iki tane oğlan birbirine kayıyor, bi müslüman var karı, kocası oğlan. sonra başrolde fiona var güzel karı üstüne annesi olmayan kardeşlerine annelik yapan kadın imajı yapıştırmışlar, frank var sarhoş bi adam öyle babaları işte.
ilginç bir şekilde fiona karakterinin çok güzel olduğunu düşünmediğim takdirde seksi bulmaktayım. neden bilmiyorum sözlük ama savcı esradan sonra ilk kez böyle bir durumla karşılaşıyorum.
konuya dönmek gerekirse dizinin şuan izlenebilecek 2 sezonu vardır. ama bölümleri 45 dakika aldığı için ha denince bitirilemez. yine de 45 dakikanın nası geçtiğinin anlaşılmadığı düşünülünce bir günde 3-4 bölüm rahatlıkla izlenebilir.
özellikle evde fiona'Nın telaş içinde olduğu sahnelerde, kameranın hızlı hareketlerle yer değiştirdiği ve bize o aceleyi yaşatmayı başardığı dizi. kameramanı da yönetmeni de tebrik etmek gerek, hem farklı hem de yaratıcı bir çekim tarzları var.
emmy rossum gibi güzel bir hatunu bünyesinde barındıran dizi.
allam o nasıl bir güzellik. nasıl bir doğallık. neysin sen lan.
nasıl düştün cennetten. kim itti seni ?
o kepçe kulanlarını yerim. mecazi anlamda hayatım. ağladı ağlayacak.
allam neden bu hatun türkiye'de değil. neden bana yakın değil.
` https://galeri.uludagsozluk.com/r/269091/+
`
mütevazi olduğunu görüyorsunuzdur. hiç yemek talep etmemiş.
bizimkiler olsa adana, kıymalı pide doluydu o masa.
amerikan dizisi olup türkiye'de e2 kanalında yayınlanır. abd'de en çok reytinge ulaşmış ve yayınlandığı ilk haftadan eleştirmenlerin gözdesi olan shalameles dizisi cihicago'nun varoş semtinde geçer. 6 çoçuk ve bir bekar babadan oluşan gallagher ailesinin komik bazende yürekleri burkan hikayesini konu alır. evin reisi olan frank gallagher'in gece gündüz demeden içip biryerlerde sızması her gamlı insanın birazda bana bulaşsa şu gamsızlık diyerek iştahını kabartacak türdendir..
herkese renkli günler
geçen gün nt den tebeşir alıcam, renkli. büyük kutuların tanesi 16 lira. içinde de birkaç tane sevdiğim renkten var. kalanları mavi-kahverengi. tahtada yazarken gözükmüyor onlar. işe yaramayacak.
"ben yabancı dizinin komedisinden başkasını izlemem." zihniyetlerini -ki bu zihniyetlerin başını çekmekte idim- bile kendine bağlamayı başarmış abd dizisi.
3. sezonun 8 ocak 2013'te* başlayacağını öğrendiğimden beridir iki sezonu da baştan izleme düşüncemi yıkan, ingiltere uyarlaması olmasına rağmen ilk bir iki bölümde insanı kendine aşık eden, can sıkıntısına bire bir, "shit" lafını izleyenlerin ağzına dolayan mükemmel ötesi dizi.
--hafiften spoiler esintisi-- frank: bir çok kişinin diziyi izleme sebebi. kendine has para kaldırma taktikleriyle, yolda yürürken "fuck on gallager!" lafıyla irkilen, iddiaya girip 10.000 dolar borçlanan bir alkol bağımlısı, kot ceketine ve kendisine hasta olunası, bir dönem başka bir evde yaşayan aile reisi. fiona: "o kocaman gözlerini yirim senin" dedirten hatun. 1-2 ay izlenmesi tipi unutulabilir ama vücudu asla. evli adam fobisi olan, çocukların ablası, işler tam yoluna girecekken hep başına bir terslik gelen, metroda bulduğu çantanın içinden para çıkmasıyla tüm aileyi yemeğe götüren anaç mı anaç, iyi de küfürleşen, ama bir o kadar diziyi götüren karakter. lip: manyak zeka sahibi, ama zekasını boşa harcayabilecek kadar geri zekalı, ailenin altın yumurtalayan tavuğu olmak istemeyen, fiona'nın bir küçüğü, memesindeki üçgen şeklinin hala ne manada olduğunu anlayamadığım, karen'ı ağaç arkalarında beklerken akciğer kanserinden geberip gidecek, fiona ile küstüğü dönem çaldığı her kapıdan kovulan, ballı karakter. ian: eşcinsel olmasına karşın gayet sert, 3. çocuk, lip'e kendisine beklediği askerlik zımbırtısı gelince anında şınav çekmeye başlayan, kız arkadaşının abisiyle yatan erkek fahişesi sayılabilecek, babasıyla kavgaları yürek burkan, aslında