bazingalarıyla ortalığı kasıp kavuran, kapı çalışına hasta olunan ve özenilen, her seferinde küfür yenmesine sebep olunan muhteşem the big bang theory karakteri.
rönesans fuarına giderken, fuara uygun olsun diye iç çamaşırını da dönemin iç çamaşırı olan keten ile değiştiren bir tip. gerisini siz düşünün.*
(bkz: sheldon cooper replikleri)
son zamanlarda "how i met your mother" dizisinin bağımlılık yaratma sebeplerinden olan "barney stinson" ile karşılaştırılan ve çoğu kimse tarafından da daha başarılı bulunan "the big bang theory" karakteridir.
-14 yaşında üniversiteden summa cum laude derecesi ile üniversiteden mezun olmuştur.
-kendisini ezecek çocuğunluktaki bir topluluk önünde konuşma yapamaz.
-her sabah 6da uyanır.
-evlerindeki 3 lü kanepenin pencereye yakın ucuna oturur muhakkak başka bir yere oturamaz.
-dizinin diğer karakterleri gibi çizgi roman hastasıdır.
-beyni neredeyse tüm toplum kurallarından soyutlanmış olduğunda toplumsal bir gereklilik içeren davranışları(naziklik, -incelik özür dilemek gibi) sadece mantıklı bir kuram bulabildiği takdirde gerçekleştirebilir.-
-bir bardak kahve ile içindeki kafein sonucu sarhoş olabilir.
-annesi sıkı bir katoliktir. kendisi ise tamamen bilimsel gerçeklere inanır.
-bir kapıyı 3 kere çalma tiki vardır. çalmadığı takdirde rahatsız olur.
kendisi konuştuğu esnada konuşması kesilemez. kesildiği takdirde kitledir. söyleyeceği tüm sözleri arka arkaya biriktirir (tıkalı bir musluk gibi) kendisinin konuşmasına izin verildiği takdirde ise herşeyi bir bir büyük bir hızla(basınçla) söyler.
-bir kıyafet balosunda dopplereffekt kıyafeti giyecek kadar kendini kaybetmiştir. herkes giydiği kıyafeti zebraya benzetmektedir.
(bkz: devamı gelecek)
--spoiler--
Çatıdan dairelerine bir eşyayı indirme görevi kendindeyken neden indirmediğini bilimsel olarak açıklayıp; sonuna "ha bir de canım istemedi" diyebilmiş müthiş dizi karakteri.
--spoiler--
Howard'la karşılıklı batman çizgiromanlarını sayıp birbirlerine doğru ilerlerler. "got it, got it, got it" diyerek korsan dvd'lere bakarken parmağımızla tık tık tık diye geriye atarız ya dvd'leri, hızlı hızlı... işte aynısından çizgi romanlara yaparlar. Sonra howard'la ters taraftan ilerleyip ortadaki bir çizgiroman'da buluşurlar. Her ikisi de Batman'in bu sayısını aynı anda kavrarlar ve söz düellosuna girişirler "benim benim" diye. Howard der ki; "bu sayıya Batman kolleksiyonum için ihtiyacım var". Sheldon ise der ki; "benim bu sayıya Robin kolleksiyonum için ihtiyacım var." Ulan gerçekten farklısın Sheldon deriz biz de.
Favorim, Penny christmas hediyesi verir. Sheldon da Penny'nin kendisine vereceğini düşündüğü hediyelere potansiyel karşı hediyeler hazırlar. 3 ayrı boyda parfüm seti gibi şeyler alır. Böylece PEnny'nin hediyesini açtığında içeri koşup maddi olarak onun hediyesine karşı gelen boydaki parfüm setini verecektir. Penny'nin hediyesini açar ve bir mendil görür. Penny der ki, "geçen LEonard Nimoy * restorana gelmişti, onun kullandığı peçeteyi sana getirdim".
Leonard şaşkınlıktan küçük dilini yutar. Penny devam eder, "gerçi arka tarafına ağzını sildi, kusura bakma ama"... Leonard o noktada patlatır; "yani diyorsun ki Leonard Nimoy'un dna'larına sahibim ve istersem kendi küçük Leonard Nimoy'larımı yaratabilirim". içeri gider ve tüm hediyeleri getirip Penny'ye verir ve Penny şaşırınca ondan özür diler, "şaşırmakta haklısın, çok daha fazlasını vermem gerekiyor sana". Ben nedense ekran başında yarılırım. Güler güler, devamlı bu diyalog döngüsünü hatırlayıp tekrar tekrar gülerim.