Aynı zamanda evdeki yeni yıkanmış çamaşırların da soba borusu üzerine takılan saçaklı teller ile kurutulduğunu gören nesildir.
O sobalar sadece odaları değil, insanın içini de ısıtırdı.*
Geceden kalma sobanın ılıklığıyla, battaniyeye sarınıp, sabah erken saatlerde çizgi film izleyen nesildir. Sonrasında kalkan annenin sobayı yakması mutluluktan gebertir ama kahvaltıdan önce söylenen "kalk iki ekmek al gel" bütün keyfin içine sıçar. Her güzel şeyin bi sonu var canım, bu işler böyle.
közlenmiş patatesler, soba üstünde ısıtılmış ekmeğe tereyağı sürüp üstüne birde çökelek, üzerinde mis gibi kestaneler pişirip ailecek bir arada eğlenmek. bunlar özlenmez mi, o mutluluğu bir daha yaşayamayacak olduğum için çok üzüldüm şimdi.
abi efsane falan değiliz. neydi lan o gecenin ortası biter kömür kıçın donar. sabah uyanırsın yorganın dışı buz gibidir sanırsın sibirya aq. hade onu geçtim sobanın etrafı sıcakken uzaklaştıkça oda soğur. kömür zehirlenmeleri cabası.
o benim. ama üniveritedeyken insan kaloriferli eve alışıyor edirne'nin muzur soğuna inat. sonra bırakamıyor. sıcaklığın o vucutta bıraktığı nahoş duyguya üşüdüğünde kalkıp soba yakmanın zahmetine tercih eder oluyorsun. ve birde bakmışsın o eski sobalı evler nerde diyorsun. üzülüyorsun.:(
güzel günlerin bir bir eriyip gittiğni gösteriyor biz köyde yaşarken kışın eve girip hic kimseye selam vermeyip direk sobanın yanına gdip buzların çözülünce konuşmaya başlamak güzel şeylerdi bunlar.
gecenin bu saatinde uyandıklarında, yavaş yavaş sönmeye yüz tutmuş ateşin tavandaki titrek yansımasını görmüş nesildir.
..
sabah kimse uyanmadan, çilekeş anne külünü atıp yeni kovayı koyacaktır sobaya daha.