masal diyarlarına yapılan bir yolculuk,
ellerini tutmak ümidiyle günlerce,
limanlarında sabahlamak umudun,
izini sürmek hoş hayallerin saatlerce,
hasret duymak tanımadığın bir mutluluğa,
açıp ellerini dua etmek bazen sadece.
çok aşık olduğunu sanmak
duygularla aniden yüklenmek
beğenmeyi sevmek sanmak
ayrılınca hayalini anmak
s.git ordan ahmak
önemli bu konuda
gerçekci olmak
geçici bişeydir sevmek
keşfetmek
sıradan gelmek
sonra ayrılmak.
aşk anlamında yorumladım ben, inasanlar kabullenmek istemiyor sevmenin geçici bir heves olduğunu, çünkü bu insanların empati şeysi yüksek, duyarlı oluyolar genelde, hemen aklına sevgilisi yada sevgilim olursa böylemi olcak vs vs şeyleri geliyor. ama geçici sevmek...
hiç kimseye benzememesidir mesela,
asla rahatsız etmez seni yaptıkları,
başkası yapsa tahammül edemediklerine o yapsın diye beklersin hatta.
ve özlersin...
sevmeyi hala bir eğlence olarak görenler var, hala yanlış anlayan insanlar. sevmek merak etmektir. kıskanmaktır. özlemektir. bir an bile yanından ayrılamamak, başına kötü bir şey gelir diye endişelenmek, korkmaktır. her gördüğünde kalbinin göğüs kafesini parçalayıp dışarı fırlayacak kadar hızlı atmasıdır. gözlerinin içine her baktığında kalp atışlarını hissedebilmektir sevmek. bırakıp gitse de hakaretler, küfürler de yağdırsa, seni sevmiyorum dese de ilk gün ki seni seviyorum diye haykıracak kadar sevmek. baktığında erimek, elini tuttuğunda kül olmaktır sevmek. yaşattığı acıyı bile zevke çevirebilmektir.
tamamen hormonaldır, ancak bunu sadece seks odaklı açıklamak yada cinsiyet üzerinden anlamak eksik olur. daha faklı biçimde yansımaları da vardır. ancak özünde cinsellik olduğunu düşünüyorum. cinsellikten kasıt seks de değil bu arada, cinsel hormonların kişinin davranışları üzerinde etkisidir. bir yanlışlık olmasın.
sevmek, hayatta geçilmesi gereken bir köprüymüş meğer. kalbini kasıp kavuran, bedenine sanki iğneler sokup çıkartılıyormuş gibi hissettiren bir duygu. insan yalnız kaldıkça ondan vazgeçemeyecek, uzak kalamayacak, başka birini sevemeyecek sanır. unutulmaz belki duygular, fakat yokluğuna alışılır, yerini her nefes aldığında bir bıçak gibi saplanan hisler alır belki, ama her an canlanmayı bekleyen sevgi, orada bir umutla durur. kalbin öyle yanar ki tek teselli yaşadığın mutlu günler, el ele olduğun, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında sırılsıklam olmuş, sarılı olduğunu hatırlarsın. ama yaşadıklarından çok, acı daha da ağır basar. öyle acır ki nefesin boğazında düğüm düğüm olur, konuşmaya mecalin kalmayacak kadar ağlarsın. ölümü aramaya başlarsın artık. ve bir gün olur, ondan başkasını sevemem dediğin halde biri çıkar karşına. kalbin yeniden, sanki göğsünü parçalayıp dışarı fırlayacakmış gibi atmaya başlar. ve dersin ki "işte yeniden başladık".
herşeyini, herşeyinle kendini o'na vermektir. ama o ne yapar? seni elinin tersiyle itiverir. çünkü senin en değerlin, sevgin onun için hiçbirşey ifade etmez... kızlar; hepinizin acılar içinde ölmeniz dileğiyle.. erkekleri kırmaktan, üzmekten başka ne halta yararsınız ki zaten?!
aklımdan çıkmıyor ki allahız.. sancısı vardı geçti mi acep. of amk of.
Ne kadar kızgın ne kadar üzgün ne kadar Çaresiz bir şekilde bırakılmış olsan da vazgeçememektir sevmek.onsuz hayatının durması hayata devam edememeleri sevmek.sen onsuz hayatına devam edebiliyorsan kusura bakma ama sen sevmemişsin arkadaş.