çalıştığım şirkete gireli 2 yıl olmadı.
büyük, kocaman bir holding. bana güvendiler, bilirsiniz zenginler zor güvenir. emin dediler bana.
denetim ekibine koydular. bu çocuk yalan söylemez dediler. söylemedim.
125 milyon tllik teşvik alımını tecrübeli müdürler arasında yönettim ve başarıldı.
güven kazandım. zekamla takdir topladım. çok ileri seviyede olmasa da başlangıç seviyeside çalışanlara satranç eğitimi veriyorum. bunu türkiyede zor bulursunuz. yaptım. karizmatik olmamla da bir adım ilerledim. 8000 kişiye laf dinletiyorum. 25-26 yaşındayım. şiir kitabım var basıma hazır bekleyen, kemana bayılırım. tabi bu zaman zaman müslüm gürsesi, ya da diğer sanatçıları dinlemeyecek kadar kibirli olduğum anlamına gelmiyor. yönetici karakterli bir insanım ve bunu yaparken genel faydayı düşünürüm.
şimdi işin ilişki boyutuna gelelim.
kadınlar bakın. siz benim gibi zeki adamları sevmezsiniz. hele yönetici ruhluları asla. çünkü onurları vardır, kuralları vardır. uymak zorundasınızdır, size günlerce sosyal medyada yazan erkekler varken, kendilerine bakım yapıp kaşlarına sürme çeken, neden benim gibi bir adamla olmak isteyesiniz ki?
size istediğinizde çiçek alan, ne derse tabi hayatım diyen. sizi el üstünde tutan biri varken. neden sadece canı istediğinde size şiirler yazan, alnınızdan öpen, hem de koklayarak. ancak sevgisinin karşılığını isteyen bir adama denk olmak için uğraşasınız ki.
pop dinleyen, aptal aptal muhabbetlerle sizi sürekli eğlendiren bir piç varken, hem de fazla akıllı olmayan, yönetilebilen.. neden hayatı satranca benzeten, uzun uzun düşünen, mantıklı kararlar veren, sıkıcı düşünen. piçliğin her türlüsünü bilen ancak efendiliği seçmiş piçfendi bir adamı seçesiniz ki?
bazen fazla akıllı olduğum için, şerefi, haysiyeti önemsediğim için kendime kızıyorum.
keşke sizler gibi "am dediğin altı üstü bir delik işte" diyebilseydim. tadını çıkaralım diyebilseydim.
ancak ben ilerde şayet bir eşim veya çocuklarım olursa başım dik yürümek isteyen bir adamım.
beni bir kere kendini çok sevdirip gitti biriniz. bana yazık ettiniz.
tuvalete sıçmak suç değildir.
ancak gül bahçesine sıçtınız ve şimdi tezeğin gübre olup beni daha da güçlendirmesini beklemeliyim.
merak ediyorum. sizin için daima en doğruyu düşünebilecek, koruyup kollayabilecek, adam gibi sevebilecek bir adam varken. neden uzak durursunuz. eziklik psikolojisi mi bu? yanıma yakışmayıp ezileceğinizi mi düşünüyorsunuz? bu soruyu büyük bir ciddiyetle soruyorum.
ben sevdiğinin çoraplarını elleriyle giydirip, üşüdüklerinde ellerimle ısıtabilecek bir adamdım.
aynı zamanda yan bakanın gözünü oyabilecek kadar vahşi.
hatayı nerede yaptığımı söyleyin bana.
ben terkedilmeyi nerede haketttim, püsküllü belalar *