6-7 ay önce bir entry girmişim cevap maiyetinde. şimdi biri beğenmiş de daha bir narsistleştim tekrar giriyorum entryi.
--spoiler--
seçim sonucu oluştuğu için halkın seviyesinin bir göstergesidir. ayrıca japonya, isveç, güney kore, almanya vb. ülkelerde yalan ve yolsuzluk neden minimum düzeyde? demek ki siyaset yalan söyleme sanatı olmadan da yapılabiliyormuş.
--spoiler--
aslında bakacak olursak bu daha çok acemi bir aktörün, usta bir aktör ile kıyaslanması gibi bir şey.
avrupa bizden çok daha önce tanıştı demokrasi ile platon bundan tam 25 yy. önce dedi bize sistemin açıklarını ve çıkarlarını.
ancak usta bir hilekar karda yürüdüğünde izini belli etmez.
kendi ülkelerinden ve oradaki halklar üzerinden artık kazanç sağlamayan biri ancak kendi ülkesindeki nizamın korunmasına izin verir.
durun daha da açayım cümlemi iyice anlatayım. amerika'da sistem çok mu iyi işliyor. evet.
peki amerika'da bu düzenin iyi işlemesi için kaç ülkedeki düzenin içine çomak sokuluyor? işte asıl cevap bu. aynı şekilde, ingiltere, almanya.
bizde o tekerine çomak sokulan ülkelerdeniz. demokrasiye hazırlık sürecini hiç yaşayamayan, osmanlının uzun süre ilgisiz ve cahil bıraktığı biz türk halkı demokrasiye yabancıyız. kendisini anlamamız bile anca 1960-70 lere tekabül ederken,
sistemin inceliklerini ve manipülasyonunu çok olarak bilen yabancı insanlar bizim demokrasimizi hiç yalnız bırakmadılar saolsunlar.
peki kendi ülkelerinde adil olan ülkelere sanayi devriminin ilk yıllarında çıkar daha dış ülkelere sekmediği zamanlarına iyi bakın.
kapitalizm en ağır şartlarındaki ingiltere'ye, o zamanda bunu diyebilecek misiniz? hiç sanmıyorum.
değişen zaman veya şartlar değil. değişen çıkar sadece çıkar. devlet güçlenmeden önce kendi içinde tüm kötülükleri yaşar.
güçlendikten sonra da başka devletlere o kötülüğü yaşatır. kural hep böyledir.
ingiltere'de düzen mükemmel iç düzen. peki ya o iç düzen mükemmel kalsın diye kaç ülkenin düzeni yok ediliyor? işte soru bu.
--spoiler--
seçim sonucu oluştuğu için halkın seviyesinin bir göstergesidir. ayrıca japonya, isveç, güney kore, almanya vb. ülkelerde yalan ve yolsuzluk neden minimum düzeyde? demek ki siyaset yalan söyleme sanatı olmadan da yapılabiliyormuş.
--spoiler--
aslında bakacak olursak bu daha çok acemi bir aktörün, usta bir aktör ile kıyaslanması gibi bir şey.
avrupa bizden çok daha önce tanıştı demokrasi ile platon bundan tam 25 yy. önce dedi bize sistemin açıklarını ve çıkarlarını.
ancak usta bir hilekar karda yürüdüğünde izini belli etmez.
Kendi ülkelerinden ve oradaki halklar üzerinden artık kazanç sağlamayan biri ancak kendi ülkesindeki nizamın korunmasına izin verir.
durun daha da açayım cümlemi iyice anlatayım. amerika'da sistem çok mu iyi işliyor. evet.
peki amerika'da bu düzenin iyi işlemesi için kaç ülkedeki düzenin içine çomak sokuluyor? işte asıl cevap bu. aynı şekilde, ingiltere, almanya.
bizde o tekerine çomak sokulan ülkelerdeniz. demokrasiye hazırlık sürecini hiç yaşayamayan, osmanlının uzun süre ilgisiz ve cahil bıraktığı biz türk halkı demokrasiye yabancıyız. kendisini anlamamız bile anca 1960-70 lere tekabül ederken,
sistemin inceliklerini ve manipülasyonunu çok olarak bilen yabancı insanlar bizim demokrasimizi hiç yalnız bırakmadılar saolsunlar.
peki kendi ülkelerinde adil olan ülkelere sanayi devriminin ilk yıllarında çıkar daha dış ülkelere sekmediği zamanlarına iyi bakın.
kapitalizm en ağır şartlarındaki ingiltere'ye, o zamanda bunu diyebilecek misiniz? hiç sanmıyorum.
değişen zaman veya şartlar değil. değişen çıkar sadece çıkar. devlet güçlenmeden önce kendi içinde tüm kötülükleri yaşar.
güçlendikten sonra da başka devletlere o kötülüğü yaşatır. kural hep böyledir.
ingiltere'de düzen mükemmel iç düzen. peki ya o iç düzen mükemmel kalsın diye kaç ülkenin düzeni yok ediliyor? işte soru bu.
Güzel ülkemizdeki sevmediğ hadiselerdendir. Elbette siyaset devletler için gereklidir. Ama bu şekilde çoğu şeyden haberi olmayan insanların konuşup konuşup sıkışınca gerisi derin devlet orasını bilemem ama kesin şöyledir gibi söylemler içersine girmesi fazlasıyla komik bir durumdur. insanlar bilmedikleri konuda ne kadar sallayabilir bu şekilde anlayabiliyoruz. Ve malesef bu durum yalan yanlış haber yapan medya ve o medyayı yönlendiren yanlış insanlar bulundukça devam edecektir. Gerçek siyasetin konuşulduğu yerler bir iki taneyle sınırlı kalmaya devam edecektir.
"sokak jargonu ve siyasetin terimsel kitaplarında bulunmayan bir söz ile; " en büyük yalan söyleme sanatı."
çünkü siyasette ne kadar başarılı yalanlar söyleyip karşındaki ve yöneteceğin insanları inandırabilirsen, onları kendi fikirlerine adapte edebilirsen o kadar başarılı olursun.
bunun için; sosyolojik yapı, demagojik faktörler, psikolojik etmenler, ekonomi, beşeri sistemler ve toplumun düşüncelerinin toplamını en iyi şekilde analiz edip onlar için düzenli bir sistem yapılırsa siyasi olarak kazanırsın.
Parayı yasal yoldan kaldırmak için ideal meslektir. Yalan sanatında başarı ister. Bir bukalemun misali bulunduğun ortama göre karakter değiştirmen gerekir. Dün ne söylediğinin bir önemi yoktur önemli olan bugün ne söylediğindir.
birilerinin gayet angutça yaptığı ve sırf bu sebepten kaybettiği yönetme ve algı oyunudur. iyi oynayamayan oynayabilenin şerefsizliğinden dem vurup durur oysa ki ortadaki tek sorun onun bu işi diğerinden iyi yapmak isteyip bir türlü becerememesidir. bir nevi cem yılmazın yalancı yalan söyleyemeyene denir paradoksuna benzemektedir.
son olarak da yakın tarihte bu oyunu en iyi oynayan şahıslar listesinde tayyip başta gelmektedir.
insanı kullanma sanatıdır. doğduk ailede başladılar, büyüdük okulda başladılar, işe girdik işte başladılar, öleceğiz mezarımızın başında bile bize sürüngen olduğumuzu söyleyecekler.
bugün bizi sömüren bu sisteme bide bizi yönetsin diye vergi veriyoruz. ben de bu mantığı anlamıyorum.
