sevgiliye son defa sarılmak

entry136 galeri2
    75.
  1. halil sezai'nin kuyruğuna basmaktır. "isyeeeeeeeeaaannnn" geliyor benden söylemesi.
    0 ...
  2. 76.
  3. eğer biliyorsan son defa olduğunu hiç bitmesin istenilendir. zaman dursa orda nolur sanki ?
    0 ...
  4. 77.
  5. saçma bir önermedir.
    # ayrılacağını bilen insan sarılmaz, sarılsa da sarılan o iki kişi artık sevgili değildir.
    # son sarılmasından sonra ölen bir sevgili varsa ki ,onun son sarılma olduğu bilinmez(allah korusun)
    # madem ayrılıyorsunuz ve halen sevgili olarak görüyorsunuz birbirinizi ayrılmayın kardeşim, biri çomak mı soktu aranıza ?
    # beyin ölümü gerçekleşmiş ve fişi çekilecek eski sevgiliye sarılırsın ama karşılıklı duygu alışverişi olmadığından boş sarılmadır(karşısı için) allah işte onu hiç göstermesin.
    (bkz: kendi kendini bunalıma sokan yazar)
    1 ...
  6. 78.
  7. Son defa sarıldıgını bilmek acı...
    0 ...
  8. 79.
  9. son kez sarıldığınızı bilmemekten kötü bir durum olamaz.
    0 ...
  10. 80.
  11. tanım: kötü durum.

    tanımı siktir edin dostlar olaya gelin. seviyorsunuz amma lakin durum elvermiyorsa ayrılmak askere gitmek gibi bir zorunluluk olduysa adamın amına koyar hani. iki tarafta anlar bunun son olduğunu. o yüzden bu sefer öncekilerden daha çok izin verir sana. ama sen korkarsın. son kez olduğunu düşünmek istemezsin. o an gelir herşeyi bırakır ona sarılırsın. işte o anda kokusu gelir burnuna, derin derin çekersin. aklına kazırsın o kokuyu. anlarsın işin ciddiyetini. göz yaşların orospu çocukluğu yapar durmaz yerinde salar kendini. onlar gidince sende salarsın kendini. yanağından akan tuzlu sular sevdiceğin omuzlara gelemeden ayrılırsın oradan. son sarılma olsa bile boku çıkarılmamalıdır. yoksa uzar gider bu iş. kafanı bile kaldıramadan gidersin. göz yaşlarını saklaman gerekir çünkü. son kez bakayım dersin arkanı dönersin ama o çoktan gitmiş olur. işte bu saatten sonra başlarsın kendini sikmeye.
    0 ...
  12. 81.
  13. son kez sevgilisine sarıldığını bilenlerken bazıları, diğerleri son kez sarıldığını bilmeden sarılanlardır.
    1 ...
  14. 82.
  15. mastürbasyonu bırakmaya yemin etmiş kişi eylemi.
    0 ...
  16. 83.
  17. alttan mıncıklıyabildiğin kadar mıncıklıcan aga. bida yok.
    0 ...
  18. 84.
  19. Kollarından onu salmaktır, vicdan azabına kadar gideri var.
    0 ...
  20. 85.
  21. kokusunu son kez içinize çekmek, ne güzeldir sarılmak sevgiliye.
    1 ...
  22. 86.
  23. bir ilişkinin son evresinde yapılan eylem.

    zira çoğu zaman bu eylem gerçekleşmez bile. nitekim birgün sarılmışsındır ama son sarılış olduğunu bilmeden. *
    0 ...
  24. 87.
  25. genelde son olduğu bilinmeden yapılan eylemdir. ilerde çokca hatırlanır.
    0 ...
  26. 88.
  27. 89.
  28. eğer yılda bir kez görüşebiliyorsanız veya o yılda bir kez görüşmeyi yapmayı beceremiyorsanız ağlatan, çıldırtan, isyanlara boğan, düşündüren ama yine de umutla beklenilen andır.
    1 ...
  29. 90.
  30. Akla geldikce duygulandirir.
    0 ...
  31. 91.
  32. son oldugunu bılmenın ayrı bır huzne donusturmek.
    0 ...
  33. 92.
  34. son oldugunu bılmenın ayrı bır huzne donusturdugu sarılmadır.
    0 ...
  35. 93.
  36. tarih 02.12.12. bir pazar günü. yer duisburg/almanya.

    sevgilim... evlilik hayali kurduğum, çocuklarımızın adını bile koyduğumuz, kah ağlayıp kah güldüğümüz, ve her ne olursa olsun birbirimizden ayrılmayacağız diye söz verdiğimiz dünyalar güzeli sevgilim karşımda. etraf kalabalık. ben uzaktan izliyorum kendisini. almanyanın -8 derece soğuğunda bir önceki geceden gelip, evlerinin tam karşısındaki apartmanların merdivenine oturup, üst üste yaktığım sigaralardan kimsenin haberi yok. 9 saat aralıksız camına kilitlediğim gözlerim bir saniye olsun ayrılmadı oradan. gece boyunca ev kalabalıktı, hüzün hakimdi diyebiliriz evde.

    saat 2 3 gibi cama yaklaştı. daha önceden alışkanlık olduğu için (bkz: #18794583), perdeyi araladı ve beni gördü. uzun bir süre sadece baktı. ve ben uğruna öldüğüm gözlerinden yaşlar aktığını gördüm. daha fazla dayanamayacak olmuş olmalıki, perdeyi çekti ve ışığı kapattı. her ne kadar o ışık bir daha yanmadıysada, ben emindim, karşıdan perdenin arkasından hala bakıyordu: kemal, durma, bu soğukta oturmuşsun buz gibi karla kaplı merdivene. git dediğini hissediyordum. ama son oturuşum olacağını bildiğim için umursamıyordum bile.

