dışarıda kar yağmıştır ama kimin umrundadır birlikte geçirilen güzel gün birlikte sonlandırılmıştır sabah olur o sıcaklık dünyalara bedeldir mümkünse doğal dengeye ulaşılıncayadek yataktan çıkılmaz zaman sevişerek değerlendirilir.***
tadını aldıktan sonra hayattan koparan eylemdir. o uyurken yüzünün her hattını ezberlersiniz ellerini kalbinizin üzerine koyduğunuzda pır pır atar kalbiniz. erken kalktığınızda sırf uyanmasın diye neo gibi çok çok çok ağır hareketlerle yataktan çıkarak tuvalete gidecekken, oda kapısını sessiz açma çabasında çıkan sese, sesli söverken uyandırabilirsiniz. ama sevgiliyken ve yıllar sonraki ilk buluşmada * uyumanın değerini tatmadan kimse anlayamaz.
(bkz: aşık insan için geçerli olan eylemler)
gece uyurken zart zurt osuran ya da kibrista amerikan ussu var gibi seyler sacmalayan biri olmasaniz bile sevgili ile uyumak pek hos degildir, kizlar enteresan varliklar oldugundan; yok neden sarilmiyorsun, yok neden gozume bakmiyorsun gibi amsukatif isteklerde bulunabilirler ki; kil olurum zibar yat iste ama yok maksat sevgiliye zulum etsin rahat birakmayip gozune uyku sokmasin en guzeli 3-4 sularinda ayrilip sabah kahvaltida bulusmak..
edit: tukurdugumu yaliyorum bazen guzel olabiliyormus..
sevilen kişiyle birlikte yapılabilecek, sık sık gerçekleştirilmiyorsa tarafları mutlu edecek eylem. ayrılanlar içinse her anı tüm ayrıntılarıyla rüyada görülüp uyandığında hıçkırıklara boğulmaya sebebiyet verecek, unutulmayacak anlardandır.
rahatsız olup uyanmasın diye nefes bile almamaktır. bir filmde sahne olsa oscarın yanına bile yaklaşamayacak bir film olur. ama hayatta yapılanlara oscar verilse sırf bu sahneyle en iyi film ödülünü alabilecek bir olay.
sırtını ona yaslayıp hayatının en güvende, belki en heyecanlı uykusuna dalmaktır sevgiliyle uyumak. sıcaklığını yüreğinde hissetmektir. belki de heyecandan uyuyamamaktır. nefes alış verişlerinin en kutsal, en huzurlu ninni olduğunu görmektir sevgiliyle uyumak.
saçlarıyla boynunun birleştiği o cennet bahçesine gömülüp, hayattaki en önemli, en kıymetli, en kutsal emaneti taşıyormuş gibi, eşsiz bir güven ve emniyetle o incecik bele sımsıkı sarılmak, o an sahip olduğun huzuru tüm hücrelerinde hissetmek,
içinde bulunduğun durumun bir rüya olması korkusuyla sürekli kontrol etmek ve her kontrol sonrasında, gerçek olduğunu bir kere daha anlayıp, heyecandan, ( sıcak suyun altındayken birden, bir kova soğuk su dökmüşler gibi ) nefesinin kesilmesine engel olamamak.
uyuyamamaktır, sevgiliyle uyumak,
sanki bilinmeyen bir el, onu çalacakmış gibi, sürekli tetikte, sürekli sımsıkı sarılmak isteğiyle ve aynı zamanda, 'allahım bunu nasıl yarattın?' diye engellenemez bir düşünceyle, elde olmadan, uzuuuun uzuuuun onu izlemek...
ona dokunmak, öpmek, okşamak arzusu ve onu uyandırmak korkusu dehşetli bir savaş içindeyken beyninde, gözlerinin, dünyadaki tüm hareketleri ve akışları durdurup, usta bir şairin dudaklarından dökülen bir şiir gibi, yavaşça inip kalkan o güzel göğsüne dalması ve içinden sevgiliye, dopdolu nehirlerin akmasıdır...
en huzurlu uykusuzluktur, sevgiliyle u( yumak )...
bağırılamaz, yutkunulamaz, oradan kaçılamaz, gittikçe kötüleşir tam boğulucakken gözler karanlığa açılır uyku felci bedenden yavaşça süzülüp giderken bir horultudur duyulur. sevgilinin 10 kiloluk kolu ümüğümün üzerinde rahatça yerini bulmuştur. asabiyet geliverir sevgiliye kötü davranılır. sonra işler değişince günler aylar geçince, sarıldığın yorganın hafifliği ağır gelmeye başlar, gerçekten de en çok susup sevgiliyle uyumak özlenir.