kendimi bi halt sandığımdan değil ama ben oturamam sobalı evde.sıcaktan vazgeçemeyen bir insan olarak ve soba yakmasını bilmeden yapamam.tabi hayat şartları.gün olur sobalı ev değil,çadır bile bulamayabilirim.
rahatına düşkün kızdır. fakat yurdumda doğalgazın olmadığı kaloriferli evin parmakla gösterildiği yerlerde yaşamak zorunda olan, odun kömür almak için kırk takla atan insanları düşününce kendisine buradan selam ediyorum.
-hayatım harika bir yalı aldım.denize sıfır bile değil resmen eksi beş*,üç katlı,her yer dayalı döşeli ama aldığımız adamın karısı hürrem hanım evin dekorasyonunu dedesinden beri bozmamış yani sobalı değiştiremiyoruz.
+gerçi sobalı evde oturamam ama neyse...
-hayatım işte burası evimiz
+ee kamil bu ev sobalı
-evet nolmuş
+onu diyorum işte soba var bu evde
-evet nolmuş?
+anlasana soba var işte
-evet nolmuş?
+kamil ben gidiyorum
-evet nolmuş?
söylediklerinin nereye varacağını düşünmeyen, düşüncesiz ve karşısındakinin duygularına önem vermeyen kızdır. sanırım karşısında bir taş var zannediyor ve patavatsızca konuşuyor. züccaciyeci dükkanına girmiş bir fil etkisi yaratan sözler sarfediyor, farkında değil.
sevdiceğinin her gün buz gibi bir evde uyanmasın diye sabahın köründe kalkıp, işe gitmeden sobayı yakarak evi ısıtıp, öpücüklerle kahvaltıya kaldırılması gereken kızdır. bu, eziyet değildir. bu, o an için dünyanın en güzel şeyidir. hayat bu, rüzgarı insanı tunusa'da sürükler, japonya'ya da. doğalgaz olmayan bir kasabada öğrentmen de olunabilinir emekliliğe beş kala...
çok kesin ve keskin konuşan kızdır. unutmamak gerekir ki keskin sirke küpüne zarar verir.