geçiniz bu eylemleri, hemen şu an onun aslında kaşının altındaki gözünü farklı yorumlayın. sonra ne bileyim ''kaburgaları bile var, ay öyle insan mı olur'' deyin.
-gidilen yerlere tekrar tekrar gidecek ve konuşulan şeyleri o varmış gibi konuşacaksınız. fakat bir farkla, bu sefer içinizden.(yazıya geçiren gençler de mevcuttur.)
-takvimle bıraksanız akraba olacaksınız. ''ilk seni seviyorumdan bilmem şu kadar gün geçti'' vs.
-beraber izlenilen filmler ve üzerine konuşulanlar unutulmamak üzere tekrar tekrar kağıtlarda yer bulacak.
-tüm güzel şiirler tüm güzel melodiler size yazılmış gibi ''ah'' eşliğinde dinlenecek. ne bileyim bob dylan bile sizi düşünerek söylemiş gibi gelecek.(ki hastalıktır bu, zaten eğer önceki maddeleri yapıyorsanız hasta oldunuz)
-okuduğunuz kitaplar ve ikinizin adına imzalanmış kitaplar sanki dünyanın yedinci harikasıymış gibi gözünüze gelecek, bir çerçeveletmediğiniz kalacak.
-en son ve en hödük evre, tabii ki rüyalar faslı. ''ulan her gece de olur mu be'' demekten tutun ''vay be ne gerçekçiydi'' ye kadar gidecektir.
aşık olmamanızı tavsiye eder, gereğinin yapılmasını arz ederim.
okan bayülgenin soner arıcanın ayrılık adlı şarkısının giriş bölümünde okuduğu şiirde de görüldüğü gibi öyle bir şey yoktur. ayrılık bu, güzel olamaz ki.
--spoiler--
durucam burda..
gidişini seyredicem.
kıpırtısız, sakin gibi görünücem..
kavgasız olucak. fırtınasız olucak. saçma sapan olucak!
organlarım... birbirine vurucak.
arkandan sessiz bakıcam.
ben yine... salağı oynicam...
--spoiler--
bi insan gittiyse gitmiştir.. detayları mühim değil bak.. sevdi mi sevmedi mi aldattı mı aldatmadı mı aslında niyeti neydi alkollü müydü kaç yıldır beraberdiniz özünde öyle biri değil mi belki sevdi de sonradan mı vazgeçti onu kim bu hale getirdi sen mi hata yaptın o gün nasıl baktı nereye gittiniz vs vs vs ..
bi takım ehemmiyetsiz detaylar gideni getirmez size diyim.. insanlar birine anlatırsa rahatlar birinden akıl alırsa geri döner sanıyo.. yanılıyo..
birisi baktın ki gitmeye niyetli.. sen tüm gücünle sıksan da ellerinden kayıp gidicek.. görüyosun ki biraz sıkarsan ancak canından ediceksin.. gitmesi zaten üzücek.. öyle de üzücek böyle de üzücek..
geçmişteki güzel anların hatrına , egonuzu bu seferlik siktir edin gidin bi sarılın.. diyin ki mesela , ohara amma çok sevmiştim seni..
sonra arkanızı dönüp gidin.. o bıraktığınız adam var ya , hali hazırda bi sevgiyi tepmenin pişmanlığını her soğuk havada , her sevilmediğinde hissedicek.. o yüzden , bi adamı sevgiyle bırakmak güzel güzel bırakmak , küfretmekten daha çok iz bırakır..
daha asildir..
3 kere gitme diyin.. birincisinde ayağa kalkın , ikincisinde kapıya gidin , üçüncüsünde bi eliniz kapıyı açarken dudaklarınız "gitme" desin..
kar etmiyosa , kapıdan çıkıyosa bırakın gitsin.. ne büyük kavgalara gerek var ne laf sokuşturmalara.. boş boş işler hepsi..
olay çok basit.. biri var ve seviyosun fakat karşılığında senin onu sevdiğin gibi sevilmiyosun.. üzüntü verici bişi.. intikam alınıcak bi oaly değil.. hadi illa alıcan diyelim , kaderden hayattan alıcan gücün yeterse.. yoksa git adamın boğazına yapış neye yarar ?
gülerek ve sevgiyle ayrılın.. bi anda üstünden battaniye çekilmiş hissi yaratır bu.. ama bugün ama yarın..
hiç bir ayrılık güzel değildir ama insanlar bazen nefret etmezler birbirlerinden. yaşanan yıllar, anılar, gülüşler, sözler, ince düşünülmüş jestler her zaman insanın kalbindedir. görüşmezsiniz ama nefrette etmezsiniz. ayrılıp barışmalarda tüm nefretinizi sözcüklere dökmüş, tüm güvensizlikleri karşılıklı tüketmişsinizdir. anlama evresinde kanat çırpar kalbiniz delice. bir ses yeniden derken diğeri artık son diye alır kararı ayrılığıdır.
ınsanda çok ayrı bır yer bırakmaktır. saygıya, asalete kapıyı kapatmamaktır. güzel hatırlamak acıtsada ınsanı, en azından kavga ettıkten sonra 'belkı öyle demeseydım gıtmezdı' ler kalmaz. artık olmayacağına emınsındır, o hıçbır zaman ıkna olmayan kışılığın ıdrak etmıştır. çünkü vurup kırmak, bağırmak, ağlamak.. hepsı aslında gıtme demenın vücut dılı tarzının maddelerıdır. her çırpınış ınatçılıktır, vazgeçmemektır.
ne zaman tamam buraya kadarmış dıyorsan, o zaman kabullenmenın, ınadını kırmanın, vazgeçmenın ne olduğunu öğrenıyorsun demektır.
imkalı olup imkanları kısıtlıyan durumdur.
ayrılıktan sonra arayan taraf aciz duruma düşer. aranan taraf ne kadar konuşmak istese de gururuna yenik düşüp konuşmak istemiyorum ayağına yatar. sonra pişman olur kendisi ara. bu sefer arayan aynı gururu yapar. bu böyle devam eder. sonunda orta yol bulunup barışılır. ama uzun sürmez barışma evresi. kesin bir ayrılık daha olur, severek ayrılanların barışmasında..
Yapmacıklık ve ikiyuzluluktur. Ya da ortada gerçek sevgi yoktur. Taraflardan en az biri seviyor olsaydı isyan ederdi, kufrederdi, bağrırdı. Sakin sakin güzelce ayrılmayı beceremezdi.
