sevgilinin ölmesi

entry615 galeri5
    115.
  1. intihar etme sebebi veyahut sevenin de ardından dayanamayıp yasından ölmesi.
    2 ...
  2. 114.
  3. -ama diyalektik...
    -hassiktir ulan!
    1 ...
  4. 113.
  5. çok fazla yorum kaldırmayan bir hadisedir.

    bizzat yaşayanlar daha iyi bilirler ne anlama geldiğini ve yaşarken

    hayatlarına daha çekidüzen verirler.

    senin için hayat devam eder bir şekilde ama o hep biryerlerde hatırlanır.
    1 ...
  6. 112.
  7. hayatın en can yakıcı oyunlarından biridir. bırakın ölmesini, öldüğünü düşünmek bile insana ızdırap verir...
    1 ...
  8. 111.
  9. en azından allah rahmet eylesin denilecek durumdur.
    2 ...
  10. 110.
  11. yakın ölümlerinin en kötüsüdür. anne ya da baba gibi değildir, kardeşin ölümünün acısına yakındır ama onun gibi de değildir. bi kere, anne, baba ve kardeş yalnızca yaşamının bir bölümünde seninle birliktedir. elbet bir gün ayrılınacaktır. ama sevgili çok başkadır. onu her şeyden çok seversin şayet seversen.. evleneceğin kadındır. hayatının en büyük bölümünde hayatının her yerinde olacak kişidir. hele ki aşıksan, hayallerinin hepsinde vardır o. bir şekilde; ya merkezinde ya kıyısında köşesinde bir yerlerde vardır. ve o gidince, hayallerin yarım kalır. paramparça olur.. anahtar parçası eksik, bi milyon parçalı puzzle gibi kalır.. tekrar birleştiremezsin.. uğraşırsın.. yıllarca uğraşırsın tekrar bir araya getirmek için.. ama anahtar parça eksikken, hiçbir parça kendi yerine oturmaz.. başka yerlerde, başka şekillerde bir araya gelirler.. resim bozulur, büyüleyici bir van gogh tablosundan karmaşık ve depresif bir picasso tablosuna döner.. bakarsın, ama anlamazsın.. ve hâlâ, tablonun orta yerinde kocaman bir boşluk vardır, dolduramazsın.. çok şanslıysan eğer, o deliğe sığacak başka bir parça bulursun.. ancak asla oraya oturmaz.. hep sallanır, hep gıcırdar.. ve koyduğun her parça, bir gün mutlaka düşer..

    ve sonunda, ya sen de orijinal parçanın peşinden gidersin, ya da parçaları tekrar tekrar birleştirmeye çalışarak kafayı yersin..
    6 ...
  12. 109.
  13. onunla olan ilişkini paramparça olan bir otomobilde bıraktığında, arabaya çarpan kamyon sanki sana çarpmış gibi hissedersin. halbuki 1 hafta sonra tatilden gelecek ve ilişkinizin yeni bir yıldönümünü kutlayacaksınızdır fakat o erken gitmeyi tercih eder. durduramazsınız, tıpkı kalbinizde açılan yaradan akan aşkınız gibi...

    (bkz: fırt emin)
    (bkz: yaşar kurt)
    (bkz: en sevdiğimiz şarkı)
    6 ...
  14. 108.
  15. Eğer ölen eski sevgiliyse durum daha farklıdır.
    (bkz: Eski sevgili)
    3 ...
  16. 107.
  17. bu başlığı sol frame'e sokanların çükleri düşüyormuş! yeter ya! e şimdi sen de soktun, seninkine n'olacak derseniz, kaybedecek bir şeyim yok derim.
    2 ...
  18. 106.
  19. sezen aksu kurşuni renkler adlı parçasında o kadar gerçekçi anlatmıştır ki üstüne söz söylenemez.
    3 ...
  20. 105.
  21. 104.
  22. sevgiliden ayrılındığında " ya her şey hala güzelken ölseydi? " diye acıyı daha büyük bir acıyla dindirme amaçlı da kullanılır. *
    2 ...
  23. 103.
  24. dünyada insanın başına gelebilecek en ama en boktan durumdur,

