izlerken keyiften ölüp bitilecek bir bilardo çeşitidir. satrançtan beter bir ileriyi hesaplama içerir bünyesinde. hayatında bir kere bile bilardo topuna dokunmamış şahsımı her sene nisan ayında eurosportun karşısına çiviler, o derecedir.
öylesine kanal değiştirirken eurosport'a denk gelip, "naabıyor lan bunlar? 10 dk. bi bakiyim" dedikten sonra iki saat başından ayrılınamayan, belkide seyretmesi oynanmasından daha zevkli, değişik bir bilardo türü.
seyredilmesi insana estetik bir haz sağlayan ve keyif veren, blardonun en zor dalı olup dünyada golf misali elit bir kesim tarafından oynanan, anavatanı ingiltere olup önce avrupa'ya ve sonra bir kısım güneydoğu asya ülkelerine de yayılan, bir dönem avrupa'daki en popüler sporlardan biri olduğunu söyleyebileceğimiz, ancak günümüzde eski popülaritesini yitirmekle beraber hâla hatırı sayılır bir kitle tarafından keyifle takip edilen çok güzel bir bilardo türüdür.
oynanışının keyif vermesinin en büyük sebeplerinen biri kuşkusuz mantık ve zeka ile oynanmasıyla birlikte teknik ve koordinasyon anlamında da uyumlu bir birliktelik ve konsantrasyonun öneminin had safhada olması gerektiğidir. yani bu bakımdan satrançla eşdeğer bir oyundur. hatta snooker için ayaklı satranç diye bir tabir kullanılmaktadır. ki oldukçe yerinde bir tabirdir bu.
snooker gerçekten de oynanması çok zor bir oyundur. en azından profesyonel olarak zordur. profesyonel snookercıların bir çoğu bu oyuna çok küçükken başlamış ve bu oyunu yoğun olarak oynamışlardır. iyi bir konuma gelebilmek için doğuştan gelen bir kabiliyetin yanında bulunulan çevresel ortamın da buna oldukça müsait olması kendiliğinden prefosyenlliğe yelken açmıştır.
prefosyenel snooker turnuvalarında turnuvanın yapıldığı salon çok büyük bir titizlikle dizayn edilmekte ve oyun esnasında da oyuncuların dikkatini dağıtıcı her şey önlenmeye çalışılmaktadır. çünkü bu tamamiyle dikkat ve konsantrasyon gerektiren bir oyundur.
dünya da her yıl birden fazla turnuva düzenlenmektedir. bunların en büyük olanı tabii ki dünya şampiyonasıdır. bunun yanında shangai masters, birleşik krallık ve almanya masters gibi turnuvalar ve sıralama turnuvaları yapılmaktadır.
günümüz itibariyle bu oyunda en çok takip edilen ve sevilen oyuncu ronnie o sullivandır. kendisi hem mizaçsal özellikleri ve hem de oyunu olarak dünyada bu sporu takip edenlerin bir numaralı gözdesidir. lakabı rokettir ve snooker tarihinin de en başarılı oyuncularındandır. bunun yanında john higgins de ronnie ye yakın ve çok kaliteli oyunculardan biridir.
son yıllarda formu bi hayli düşse de kuşkusuz snooker tarihinin en değerli ve başarılı oyuncularından biri kuşkusuz stephen hendry'dir.
onun dışında bu sporu prefosyenel olarak yapan onlarca kaliteli snookercu bulunmaktadır.
ancak bazı snooker oyunları da güçlü bir tutku olmadığı takdirde uzunca izlenmesi bir sıkıntı verebilmektedir. oyunlar frame'ler üzerinden oynandığından ve bir frame'in bitmesi epey uzun sürdeğünden ve de en az 15 frame üzerinden maç ın skoru tayin olunduğundan başından sonuna kadar sabırla izlemek zor olabilmektedir. tabii tv karşısından bahsediyoruz.
bu oyun ne yazık ki ülkemizde pek gelişmemekte olup çok sınırlı bir şekilde oynanmaktadır. bunun en büyük sebebi kuşkusuz maddi imkanlar ve de toplum olarak böyle asil bir sporun oynanışı ve gelişimi açısından gerekli yapısal özellikleri ve zemini barındıramamaktan kaynaklanmadır. evet, bilardo oynanmaktadır fakat çoğu yerde kahvehane kültürüyle icra edilmekte olup kalite ve dünya düzeyinde bir nitelik sağlanamamaktadır. ayrıca snooker genelde ekonomik standartları yüksek olan ülkelerde oynandığı için ülkemizde de oynanıp gelişmesi bi hayli zaman alacak gibi durmaktadır.
izlemesi gerçekten keyif veren bir bilardo oyunu. keşke ülkemizde de bu oyun yaygın olsa ve profesyonel olma imkanı olsa. bilgili olan biri varsa ondan paylaşmasını rica ediyorum.
dünyanın en eğlenceli sporudur belki de. türk insanı pek bilmez bu sporu. bu nedenle salonlarda masası da bulunmaz. en son bizim kampüs çıkışındaki bir salonda vardı bunun masası adamlar müşterisi yok diye kaldırmışlar.*
beşiktaş'ta ismini unuttuğum bir salonda iki tane ve bostancı'da "pool and more" isimli salonda bir tane snooker masası vardır.
bilardo, bütün spor dalları içinde, zeka ve beceriyi bir arada en fazla gerektiren oyundur. amerikan bilardosunda top sokmak, snooker da top sokmak kadar zor değildir. zira, amerikan masalarında toplar daha büyük, delikler aynı oranda daha büyüktür. masanın kendisi ise çok daha küçüktür. snooker masasında, toplar küçük ve delikler neredeyse topların girebileceği küçüklükte olduğu için, oynaması en zor oyunlardan biri snooker'dır.
alınabilecek maksimum sayı 147 minumum sayının da 42 olan 15 kırmızı 1 sarı 1 yeşil 1 mavi 1 pembe ve 1 de siyah topla oynan bilardo sporudur. cue ball denilen beyaz topu da unutmamak gerekir tabi. *
ayrıca alınabilecek minimum sayının 42 olduğu bir oyunda 35-16 lık bir skorla frame (set) kazanmış olmam da ilginçtir. şayet oyunu sanal alemde değilde resmi bir müsabakada oynamış olsaydım snooker tarihinin en düşük skorla kazanılan frame'ini oynayan adam olarak bir plakete layık görülürdüm diye düşünmekteyim.
Size izlerken bol keyif verecek strateji oyunudur. Bu oyunu kanal değiştirirken rastgele bulup izlemek yerine turnuvalarının başlangıcından günü birlik izlemek size hem oyunu hem de oyuncuları tanıma fırsatı verir.
15. frame neden tekrar edildi merak ediyorum zira tam o sırada babam saçma afrika kupası için kanalı değiştirdi. Eğer izleyen varsa hayrına aydınlatsın beni.
