Sivas anadolunun tam ortasında, gerçekten kocaman, yaralar taşıyan, türküler bağıran, bekleyen bir anadolu kentidir. Uzakta olan için farklı, yakında olan için farklı, hiç gelemeyen için farklı anlam ifade eder.
"ajlığın var mı gardaş?" şeklinede aç olup olmadığını sorarlar.
edit: eksi veren arkadaş sivaslıysa şunu belirtmek isterim ki bu entry kesinlikle kötüleme amacı taşımamaktadır.
4 senedir üniversite okumak için yaşadığım, genellemelere kurban giden ve gitmeye de devam edecek olan şehir.
-herkes yaşadığını geneller hesabı, burası yardımsever insanlarla dolu arkadaş. tamam barzolarla, itlerle çakallarla da karşılaştım ama her yerde var bunlardan. güney'den gelen biri olarak söylüyorum, şehre gelmiş bir yabancı olarak göreceğiniz ilgi ve yardımı bizim oralarda göremezsiniz.
-gençlere olan önyargıdan bahsedilmiş. 4 senedir kız arkadaşıyla el ele yürüdüğü için dayak yiyen kimseyi görmedim. gençler sivas caddelerinde rahatça yürüyorlar el ele kol kola. hatta esnaf dayının biri kız arkadaşına bağıran bir erkeğe "aklını alırım lan senin ne bağırıyon kıza it" diye çıkışmıştı. *
-halkı öğrenciye evi biraz zor veriyor evet. ancak kiraladığı evin pencere pervazlarını, kapılarını kırıp salon ortasında yakan öğrencilerin, evi boşaltırken duvarlara ketçap sıkan öğrencilerin, hele hele yaz okulu için geçici olarak kaldığımız evin üst katında, her gece sevişen ve bunu naklen tüm caddeye dinleten * öğrencilerin varlığına bizzat şahit olduğum için, pek kızamıyorum sivas ahalisine.
-ha esnafının paragöz olduğu doğrudur, ona bir şey demem. ancak şehrin üniversiteden geçinmesi sebebiyle öğrenci için uygun fiyatlı yerler her daim var.
-yobazlık meselesine gelince, yaşlı amcaların biraz huysuzlandıkları doğru. ancak takdir edersiniz ki dünya değişiyor. aynalı çarşının önünde öpüşen bir çift gördüm ve inanın kimse dönüp tek bir kelime etmedi. ben de çok şaşırmıştım o zaman.
-sivas güzeldir abi. iç anadolu şehirlerinin çoğunu görmüş biri olarak söylüyorum bunu. hele ki ramazan ayında o kadar güzel oluyor ki... iftardan sonra caddelerde adım atacak yer bulamazsınız, etkinliklerin haddi hesabı yok.
ancak nedendir bilmiyorum, şehirde sürekli kasvetli bir hava varmış gibime geliyor. üniversite yüzünden çektiğim sıkıntılardan olsa gerek. yoksa sivas güzel lan, harbi güzel.
ne zaman fotoğraf çekmeye çıksam "karnın aç mı gardaş" şeklinde bir soruyla karşılaşıyorum.
her yörenin iyi insanı vardır kötü insanı vardır.
sivas insanı ailelerine karşı -genellikle- pek iyi değildir ama yabancıya karşı çok iyidir.
kızları hakkaten afet olan ve modern olma yolunda ilerleyen şehirlerimizden birisi.
bu hükümete kadar adam akıllı ödenek alamayan (Madımak olaylarından dolayı) yeni yeni kendine gelen ve iki sene yaşadığım güzide ilimiz.
Hayatımda en az 20 kez gittiğim şehir. Cumhuriyet bu şehirde kurulmuştur. Hatta otoyolla veya demiryolu ile batıdan veya doğudan Sivas'a girerken 'Cumhuriyet şehri Sivas'a hoşgeldiniz' tabelası vardır. Ekonomisi'ni ayakta tutan şey ise Tüdemsaş'dır. Kış şartları bakımından Türkiye'nin en soğuk illerindendir, özellikle sabaha karşı bir sis çıkar göz gözü görmez, uçakla gidiyorsanız eğer uçak havalimanına iniş yapamaz gibi. Ayrıca Demiryolu ve Havayolu açısından Türkiye'de rekorları vardır. Türkiye'nin en büyük tren gar sahası Sivas Gar'dır. Ve en uzun Pist Sivas' ın pistidir(yaklaşık 4 km) Havalimanı'nı 2011 yılında yenilemişler. Eskiden Sarı renkli küçük bir binaydı, Şimdiki binası Sabiha Gökçen Havalimanı' na çok benziyor ve adı 'Sivas Nuri Demirağ Havalimanı' olmuş, eskiden 'Sivas Hava Meydanı' idi.
Kızıl ırmağın anası.
Kangal köpeği , zara balı , bıcağı, kaplıçası ile ünlü şehir.
iyi bir bütçeyle harika bir yaşam sürülebilir. Km başına 4-11 insan düşer ve tirafik vs hiç bir sorunu yoktur. Anadolunun en güzel ve en eski tarihli ilidir sivas. Ve lakin 1994 olaylarında alnına bir leke kazınmıştır, bu sivasın gelişmesinde önemli bir engel olmuştur.
Şairler , ozanlar vs. sanat adına çok ünlü insanlar yetiştirmiştir.
Türkiye'nin yüzölçümü bakımından en büyük ikinci şehiri olan iç anadolunun en eski ve önemli kenti sivas. Atatürk'ün "Biz cumhuriyetin temelini burada attık" diye söz ettiği şehirdir. Şuan da pek de gelişmiş bir şehir değildir. iklimden söz edecek olursak Erzurum, Ardahan, Kars ile yarışır derecede ağır kış şartları hayatı durdurur. Birçok şeyi ile meşhurdur. Aşık Veysel, Kangal köpeği, Divriği ulu cami, sivas köftesi bunlardan sadece birkaçı.
kaç gecesinde beraber gün doğumunu izlediğim şehrim.
eskiler devlet gibi vilayet derlermiş bu şehir için, kolay değil koca osmanlıyı doyururmuş. bu günlerde kendini doyuramadığı için türkiye deki en büyük göçün mağduru il.
türkiye de en çok yerleşim alanına sahip olduğundan her tarafta bu il patentli kişilerce karşılaşmanız olasıdır.
hatta, uşak ın bir ilçesine, kayseri nin bir caddesine, zonguldak ın bir köyüne ve daha kim bilir bilinmedik hangi illerde hangi ellerde nerelere ismini vermiştir.
bir çok acılara maruz kalmıştır. genelde kendi dışındakilerce hiç anlaşılmayan bir şehirdir.
çayırağzı mahallesi ile kangal ilçesine ayrıca selamlarımı iletirim.
tüik verilerine göre istanbul'da, istanbul'dan sonra, en çok insanın nüfusuna kayıtlı olduğu il. kendisini kastamonu ve ordu izliyor. bu verilere göre istanbul'da sivas nüfusuna kayıtlı insan sayısı 721.509 ve bu sayı sivas'ın toplam nüfusundan fazla.
Halkı çok yana yakın, tanı tanıma herkes birbirine selam veriyor. Her cümleye "gardaş" diye başlamaları bunu gösteriyor. Yiğido diye boşuna söylenmemeiş.
eskilerde yani soyle 100 sene evelinde ataturk un bile kendini guvende hisedebilecegi kadar guzel bir şehir iken bugun yani sagın kalesi oldugu gunden beri adı katliam dısında hiçbir seyi hatırlatmayan bir anadolu sehri.