    hatta o kadar boktandır ki dayanamayacağınızı bildiğiniz için aradan yıllar geçmesine rağmen; hayatta en çok istediğiniz şeye dönüşen "mezarlağına gidip onunla konuşabilme" gücünü bile kendinizde göremezsiniz.
    3 ...
  25. 102.
  26. hayal etmekten bile korktuğum durumdur.
    bir dileğimde önce ne o ölsün ne ben. inşallah aynı anda ölürüz. yoksa o acıyla başbaşa kalmak, başbaşa kalmaya sebep olmak ölümden daha kötü.
    4 ...
  27. 101.
  28. ölürse ölürdür. ne yapalım yani ? benle olmasa başka biriyle mutlak fingirdeşecek biri için oturup da ömür boyu yas tutacak halimiz yok ya ?

    sokaklar karı kız dolu. takılı kalmayın böyle seylere der konfiçyus karatındaki bu bilge.
    9 ...
  29. 100.
  30. bir gün bir sözlükte açılan başlıkla perişan olmanız, aynı zamanda paylaşanlar olmasından dolayı yalnız hissetmemenizdir. ölmekten beterdir. düşmanınız için bile dilemeyeceğinizdir. öleceğini hisseder gibi arayıp, gururdan arınıp, başına gelenleri öğrenmektir. ertesi gün öğlene kadar içip, hastaneden gelen laneth haberi beklerken bir şey olmamasını canınızdan dilemektir. barışmak için yalan söylettiğine inanmaya çalışmaktır. annesinin "başımız sağolsun" mesajıyla hayata küsmek ve bir daha ölen birinin yakınına asla o cümleyi sarfetmemektir. herkeste onu aramaktır. basit olaylara üzülenlere karşı çok kuvvetli bir panzehirle, olgun bir şekilde gülümsemektir. gidilen her yerde onu hatırlamaktır. ailesinin aileniz olmasıdır. yeğeninin hala size "yengiii" ( yenge ) diye seslenmesidir. ona özel klasörlerce şarkı biriktirmektir. son konuştuğu insanları milyonlarca defa arayıp neler söylediğini kelimesi kelimesine öğrenmeye çalışmaktır. yeni gittiğiniz her yerde keşke onunla paylaşabilseydim demektir. kötü gün dostlarını tanımaktır. son yaptırdığı, sizin sevdiğiniz şekilde dövmeyi görememektir. abisinin, doğacak çocuğuna koymak için, "siz adı ne olsun isterdiniz?" diye sormasıdır. üzgünlüğün, acının bile ona ait olup da keyif vermesidir. keşke çocuk yapsaydık demektir. her aklınıza geldiğinde iç organlarınız parçalanıyor gibi hissetmenizdir. artık akmayan gözyaşınızın görünmeyen bir kana dönüşmesidir. ona ait olan her şeye kendinizden daha çok değer vermenizdir. resimleriyle buruşur diye uyumaya kıyamamanızdır. rüyanızda gördüğünüzde ve uyandığınıza en çok üzüldüğünüz, kanadığınız andır. rüyanızda sarıldığınız anlar için Allah'a şükretmenizdir. Ahirette onunla olmayı her şeyden çok istemeniz ve bunun için dua etmenizdir. yerine kimseyi koyamamanızdır. kızdığınız özelliklerini delicesine özlemenizdir. özlemek, her ezanda dua etmek, sevmek, değer vermek, aşık olmak, paylaşmak, önemsemek, ağlamak, gülümsemek, hatırlamak, unutmamak, kıymet bilmek, zorlanmak, isyan etmek, içmek, gizlice ağlamak, mezarında yalnız bırakılmak istemek, acı çekmek, "sana ondan başka kimse bunu yapamazdı" ile başlayan cümleleri kendinden nefret ederek dinlemek, pişman olmak, bilmediğiniz duyguları tatmaktır. Hayattır!
    92 ...
  31. 99.
  32. kaçıncı kez mezarının basında sana en sevdiğimiz şarkıyı söylerken uyuyakaldıgımı unuttum sevgilim. sevişyiğimiz agladıgımız ve seni gıdıkklamaktan gülme krizine soktugum yatak artık daracık bir tabut bana.
    bazen yanına gelmek istiyorum kavuşmak sımsıkı sarılmak sana o beyazlar içinde. ama dur diyorum zaten o ben oldu benimle heran. isterdi evet isterdiki başarılı olayım parmakla gösterileyim sırd sen orada boynun bükük gezme beni merak etme diye buradayım sevgilim.
    hala masaya servisi 2 tane koyuyorum. kokun hiç gitmedi tenimden sevgilim. neydi bu kokunun adı ölümmüydü bilemedim. aynaya her baktıgımda arkdamsın elin omuzumda .
    Sen ölmedin sevgilim. bir mum ışıgında bir sigara dumanında bir umutta sen yeşeriyorsun gündüz gece ve ben dilimde en sevdiğimiz şarkıyla kabrinde seni görmek umudyla bekliyorum. geleceksin kavusacagız biliyorum...
    19 ...
  33. 98.
  34. hayata dair ne varsa silip atan olaydır.

