Hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su ve ateş ve toprak.
Ve rüzgâr.
ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifiri korkusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi alemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla Varedenin
eşref-i mahlûkat
nedir bildim.
"Sana yaşamak düşer çarkların gövdesinde."
---
Beraberce bir müzik zevkimiz vardı, enstrümanlarla olan. Daha doğrusu biz, bizken kalbinden söyleyen insanları dinlerdik. Şimdi ben benim, o başkasıyla "biz". Ve o kapitalizmin sunduğu sanat nesnelerine bıraktı kendisin, tabii buna sanat denebilirse ! Dinlenmek, dahası satılmak için yapılmış müziklere. Sadece müziği dinlerdik, herhangi bir şey yaparken tüketmek için olanlar bizim için müzik değildi. Ancak şimdi ot çekerken kafa olsun diye yapılmış müziklerle "lathouse"u hissetme derdinde...
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?