vaktiyle köyün birinde bir molla,daha geniş kapsamlı bir eğitim almak için medreseye gitmiş. molla medresede tam 6 sene harikulade tam teşeküllü bir eğitim almış. fıkıhtan kimyaya,logaritmadan mantığa...eğitim süresinin sonunda hocasın
dan hem icazet hemde destur almak için yanına uğramış. ve bundan sonra köyünde hizmet vermek istediğini kendisine söylemiş.
hocası onun bu isteğini memnuniyetle karşılamış ama kendisine "6 aylık da siyaset eğitimi var,bu kadar sene okudun gel 6 ayda siyaset dersine gir" demiş. molla bunu kabul etmemiş "benim siyasetle falan işim olmaz ben hocayım" demiş. medresedeki hocası da daha fazla teklifinde ısrar etmeden öğrencisinin köyüne dönmesine izin vermiş. molla köyüne bir cuma namazı saatinde gelmiş ve evinden önce camiye cuma namazını kılmaya gitmiş.
cuma hutbesinde hoca vaaz ederken,molla onun sözlerinin bir cahil zırvası olduğunu düşünüyor ve ona müdahale etmemek için kendini zor tutuyordu. sonunda hocanın iyicene sesini yükseltip,kaşlarını kaldırdığı vaazın en can alıcı noktasında birden bizim molla atılarak"bu insanları yanlış bilgilendiriyorsun,sen bu halinle fetva veremezsin,yazık sana..." sözünü bitirmeye kalmadan hocanın çemkirmesiyle karşılaşmış hoca"işte zındık,işte müslümanların düşmanı yakalayın şu münafığı.." diye cemaati mollanın üzerine saldırtmış. zavallı molla kendisine saldıran azgın kalabalığa aklı başında birşeyler söylemeye çalışmış ama tabiiki nafile.ağzı burnu kan içinde ayrılmış köyünden.
medreseye tekrar hocasının yanına dönmüş molla. ve durumu anlatmış.hocası"6 aylık siyaset dersimiz de bununla alakalıydı" demiş. mollada jeton yeni düşmüş anlamış ki lazım olmayan birşeyi bu medresede öğretmiyorlar. neyse efendim molla 6 aylık siyaset eğitimini de alarak köyüne dönmüş tekrardan. ve köyün camisine gitmiş bu sefer ne yapcağını bilerek.tükrüğübolhoca yine tükürürerek,cemaate hararetli bir konu anlatırken,molla yerinden kalkmış ve"ne muhterem bir zat,evliyaulallah insan böyle bir insanın sakalından bir kıl koparan cennete gider vallahi" demiş. bunu duyan cemaat hocanın sakalından bir kıl koparabilmek için yarışmış. bu izdiham sonucunda caminin hocası ezilmiş ve izdihamdan boğulmuş.molla böylece cahil hocayı ortadan kaldırıp köyünün imamı olmuş.
bizim ülkemizde sadece halkı iyi bir şekilde yönetmek vaatleriyle insanların kandırıldığı ve kimsenin halkı iyi bir şekilde yönetmediği bir sistemdir siyaset.
kendisiyle yüzleşme cesaretini bulamadığımız, yurdum insanının aslında pek haberdar olmadığı, özel bir ilgisinin de bulunmadığı, sadece ve sadece -mış gibi yaptığı, yoksa yaptırıldığı mı; nasıl ki* kendi insanını bu hale getiren güruhun, yüzlerindeki alaycı gülümseyişimsilerle makamlarında arkalarına yaslanıp sigaralarını yakmalarına sebebiyet veren terim.
arapça kökenli bir kelimedir. anlamı; at talimi, at eğitimidir.
eski yunanca'da karşılığı poli(çok)-tika(yüz); politika'dır. aristotales'e göre; toplumun halka yönelik yaptığı tüm etkinliklerdir. Osmanlılar siyaset sözcüğünü ceza veya ölüm cezası anlamında kullanmışlardır.
başarılı ve dürüst adamın altında ezileceği kavram. şöyle düşünün; başarılı bir siyasetçi, dürüst olamaz. dürüst bir siyasetçi, başarılı olamaz. ve en nihayetinde; başarılı ve dürüst adam, siyasetçi olamaz...
bu işe soyunmak kolay ama çıkması zordur...
burjuva politikacıları sayesinde yalan dolanla alınan bilim.
namuslu, dürüst insanlar apolitizmi seçmek yerine siyasetin içinde yeralarak kirlenmeye karşı mücadele etmelidir.
tanıdığım bütün siyaset bilimciler'in ortak kanısı siyaset bilimcilerin yapamayacaklarını düşündüğü olgu ; siyaset.
ali yaşar der ki ;"ekonomi profesörlerinin ekonomi başında oldukları zaman ki ekonominin hali ortada".bu varsayıma bakarsak ilk cümlede ki düşünceye katılmamak ne mümkün.
süleyman seyfi ise "siyaset konuşmakla siyaseti konuşmak aynı şey değildir"der.bu tezden de anlaşılan siyaset aslında o kadar iyi birşey olmasa gerek.