bunun ruha yüklediği ağırlığı, ' bir bakayım halkım ne yapıyor ? ' anlayışındaki krallar anlayamaz. bir tarafta gururunuz, diğer tarafta insanların sevmeme hakkına gösterilen saygı arasında sıkışır kalırsınız. kafanızdaki güzel kadın tipini görünce bile bakmaz, gözlerinizi kaçırırsınız. ' ne de olsa saçlarını koklayamayacak, gözlerinin içine bakamayacağım ' der, kaçıp saklanmayı öğrenirsiniz.
sıkışmışlık, çaresizliktir, acıtır. yürekte, sürekli kontrol edilmesi, dışarı taşırılmaması gereken bir öfke büyütür.
(bkz: emre yaziyor), bu blogu yazan çocuğun bulunduğu durumdur. Kötü bir durumdur, melankoliye dönüşmeden kendinizi kurtarmanız gerekir. Aksi takdirde, tüm hayatınızı o kişi üzerine kurmaya başlarsınız ve bu durum ciddi psikolojik sorunlara yol açabilir.
sabah kalkarsın* doğrulursun, uyandığında hani o ilk aldığın nefes vardır ya, o nefesten itibaren bütün gün aşkı, sevdiğini solursun. oksijendir o resmen senin için. ama yaşadığın şehirde hiç oksijen kalmamıştır sanki, gün geçtikçe için daha çok sıkılır, daha çok acı çekersin. sonunda ya boğulursun, ya da unutur ve başka bir şehire yerleşirsin.
hele ki bir de bu sevilen insan bir zamanlar sizi seven ama sizin kıçınızı döndüğünüz biriyse ve aradan geçen, oyun eden zaman sizi ona aşık ederse ve elinizde hiç bir şeyin olmadığını, geçti artık dediğini duyduğunuzda onun dudaklarından, yıllarca içinizden çıkmayacak pişmanlıklara gel otur yanıma dersin. gönüllü gidersin gözyaşlarına.
gelişimini sağlıklı olarak tamamlamış her bireyin default olarak bir kere tattığı duygusal olay, işkence..
henüz yaşamamış olanlar veya gelişimini sağlıklı olarak tamamlayamamış olanlar, kerpetenle tırnaklarını sökerek nasıl bir duygu olduğunu kısmen anlayabilirler..
normal bir durumdur ve her insanın başına gelebilir efendim. abartmamak gerekir. herkes herkesi sevmek, o aşık diye canından çok seviyor diye sevmek, aşık olmak zorunda değildir. saçma olur böyle bir şeyi talep etmek de zaten.
sevmeyen tarafın 'mış' gibi yapmadan, sevmiyorum seni, sonrasında da sevmeyeceğim diyebilmesi erdemdir ve koşulsuz sevginizi sunabileceğiniz en doğru kişi olduğunun kanıtıdır.
ünlü halk düşünürü ismail yk için, kişinin zurna olduğunu gösterir bir durum.
kimi zaman kişi sever, sevdiği mesâfe kor. kimi zaman kişi sever sevdiği hiç sevmez...böyle gide gide alışıverir birgün insan. gamsız olur, "alayına isyan" der.
durumun vahimliğinden kurtulmak için çeşitli saçma sözlerle konunun güzelleştirildiği olay
ikisi severse sevgi olur, ikisi severde kavuşamazsa aşk olur, biri sever diğeri sevmezse oooh tadından yenmez süper bunalım olur..vb.
kabul edilmesi güç durum. herkes dışarıya yok umutlu değilim gibi bi imaj verip,"biliyorum abi sevmiyo zaten" gibi cümleleri sıklıkla kullansa da içten içe herkes sevildiğini düşünür,acı gerçek belki de o yüzden daha çok koyar insana..
sevmek eğer muhakkak sevilmekse gercektende çok acı... ama sevmek ne demek? karsılıksız , çıkarsız sevgi nerde o zaman? sevmek illa da sevilmek değildir.
şimdi ben bilgisayarımı, ayakkabılarımı, saçlarımı çok seviyorum acaba onlarda beni seviyor mu? kaygısı yok içimde. yani çok doğal bir şey gibi seviyorum.