bu konu sadece hacılarla ve hocalarla kısıtlanmayıp, kendine dindar diyen (dininden taviz vermediğini iddia eden) tüm işverenleri kapsamalıdır. kendini "dindar" olarak tanıtan işverenlerin maalesef ki geneli işçi hakkı yemekte herhangi bir beis görmemekte, iş alanını din dışı ve iş ahlakını ise genel ahlaktan bağımsız olduğunu kabullenen uygulamalar görmekteyiz.
dinle diyanetle alakalı kurumlara çuvalla bağış ve yardımda bulunan ve fakat asgari ücretle köpek gibi çalıştırdığı işçinin en doğal hakkı olan sigortasını yapmayıp, parasını gecikmeli olarak ödemeyi finansal başarı olarak addeden insanları görünce, bu yaptıkları yardımların adlarını yüceltmek ve bonkör gözükmekten başka bir işe yaramadığı düşünmeden edemiyor insan..
sigortasız işci çalıştıran sıradan birinden bir farkı yoktur. zira kişinin yaptığı kendini bağlar. hacı-hocaya çamur atmak için açılmış başlıktır. şöyle ki kul hakkı yemek iyi bir şeydir demiyoruz. bilakis özellikle fakirin ekmeği ile oynamak ahlaksızlıktır. ancak başlıktaki art niyetide kişinin din ile kafayı bozduğuna bağlamak sanırım yeterli cevap olacaktır.
20 yaşındayken çalıştığım züccaciyenin sahibi olan şahıstır. ne bir günlük sigorta ne bir huzur vermemiştir. onun sayesinde neredeyse dinden çıkıyordum. lafa gelince sanırsınki peygamber çocuğu, icraate gelince kan emicinin hak yiyicinin önde gideni. evi dükkanın hemen üstündeydi ve çalışan kızlardan biriyle ilişkisi vardı. üstelik kız 17 yaşındaydı. diyeceksin ki kızın suçu yok mu? elbette var. ama göz de var izan da var! yuh derler adama!
herkes elbette aynı değil ama bu tip adamlar hep aynı gruba dahil oluyor. bu da biraz manidar tabi.
islamda en büyük günah, kul hakkı yemektir. bu '' hacılar'' en büyük günahı işlemektedir. bunlar ben hacıyım dediklerinde, bunlara ha si... ir demek lazım. şimdi bununda yolunu bulmuşlar. işçi, sigortasız çalıştığını biliyorsa günah olmuyormuş. islam da çareler tükenmez.