frank'in kardeşinin oğlu olan karakter. steve: fiona'nın sevgilisi. araba hırsızlığı yapmaktadır. kaçmak durumunda kalınca brezilya'ya gitmiş, geri evli olarak beraberinde bir çıtırla dönmüş karakter. debbie: ne istedin steve'den dedirten, duygusal, evde kreşvari bir şey açarak aile bütçesine katkıda bulunan, lip abisine "kızı becerseydin de partimi terk etmeseydi" diyebilen*, kadın olmaya pek bir hevesli 4. çocuk. carl: şiddet eğilimlisi, abisiyle sürekli olarak küfürleşen, haşeri mi haşeri çocuk. kensini debbie'nin küçüğü olmakta. liam: zenci, fakat frank'in öz oğlu olan, tatlı ufaklık. monica: olmaz olasıca, frank'in karısı, çocukların annesi. bir ara lezbiyen deneyim yaşamış, geri frank'e dönmüş, tekrar lezbiyene doğru gitmektedir. çocukların binbir zahmetle biriktirdikleri paraları tek günde frank ile hiç etmişlerdir. kliniğe yatmış, ancak frank işleri yine bok etmiştir. veronica: gallager'ların komşusu. zenci, zencilerden nefret eden acayip bir tip. koruyucu kollamacı, bebek sahibi olmaya çalışırken sorunlu olduğunu öğrenen hatun. kev: frank'in sürekli takıldığı barın sahibi. v'nin kocası. okuma yazma bilmemesi şaşırtmıştır. kalın görüntüsünün altında hep bir "veronica ebemi sikecek" korkusu yatmaktadır. karen: dizinin en adisi. elden geçirmediği erkek kalmamıştır. asi bir hali vardır. doğan asyalı down sendromlu çocuğundan nefret etmektedir ve annesine seçim yap deyince evden ayrılan, lip'le aralarında anlaşılması güç bir bağ olan karakter. sheila: karen'ın annesidir. evden çıkamamaktadır. bir ara frank'i eve almış, kandırılmıştır. şimdi de kızı karen'ın nefret ettiği eski kocası judy ile çıkmaktadır. anaçtır be. kadındır. mandy: karen'dan sonraki en büyük aşüftedir. gay sevgilisinin abisi olan lip ile ilgilenmektedir. öz babasından hamile kalmıştır. nedeni babasının sarhoşken kızını ölmüş karısı sanmasıdır. ful siyah makyajlıdır. abisi hapisten çıkınca göğüslerini sıkması üzerine "babam ne dedi sana? seksenbeşi geçtikten sonra sıkmak yok." demesi "yavrum siz o evde napıyonuz" dedirtmiştir.
--tamam devam okumaya spoiler bitti--
sonuç olarak izlenmesi şiddetle tavsiye edilir. dizinin jeneriği bile insanı hasta etmektedir.
karen karakterinin çocuk yaşta böyle sahneler çekmesine şaşırırken 1988 doğumlu olduğunu öğrendiğim dizidir.
gerçekten izlediğim en eğlenceli dizilerden birisidir. tavsiye ederim. https://galeri.uludagsozluk.com/r/255479/+
Dram ve komedinin mükemmel uyumu. Ilk sezonu bitirdiginizde ailenin bir bireyi gibi hissedeceksiniz kendinizi. Acilarina üzülüp sevinclerine ortak olacaksiniz.
Favori karakterim ise Philip , nami deger Lip.
Acaba Jeremy White Allen cok iyi bir oyuncu mu yoksa sadece karakter mi harika , bunun cevabini daha cok filmini izleyerek bulacagim cok yakinda.
her izleyicinin kendi hayatından bir kesit bulabileceği muhteşem dizi. önyargıları yıkabilecek, bastırılmış duygulardan ders alınabilecek dizi.
frank: bu adam benim babam. bildiğin gerçek hayattaki babam. bu kadar mı uyar birbirlerine. içki, kumar, şerefsizlik..
debbie/debs: büyümüşte küçülmüş bu çocuk. evi döndüren, yaraları saran, umutları olan çocuk.
fiona: kendisiyle yakından ilgileniyorum bu hatunun. evin reisi, güzellik abidesi, tanrıça. aşkım, bi tanem, hayatım herşeyim. deliler gibi aşığım bu hatuna. hayatımda ilk kez platonik aşk yaşıyorum sözlük.
şu hatun sevilmez mi ulan. https://galeri.uludagsozluk.com/r/247176/+ sheila: bu ablamızın biraz sorunları var. en hoşlandığım yönü, buzdolabında oturduğu mahallenin krokisini çizmiş. nereye kaç dakika gidebileceğini dahi yazmış. detay budur! dedim ya, sıkıntıları var ablamızın.
sezon finalinde steve ve fiona sevişmeye başladığı zaman çocukların gelmesi ve hep beraber uyumaları ile çocuklar duymasına selam göndermiş dizidir.
--spoiler--