insanları ayrıştırıcı unsur olmaması gereken oluşum. herkes kendi geleceğini tayin etmek, ülkemizin çeşitli devlet birimlerinin yöneticilerini kendi irademizle seçmemize rağmen aslında yok birbirimizden farkımız. iyi yön olarak yani. yaptığım polyannacılık falan değil, peşinen söyleyeyim de. sadece gözlem. sandıklara geliyorlar aileleriyle, çocuklarıyla. kimisi modern görünümlü, kimisi orta, kimisi açık, kimisi kapalı. herkesin görüşü farklı ama hissediyorsun bu ülkenin vatandaşı olduğunu. o sandıklara farklı kişileri oy olarak atsalar da kapıdan çıkınca ya abi şu arabanın sürüş tekniği de çok seri deyip otomobil konusu açabiliyorsun. veya kadınların, yemek, takı, doğa beğenileri gibi ortak hobi fikirlerine veya çocuklarının yaptığı yapamadığı şeyleri hemen hemen aynı olmasa da ortak nokta bulabiliyorsun. tüm bunlar varken, sadece görüş ayrılığı oluyor diye bu gibi şeyleri çöpe atmanın hiç gereği yok diyorum. hepimiz aynıyız. vallahi aynıyız.
aynı menfaatleri paylaşamayacağınız insanlar için ; yarın kol kola yürüyeceğiniz insanları üzmenize sebebiyet veren bilim dalı.
ileride bir çoğunuz iş hayatına atıldığınızda veya iş anlamında bir şeyler yapmaya başladığınızda karşıt görüşünüzdeki insanlarla çok ortak nokta bulacaksınız.
tek yapmamız gereken ; oy verirken vicdanımızı yanımızda götürmek.
makam araçlarından inip milyarlık takım elbiseleri ile, yılda bir kaç kez halkın arasına karışan ve “aslında biz de sizin gibi yaşayabiliyoruz” mesajı veren insanların bu lükslerini devam ettirmek amacıyla yine o insanlardan oy talep etmesi konulu sözde meslektir.
Samimi değildir.
insanları yönetmek, ben sizden daha üstünüm demek anlamına gelir, ben sizden daha üstünüm beni yöneticiniz yapın demek bir insanı küçük düşürecek bir istektir.
Oy için secdeye yatan insan üstün olamaz.
Ben ise benim verdiğim yetkiyle benden daha iyi koşullarda yaşayacak olan birine yetki vermek istemem.
Siyaset yalandır.
Meslek değildir.
Bir diğer ismiyle politika olan kavramdır. siyaset köken olarak arapça bir kelime olup, tarihe bakarsak da insanlık tarihi kadar eskidir. insanlar etkileşime girmeye, çoğalmaya başladığında toplum düzenini sağlayan belirli yöneticilere ihtiyaç duymuştur. işte politika da ihtiyaçlar doğrultusunda var olduğu savunulan bir kavram olarak bu hayatta yerini almıştır. Genellikle modern politikayı da geleneksel politikayı da etkileyen sebepler toplumsal, dinsel, ahlaksal sebepler vb. olur. Geleneksel politikada siyasi gücün yetkinliği ilahi iradeye dayandırılır. günümüz siyasetinde bunun çizgileri belli olmamakla beraber siyasilerin kültürü, dini ve dünya görüşü de onları seçmek için yeterli sebepler arasına girebilir.
Evet siyaseti uzlaşma ve çatışma alanı olarak değerlendirenler vardır. Bence siyaset ne uzlaşmadır ne çatışmadır. bunu net ve kesin çizgilerle ayırmak saçmadır siyaset yeri geldiğinde uzlaşma, yeri geldiğinde çatışmadır.
buradaki liselilere ve üniversiteye yeni başlayanlara tavsiyem siyaset sizin anladığınız şey değil. kavga, ayrışma değil. doğrusunu da öğrenseniz tek ilginiz siyaset olmasın. ilgi alanınız edebiyat, kodlama, resim, spor olsun. bunlarında içinde siyaset var göreceksiniz. böyle bir uğraşınız, uzmanlığınız olmadan yaptığınız siyaset sadece yıllarınızı çalacak elleriniz bomboş kalacak.
zenginliğin, ticaretin önündeki en büyük engeldir.
ticaret savaşları, abd- türkiye,abd-avrupa gerilimleri bunun en büyük kanıtıdır. siyaset ne kadar geniş alana yayılır, siyasetçilerin yetkileri ne kadar geniş olursa, ülke insanı o kadar fakirleşir.
kurtuluş daha az siyaset, daha az devletçilik, daha fazla bireycilikte.