sürgün ülkeden başkentler başkentine şiirin ile hayatımı değiştirmiştir. bir de kendisi okuduğunda dinledim. akif-nfk-karakoc bunlar gibisi bir daha gelmez dünyaya.
Yine akşam oldu,
Yalnızlık omuzlarıma çivisini çaktı yine,
Uzaklık aynı gerçi,
Heryerdeyken olan uzaklığın pek değişmedi,
Yine akşam oldu orda olduğu gibi,
Görebiliyorum seni burdan da,
Aynısıydı ordayken de,
Uzaklıktan korkmuyorum belki de,
Orada da aynıydı uzaklık gerçi
Donuklaşmış oldu artık bu,
Bir o kadar da hüzünlü romanlar gibi,
Galiba ben baştan kaybetmişim,
Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş...
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
'' senin kalbinden sürgün oldum ilkin
bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
sana geldim
ayaklarına kapanmaya geldim
af dilemeye geldim
affa layık olmasam da
uzatma dünya sürgünümü benim
güneşi bahardan koparıp
aşkın bu en onulmazından koparıp
bir tuz bulutu gibi
savuran yüreğime ah
uzatma dünya sürgünümü benim
nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
ayaklarımdan belli
lambalar eğri
aynalar akrep meleği
zaman çarpılmış atın son hayali
ev miras değil mirasın hayaleti ey gönlümün doğurduğu
büyüttüğü emzirdiği
kuş tüyünden
ve kuş sütünden
geceler ve gündüzlerde
insanlığa anıt gibi yükselttiği
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim
bütün şiirlerde söylediğim sensin
suna dedimse sen
leyla dedimse sensin
seni saklamak için görüntülerinden faydalandım
salome'nin belkis'in
boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
ey gönüllerin en yumusağı en derini
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim
yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta
yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
çatı katlarında bodrum katlarında
gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
hep kanlıca'da emirgan'da
kandilli'nin kurşuni şafaklarında
seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
af dilemeye geldim affa layık olmasam da
ey çağdaş kudüs (meryem)
ey sırrını gönlünde taşıyan mısır (züleyha)
ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim
dağların yıkılışını gördüm bir venüs bardağında
köle gibi satıldım pazarlar pazarında
günesin sarardığını gördüm konstantin duvarında
senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
verilmemiş hesapların korkusuyla
sana geldim
ayaklarına kapanmaya geldim
af dilemeye geldim
affa layık olmasam da
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim
ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır
yoktan da vardan da ötede bir var vardır
hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
o şarkıya özenip söylenecek mısralar vardir
sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
senden ümit kesmem kalbinde merhamet adli bir çınar vardır
sevgili
en sevgili
ey sevgili ''
necip fazıl'la alakası olmayan büyük şairdir. bir insanın dinine bağlı olması, onu hemen yaftalama hakkını vermez size. sezai karakoç bu zamana dek hiç kimsenin önünde eğilmemiş bir adamdır. görüşlerimizin alakasız olmasına rağmen, hayatı boyunca dimdik duran bu adamı, birkaç saat içinde uludağ'da yazar olmayı becermekten başka bir yetisi olmayanların kimi çıkarcı, paracı egoistlere benzetmesine izin vermem. işte, sezai karakoç her görüşten insanın saygı duyduğu birisidir, evinde osurarak entry girenlerden yirmi tanesini de cebinden çıkarır.
hiç hazzetmediğim bir kalemi var...
ayakları yere değmiyor yazdıklarının...
mona şiiri için birşey deme hadsizliğini yapmayacağım fakat (bkz: yitik cennet) (bkz: diriliş muştusu) gibi kitaplarını okumaya tahammül edemediğimi de belirtmek istiyorum.
bence karakoç un kitaplarını okuduğunuzda, en başından en sonuna kadar anlam aramayı bırakacaksınız. cümleleri irdelemeyeceksiniz. acaba ne anlatmak istedi şeklindeki soruları sormayacaksınız. yalnız başınıza bir eve kapanıp, sesli sesli okuyacaksınız. kalabalık bir topluluğa nutuk çeken hatip edasıyla okuyacaksınız. kitabı bitirdiğiniz anda da, oturup düşünceli düşünceli sakal sıvazlamayacaksınız.
kitabın kapağını kapatıp bir sigara yakacaksınız ve sizde belli belirsiz bıraktığı hissiyatı yaşamaya çalışacaksınız... en fazla bu... o hissiyatı yakalamak da biraz zor iş... lakin bakarsınız hasıl olur öyle bir hissiyat..
bir müslüman olarak tüm islamcılara soruyorum acaba şu an sabah namazını kılmak için kalktığı sırada ezan-ı muhammedi'yi dinlerken,tüm içinde bulunduğumuz ahvali düşünüp ''ben inzivadayım ama fikirlerim iktidarda'' diyor mudur? gerçekten böyle mi diyordur? başka sualim yok.