başlarda çok tatlı ifadelerle başlar; fakat görüşmenin uzamasıyla tarafların saçmalamaları kaçınılmaz olur. En sonunda tartışılarak telefon sert bir biçimde kapatılır.
konuşulacak birşey kalmayınca iki tarafta -nedense- hala konuşmak zorunda olduklarını düşünürler. bu durum saçmalamaya başlamalarını sağlar. o an için konuşacakların bittiyse kapat işte neden kasıyorsun? neden birbirinizden tiksinmeye zorluyorsunuz kendinizi? yapmayın a dostlar. ilişkiyi cıvıklaştırmayın, belli bir kalıbı olsun ilişkinizin. birbirinizin tuvalete gittiğini bilmeseniz hiçbirşey kaybetmezsiniz emin olun. bunu uzun uzun konuşmanıza hiç gerek yok. bırakın buluştuğunuzda konuşacak birşeyleriniz olsun. hiçkimse saatlerce konuşacak konu bulamaz. kandırmayın kendinizi. boş konuşuyorsunuz işte.
sabahın 6'sını işkenceye çeviren hadisedir. sabah olurken siz deli gibi uyumak istiyorsunuzdur, ancak sevgiliniz bir türlü konuşmak istediklerini bitirip de uyumanıza izin vermez. bir de sonradan "anlattıklarımı anlamıyorsun!" diye bir düşerler ki üstünüze, vay halinize...
ayrıldıktan sonra en çok özlenilen şeylerin başını çeker. sevgili uzakta ve deli gibi özleniyorsa haftada birkaç kez kontör yüklemenizi gerektirir. zamanla bu durum azalır ve bitmesi de kaçınılmazdır tabi.
iki taraf da konusmayi seviyorsa çok güzeldir. Ama taraflardan biri 'hmm, evet, tamam' tarzi cevaplar veriyorsa hiç çekilmaz. Hatta bir süre sonra o iliski biter. Yani sonuç olarak telefon önemlidir.
izmir'deki sevdiceğimle rekorumuz gece 12 buçuktan sabah 7 buçuğa kadardı. arada kapanırdı falan 1 saniye geçmeden tekrar arardık. bunu sürekli tekrarlardık bir gece uyuyakalmışız kulağımızda falan fatura girmişti orası ayrı.
"Ne konuşuyorsunuz o kadar?" dedirten aktivite.
11 saat konuşanı gördüm. Diyalog şundan ibaretti:
- Odun + Kazma - Salak... (bkz: Sevgiliye küfretmek) Kısa ve öz konuşmak tercihimdir; tercihimiz olmalı diye düşündüğümdür. Aksi takdirde bu şekilde diyaloglar kurmanız kaçınılmazdır.