bir bıçaga sarılıp , tatlı tatlı dogramak isterken , aman ya allahından bulsunlar diye boşvermek zorunda kaldıgınız rezillik . bu tür durumlarda insan geçmişi özler. şöyle 2000yıl öncesini filan. ne polis ne bişi , dogra dograya bildigin kadar.
o an sevgilinin yüzüne bi bakış atılır bu öle bi bakış olurki basılan sevgiliye en iyi cevap olur. sonra arkaya dönülür ve gidilir. arkada yaşanmış tüm güzel anlar ve sevgili kalır..
önceden böyle bir şeyi akla bile getirmek istemezken , o bir anlık süre içinde tüm duygularınız yok olmuştur, kafanızdaki tüm düşünceler silinmiştir.. sanki sizin dışınızda her şey bir anlığına durmuş gibi.. bakarsınız.. beyniniz karıncalanır.. vücudunuzu sıcak basar bir an.. utanması gereken karşı taraf olmasına rağmen , o an isminizin önüne gelen enayi sıfatından utanır, kendinizden ve hayattan tiksinirsiniz.. içinizdeki sevgi nefrete döner.. ama maalesef bildiğimiz gibi nefret de en büyük sevgidir aslında.. günlerce kendi kendini yemeyle sonuçlanan bu durumun tek ilacı zamandır.. bir zaman sonra hayat normal akışına döner ve içinizdeki küçük buruklukla başka başka serüvenlere atılırsınız..
ilk başta başından aşşağı kaynar sular dökülmesiyle aynı hissi veren bir durum meydana gelir. daha sonra basılan çocuk bir kenara çekilir. kıza biraz felsefe yapılır. "neden yaptın?" gibi. önceden durumu sezip yanına bir kaç kişi alarak gidilmesi sebebiyle çocuk bir güzel benzetilir.* fakat yine de çok berbat bir durumdur. yaklaşık bir sene kendinize gelmemenize sebep olabilir. **
umulur ki, çok zevklidir. sevgilinin suratındaki ifade görülmeye değer bir hal alacaktır mutlaka. çünkü sadece size değil, yanındakine de yakalanmış olacaktır. iki arada, bir derede kalır. şenlik başlamıştır. eğlenin biraz. "heh heeeeh. ben böyle enselerim işte. nasıl yakaladım ama" diye de hava atın.