kocaman bir ateş yakacagiz.
kağıt paralardan,
tahvillerden,
vasiyetnamelerden,
vergi dosyalarından,
kira kontratlarindan,
borç senetlerinden,
ve herkes
kendi cüzdanını da bu ateşin icine atacak.
Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok,
Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde.
yeni nesil pek bilmese de, o'nunla büyümenin keyfi bizlere ait.
hala skeçlerini açar izler, hala o'nun oynadığı tiyatroların tadını değişmeyiz.
iyi ki son zamanların da olsa denk gelebilmişiz. asla unutulmadın, unutulmayacaksın.
şöyle bırakalım:
biliyorum cami avlusundaki bu kalabalık bana değil, gelen ünlüleri görmek için.
aa o da burada şu da burada deyip, keyif çatmak için.
beni musalla taşında unutanları görüyorum,
hayatımda ilk defa katıla katıla gülüyorum...
çünkü, kırkım dolmadan unutulacağımı biliyorum...
Varsın her şey sonraya kalsın
Sonraya, en sonraya
Sözgelimi iki bin altı yüz kırk bir mil.
Bir papatya ne kadar uzağı görebilirse
O kadar yakın kalplerimiz birbirine
''Emperyal Oteli'nde bu sonbahar
Bu camların nokta nokta hüznü
Bu bizim berhava olmuşluğumuz
Bir nokta bir hat kalmışlığımız
Bu rezil bu çarşamba günü
intihar etmiş kötümser yapraklar
Öksürüklü aksırıklı bu takvim
Ben hiç böylesini görmemiştim
Vurdun kanıma girdin itirazım var.''
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.