili sade, bendeki pan yayınlarından çıkmış eski baskısının çevirisi güzeldir. 10 yaşından büyük herkesin okuması gerekendir bence.
ortaokul yıllarında zamanın türkçe hocasının mecburen aldırdığı içinm "lan kendi mi yazdı yoksa yayıncısı mı" diye düşündüğümüz, ve klasik sorusunu bildiğimiz için açıp da okumadığımız kalın kitaptır.
Ortaokul ve lise çağındaki öğrencilerin anlayabileceği düzeyde yazılmış felsefeye başlangıç kitabı. Sonunda sıçmıştır. Ayrıca bu kitabı okuyan yeni yetmelerin filozofmuş gibi davranmaları da ayrı bir entry konusudur.
ciddi anlamda bir felsefe arşividir, hem de sıkıcı olmayanından! antik yunandan, mitlerden başlayarak günümüze kadar eğlenceli bir yolculuğa sürükler. ayrıca felsefenin yanında içinde geçen alıntıyı çok beğenip shakespeare ile ilgilenmeye başlamamın nedenidir. tam anlamıyla durup durup okunulası bir kitap.
felsefeye yeni başlayanlar için güzel bir kitaptır. ama ben sıkıldım, bitiremedim; norveç mitolojisinden söz eden kısımlar dışında yararlanacağım hiçbir şey yoktu.
romandaki olay örgüsünün içine ansiklopedik felsefe bilgilerini yerleştirip, insanlara sıkılmadan felsefe öğretmeyi başaran enteresan bir eserdir. felsefeye merakı olanların işe bu kitabı okuyarak başlaması tavsiye edilmelidir.
miniklere felsefeyi sevdirme amaçlı yazılmış güzide eser. eğer 3 adımda felsefe öğrenilseydi ilk aşaması bu kitap olurdu eminim. vakti zamanında felsefe hocam zorla okutmuştu , kitap bittikten sonra ne anladın diye sormuştu tabii bir bok anlatamamıştım fakat işin sırrı da oydu zannedersem.
eski kız arkadaşım okurdu yıllar önce. kendini bir filozof havalarına sokardı, oradan öğrendiği güzel cümleleri laf arasında söylerdi. biz de mal gibi bakıp dururduk tabi.
Jostein Gaarderin felsefe üzerine klasikleşmiş ünlü romanıdır. felsefeyi sevmek maksatlı okunmaya başlanır fakat daha sonralarda felsefe ders kitabı halini alır. Hikayenin kahramanı Sofinin posta kutusuna gelen zarfların bir sonu olmadığı gibi aslında herşeyin kendi iç sesi olduğu kitabın sonuna gelince anlaşılır. ağırdır, sıkıcıdır, ama yine de bestseldir, ancak atlanarak okunursa bitirilebilir.