    9 saat çok uzun bir zaman arkadaşlar, bunu anladım. soğuk olunca sanki 9 günmüş gibi hissediyorsun. ama nihayet güneş doğuyordu. pazar günü olduğundan herkes daha sıcacık yatağında güzel bir günün başlangıcını adeta kutluyorlardı. benim için ise bu gün, sonumun başlangıcı anlamına geliyordu.

    bir zaman sonra komşu teyzelerin ellerinde güzelce paketlenmiş tepsilerle sevgilimin evine gittiklerini fark ettim. yalnız o değil, güzel güzel giyinmiş genç kızlar, takım elbiselerini çekmiş amcalar, abiler kardeşler.

    ve saat 14:38...

    aha çıkıyor. o mu? bütün gece ayakta idin, uykusuzsun, yanlış görmüşsündür diyor bilinçaltım bana. ama hayır, gelen gerçekten kendisi. birinin kolunamı girmiş o? midesinden rahatsız olduğunu biliyordum, çokta kızardım kendisine, fazla cola içme diye. yanağıma bir öpücük kondurur, özür dilerim aşkıım derdi hep.
    hem bak beyaz elbise giymiş, acaba hastane içinmiydi? aramızda 60 70 m var. yüzü gülüyor, belli oluyordu, her ne kadar yüzü tam olarak görülemiyorduysada. etrafta epey kalabalık, demek seviliyorlarmış diye geçiriyorum içimden o sırada.

    bir ara etrafa bakıyor, birini arayan gözlerle. acaba annesini babasınımı arıyorduki, vedalaşmak için. sonuçta 23 senesini geçirdiği evden ayrılıyordu. ablalarınımı arıyordu o gözler, son kez sımsıkı sarılmak için?

    olamaz, çünkü yanlarındaydı ki onlar? gözlerimi bozuluyordu acaba?

    ve o an, gözleri benim olduğum tarafa bakıyor, bakıyor, bakıyor...

    çevirmiyor kafasını sağa sola, sanki az önceden beri gözleri ile aradığını bulmuş gibi idi. ve o an düşüyor yüzü, az önce gülüyorken, şimdi dudakları büzülüyor. ağlıyor. evden ayrılırken ağlamayan kız, beni görünce hüngür hüngür ağlıyor. babasına, annesine sarılıyor. gelip bana sarılıp ağlayamazki, al götür beni diyemezki. babasına sarıldıkça, sanki ona değil, onun suretinde başkasına sarılıyor gibiydi. darlanıyorum. öyle böyle değil. şuan bu satırları yazdığımda titreyen ellerim, aynı o günde böyle titriyordu. vedalaşma faslı bitmişti ve yavaş yavaş arabaya doğru ilerliyorlardı.

    tam binecekken, tekrar kafasını kaldırdı, kısa bir süre daha baktı ve "aşkım, bak düğün arabamız bmw olacak, bmw den başka arabaya binmem" dediği o arabaya bindi. arabanın önünü kesen çocuklar, ağlayan konu komşu, akraba, anne baba... ve ben...

    o gün salonada gittim. herkes gülüyor oynuyor eğleniyordu. birara kendisine ayrılan lavaboya gitti. arka kapıdan dolandım. su boşa akıyor, o sadece aynaya bakıyor.
    ve o an. ben girdim içeri. ses yok. sanki suyu kapatmış, sanki içeride oynanmıyor, sanki içeride insan yok. kıyamet kopmuş ve herşey yok olmuş sanki. işte. işte bak dönüyor. o güzel yüzünü bana doğru çeviriyor. şaşırmış olacakki, hiçbir tepki vermiyor. sadece bakıyor. kendine geliyor ve gözlerinden yaşlar süzülüyor, makyajı bozuluyor. yavaş adımlarla yaklaşıyor bana. tam karşıma gelince derin derin gözlerime bakıyor ve sarılıyor. sımsıkı, sıcacık. omuzumun ıslandığını fark ediyorum. hiçbirşey demiyor, demiyorum... son sarılmamız...
    42 ...
  37. 94.
  38. Çok acı verir aslında. Ama son kez olduğu için o anı doya doya yaşamak istersin. Hani boğazında bir yumruk oluşur ya. Ağlasan ağlayamazsın gülsen gülemezsin. Kokusunu çekebildiğin kadar içine çekersin ki bir kaç gün öyle idare edebilesin. Ama ne fayda...
    1 ...
  39. 95.
  40. son kez sarılırsın ve o gider. arkasından bakarsın farkedersin ki o giderken gölge gibi senin kalbinin yarısını da götürüyordur.
    1 ...
  41. 96.
  42. 97.
  43. Son kez olduğunu bilmeden sarılmak var ki o daha beter.
    1 ...
  44. 98.
  45. 99.
© 2025 uludağ sözlük