1895.
Büyüdükçe hata yapma payı azalıyordu ömrümde.
ismet Özel
1896.
Bağlamı farklı ama eren’le konuştuyduk
Arjantin’e aşık olur, almanya’yla evleniriz.
Kır Düğünü / Osman Konuk.
1897.
"..ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!"
adnan yücel
1898.
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün...
Ne ben sana kızarım
Ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
Düşman bile değiliz...
1898.
Dünyayı
güzellik kurtaracak,
Bir insanı
Sevmekle başlayacak herşey.
1899.
" sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma. "
1902.
Beni sevmiyordun bilirdim
Bir sevdiğin vardı duyardım.
1903.
"Yaman sevmişiz seni Atatürk yaman".
1904.
seni sevmekten başka bir işe yaramadım.
ama ben seni bir türlü inan ki kazanamadım.
1905.
muhannetse göz yaşların
ver mendilim yaş olmasın
kuruyunca iz kalıyor .
1906.
"Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün."
deniz eskisi - ilhan Berk.
1907.
...
Kırmızı bir kuştur soluğum
Kumral göklerinde saçlarının
...
1908.
...
herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitemezse seni
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
her saatin her dakkasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum adam oldun demektir.
1909.
Gitti geçmiş
ve
eskidi o efsane.
Bir senin bedenin
ve
bir de onun yok olmayan aşkı kaldı.
füruğ ferruhzad.
başlığı okuyunca aklıma ilk gelen bu oldu.
1910.
Kadınları sevmek çok güzel,
Tek bir kadını sevmek çok zor...
1911.
Biliyorum sana giden yollar kapalı,
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni.
1913.
"Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Sen kaç köşeli yıldızsın?"
1912.
" Cümle cevahire olsan da düşkün,
Gönül zarfındaki pul yeter bana..."
1916.
ey sevda kuşanıp yollara düşen
bilesin bu yollar dağlar dolanır.
yare ulaşmadan düşersen eğer
yarına sesinin yankısı kalır.
1917.
Ve ben seni, en çok seni beklerken sevdiğimi hissedeceğim.
Cezmi ersöz.
1918.
“ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var.”
Emperyal otel - Attila ilhan.
1919.
öyle bir şiir ki her bir satırı ayrı etkileyici.
Hatırlarım bir akşam bir yokuşa durmuştum;
iri atlarımız macardı, dantellerimiz alman…
Ne Göksu’da bülbül dinlemek ne Abdülhak Şinasi Bey…
Ipılık bir sevgi geçerdi ara sıra içimden o zaman.
Siz ne zaman öldünüz Allah aşkına; yani ne zaman?
Kirli karlar bile erimemişti; haber yoktu nisandan!
Rüştü paşaydı, ‘Deli Rüştü’ye çıkmıştı adı Osmanlı ordusunda.
O zaman Hamit’ti padişah, kocaman bıyıkları kocaman…
O günlerde her şey akıp giderdi biz de şaşardık;
Hürriyet meşrutiyet otuz bir mart falan filan…
Gemiler de öyle, boğazdan aşağı boğazan yukarı…
Bıyıklarını burardı, umursamazdı paşa kocam o zaman.
Rüştü Paşa’ydı, sakallıydı belki, sadece sakallıydı;
Ki sakallar geçmişinde her halde bir orman!..
Bir oğul, bir kız, iki gelin, bir damat, isviçre Lozan…
Nasıl ağladığımı ben bilirim bir yangının ardından!
Uykularım bölünüyor, artık şu konağı bekliyorum.
Söyle ey muhabbet kuşunun tüyü, söyle, ölüm ne zaman?
Hep bir şeylere baktım, bir şeyleri korudum, kızdım…
Kızgındı; haremi vardı; sakallıydı Rüştü Paşa o zaman.
Hatırlarım, bir akşam bir yokuşa durmuştum.
iri atlarımız macardı, dantellerimiz alman…
Bahriye nazırı Tevfik Paşa, mütarekeler falan…
Dünya nasıl çekilirdi ayaklarımın altından!
Annemin sonsuz giysileri, bir telaşı bileyen tramvay….
Ben ne güzel çocuktum yalnızlıkların ardından!
Yeniköy’de bir yalı, Fatih’te evler, ayışıklı bir zaman…
Rüştü Paşa’ydı adı, Yıldız’da ve Dömeke’de kahraman…
Herkes ne zaman ölür; elbet gülünün solduğu akşam!
Aldım anlayamadım; öldüm anlayamadım almadığım bir akşam…
Daha önce hiç ölmedim temmuzum ve incilerimle!
Göksu’yu ışıklarla teşrif ettiğimiz akşam…
Ne zaman gülüm solar, ne zaman deniz, ne zaman akşam?
Ne zaman gemilerdi, ne zamandı paşa kocam?!
Artık başucum dinlendirir bir şamdanın süsünü…
Söyle ey Göksu akşamı, Hafız Burhan, ölüm ne zaman?..
Mevlutlar okunur, dalgalar kalır bir geminin ardından;
Öldüm ben, Saffet Hanımefendi, salihat-ı nisvandan!..
1920.
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
1921.
sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği.
1922.
ölen o gözüpekler gibi
kahramanlar gibi demiyorum
kahramanlık ancak birlikte olmaktır çağımızda.