akıl hastanesine kapıtılmış bir shaolin rahibi gibi hissediyorum . tezat sanatını iliğine kadar hissettiren bir hayat benimkisi. etrafımda ezikliğini tıpkı gizli deneylerin yapıldığı askeri üslerden yayılan bir salgınla enfekte olmuş insanlar gibi birbirine bulaştıran insanlar var. yalnız bu hissettirmeden, sinsice yaklaşan ; farkında olmadan sizi avucunun içine alan bir hastalık.
bazen istemdışı duygusallaşıyor , diğer insanlara önem verir gibi oluyorum. kimse bana istemediğim şeyleri yazdıracak çapta değil ama engel olamadığım bir eziklik, duygusallık, intihar arefesindeki depresif etkisi var üzerimde. hani bilmiyorum, üzerine gitsem azıcık haftanın en beğenilenlerine giren o ağlak entry'lerdeki gibi, entry'deki ezikliğin tıpkısını kendinde bulan adamlardan tebrik mesajları alacağım. "abi benim de hayatım bok gibi, hep eziliyorum" diyecekler. onlara "lan ben sizi kandırdım, eziklikle ne işim olur gidin intihar edin" diyemem, beni bunu yapmaya mecbur bırakmayın.
mcmurphy'nin akıl hastanesi günlerini hatırlayın. o kadar deli onu delirtemedi. onu bitiren daha sinsi, daha sistematik bir şeydi. işte burada da beni çizgimden dışarı çıkarır gibi olan bir sefalet, eziklik, mağdur olanların dayanışması var. bundan kendimi ne kadar sakınırsam sakınayım, yazdıklarıma etki etmelerine engel olamıyorum. daha sert, acı verici şeyler yazacakken "acaba kırılırlar mı?" diye düşünüp vaz geçiyorum. bu durumun daha da ciddileşmesinden korkuyorum. mesela sizin gibi yazılarında güçsüzlük, asosyallik emareleri gösteren adamlardan biri olma fikri beni geriyor, uykularım kaçıyor. başka şeylerden değil ama sizin gibi olmaktan çok korkuyorum...