zengin yurekli cocuklar cikiyo o fakir evlerden. televizyonsuz belki de iste bu yuzden hayal gucleriyle buyuyolar. kendi filmlerini kendi zihinlerinde yaratiyolar. iyi ki.
iyi ki fakirmişim sobalı evde büyümüşüm. o birlikte yaşama kültürünü aldığım için, sik gibi odama kapanıp embesilce yaşamadığım için kendimi mutlu addediyorum.
Öyle fakirdir ki; bazı zamanlar sobayı yakacak odun kömür bile bulamamıştır. Gönlü zengin olan komşuları; yakacak getirmiştir, aş getirmiştir. Üstünden yıllar geçmiştir ama o fakir, komşularını hiç unutmamış her duasına onlarıda katmıştır.
Şimdi doğalgazlı evde otuyordur o fakir, gelgelelim petekde fındık, kestane kavuramaz, ekmek kızartamaz, közde patates pişiremez, banyodan çıkınca büyük bir aşkla sobayla kavuşma anı mazide kalmıştır.
Şöyle bir yazdıklarımı okudum da aslında baya zenginmişiz.
sobalı evde büyümekle kalmayıp akan borulara yoğurt kovaları astık. aahh o sobanın üzerinde kızaran ekmeklerin kestanelerin tadı hani nerede şimdi. portakal yerken kabukları sobanın üzerine koyardık ev mis gibi kokardı. banyo yaptıktan sonra havluya sarılı şekilde sobanın arkasında kıvrılmanın zevkini tatmış çocuklara selam olsun.
doğalgazın gitmediği bütün köylerin fakirler güruhu olduğunun sanılmasıdır doğanın ve huzurun nasıl bir mutluluk ve huzur kaynak memba olduğunun farkındalığına sahip olmamaktır soba birlikteliktir dünya soba bir çay sohbetidir çizik kestanedir soba nimettir doğalgaz daha konforlu ama soba samimidir içinde bütün kibri yakar kulubede yağmurun altındaysa bir hikaye bir filmdir.
Doğalgazlı veya kaloriferli evde rahatça yaşıyo olabilirsiniz ancak soba bizim hem dışımızı hem içimizi ısıttı.Edebiyat falan yapmıyorum ve o günleri özlüyorum.
Benim. Dogrusu bunda gurur duyulacak bir sey gormuyorum. Ama o zamanlari ozledigim kesin. Tam olarak umut sarikaya tasvirleri gibiydi bizim pazar aksamlarimiz. Soba yakilirdi, ardindan kucuk tabure legenin icine konulur ve soyunuk sekilde annenin sobanin ustundeki sicak suyu yere indirmesi, ve akabinde tasla kafaya dokmesi beklenirdi. Kulaklarimi yirtarcasina parmaklari ile temizlerdi annem. Ardindan havluyla durulanir, kiyafetleri giyip biraz sobanin yaninda kurumayi beklerdik. Sonrasi zaten malum.
Bir de utanmadan soba edebiyatı yapan yoksul insandır. Yok kestaneymiş de bilmem ne. Çocukluğunu sobalı evde geçiren şoparları gördükçe hayatım boyunca tek gün soba yüzü görmediğim için seviniyorum.