tamam, tek kelimeyle özentilik. çocuktan beri filmlerde sigara içen adamlara özenmiştim. yani daha açıkçası sigara içen adamın benim gözümde ayrı bir ciddiyeti erkekliği vardı. balkonda tek başına oturup birinin sigara içmesi karizmatikti yani bence. zaten bi o şiddet timsali silahlı adamlara (gangster mafya(al pacino)) ilgi duydum şu zamana kadar bi de şairlere. sonuçta noldu biz de başladık. içiyorum arkadaş. memnunum. şair ya da gangster olamasam da kendimi onlar gibi hissettirebiliyo bana sigara. küçümseyecek ne buluyor insanlar diğer insanların zayıflıklarında ya da özentiliklerinde bunu anlamak gerekiyor esas.
zeki demirkubuz'un yer altı filmi. sigara içenleri son derece itici bulan ve sigarayı eline dahi almamış, arkadaş ortamında bile içilmesin diye astımını öne süren bana sigara yaktırdıysa ve de arkadaşımı şok edip yıllardır içiyor gibisin dedirttiyse bu engin günaydının suçudur sanırım.
Can sıkıntısı.
Özellikle üniversitede ortama girdiğinizde herkes sigara içiyo olur neredeyse. Sizin niyetiniz olmasa bile bi tane iki tane derken hoop başlayıvemişsiniz.
çünkü sigara içen biri olarak net bir şekilde söyleyebilirim ki; ne sinirini geçirir, ne depresyondan çıkartır, ne de rahatlatır. hiç bir faydası yoktur. sadece ama sadece bağımlı yapar kendine. şahsen şimdiki aklım olsa sigara satan yerin önünden bile geçmem, çünkü bir kere başladın mı eninde sonunda tiryaki olursun**. örnek vermek gerekirse; bir kaç yıl boyunca aldığın bir paket günlerce gider. "ben tiryaki olmam, zevk için içiyorum" dersin. sonra n'olur güzel kardeşim biliyor musun? o günlerin sayısı giderek azalır. bir paket 10-15 gün giderken, 7 gün, 5 gün, sonra 1 gün gitmeye başlar. ne ara tiryaki olduğunu anlamazsın bile.
her bırakmaya yeltendiğinde bile başlarken olduğu gibi kendine bahaneler üretirsin. "şu geçsin bırakacağım", "bunu atlatınca bırakacağım" dersin. ama asıl neden bırakamamaktır. (yeni başlayıp bunu okuyanlar varsa "aman ne var sanki? ben istesem şu an bırakırım, hiç de öyle değil" diye içlerinden geçiriyordur. o zaman ben de sorarım: madem öyle, şimdi niye bırakmıyorsun?)
ne kadar uzun süre içersen o kadar bağlanırsın ve o kadar bırakman zorlaşır. bu mantıkla emin ol en kolayı, hiç başlamamak. başlamak için hiç bahane arama, gerçekten er ya da geç pişman olursun.*
tek nedeni meraktır. Merak edilecek bi tarafıda yoktur. Bok içiyorum lan resmen. Buradan içmeyen arkadaşlara sesleniyorum. Olum içmeyin la tadı da kötü kokusuda. Sevgilinle rahat rahat öpüşemezsin koku yüzünden kendimden biliyorum. "al la bi fırt çek bişey olmaz" diyen yavşaklara "al sende benimkini yala bişey olmaz" diyin. (bunu erkekler desin ama kızlar için aklıma gelince yazarım). Her neyse nerde kalmıştık, ha işte en büyük yavşak o arkadaşlardır. Arkadaş da denmez ama neyse. Ben inandım o denyolara şimdi soruyorum hani bişey olmuyodu lan. Neyse ya içmeyin olm daha güzel zevkler var.