    daima korkmuşumdur hastalıklardan, kazalardan, depremlerden ve bunun gibi felaketlerden. kendim yataklara düşecek olsam da reddederken doktorları, onun burnu aksa bile "hadi doktora" diyerek onu sıkboğaz etmişimdir. kendimden daha önemli görüp, en ufak çer-çöpten sakınmışımdır. ilişkilerin yaşlandıkça, insanın yaşlanmasının tersine tüm kırışıklıklarının gittiğine, yenilenip beyazlaştığına, saflaştığına inandım. nasıl koruyup kollamayayım onu? küçücük bir çocuk gibi hissedersin onu kucağına kıvrılıp uyumaya başladığında, üstünü örtmek isteyip örtemez, öpmek koklamak isteyip yapamazsın uykusu bölünmesin diye. kimbilir kucağında uyuduğu adamın kafasını okşayıp öpüyordur belki rüyasında , o derece aşık sana. ve sen bu küçücük çocuğa aşıksındır, hayatınızın geri kalanına sımsıkı sarılırsınız birlikte...

    atılan kahkahaların yanında, dökülen gözyaşlarının sayısı iki elin parmakları kadardır. yıllara sığdırılan günlerin sanki süresi dolmuşcasına akıp gitmesine göz yummak zorunda kalırsınız o yanınızdayken, o yokken de tam tersi, yelkovanı elinizle iteklemek istersiniz.

    her şey yolunda gitmektedir. daha yeni birlikte duş almış, birlikte bağıra bağıra karaokeler yapmış, utandırıp kıpkırmızı yanaklardan öpmüş, daha yeni tartışıp barışmış, sokaktaki çocuklara laf atmış, marketten çikolata aşırmışsınızdır. her gün günaydın, her gece iyi geceler dediğiniz sevgiliyi daha yeni öpmüşsünüz, kokusunu içine çekmişsinizdir.

    dolmuşa bindirip, kendi dolmuşunu beklersin sigaranı yakıp. onu son kez öptüğünü bilmeden, belki de dolmuşa yetişsin diye tam olarak öpemeden bile. yarıda kalan öpücüğü dolmuşun penceresinden yollar gülerek. ne de yakışır sevgiliye gülmek, en çok da gözlerinin gülmesi. senin çünkü o, senin olan bir şeyin mutluluğu en güzel sarhoşluktur dersin kendi kendine. biner dolmuşa gidersin evine, açarsın bilgisayarını, karşında yine o, bakarsın panona yine o, odanın her noktası o. beklersin alışılmış telefonu, dolmuştan inip seninle konuşsun, korkmasın karanlıklarda diye. ama gelmez o telefon. aklına kötü şeyleri getirmek istemesen de gelir onlar aklına. mesajlarına cevap da gelmez,uyuyakaldı herhalde yorgundu dersin. sonra telefonun çalar, kocaman bir gülümsemeyle "hayatım" dersin, ama konuşan neden o değildir ki? neden ağlar karşındaki insan sevgilinin telefonunda? neden? neden?

    -bugün sevgiliyi kaşımaca günü olsun mu?
    -birazcık şımarmaca günü olsun hem bak ben hastayım, hıh!
    -masal anlatmacaaaa...
    -bence işten çıkınca kahve içmece, hıhı evet!

    sona erer. hepsi döner kafanda, sana seslenişini, gülüşünü, çocukluklarını geçirmek istersin ama ona bile izin vermez kalbin. düşünemezsin, o an kalbin şişer, ağzından çıkmak ister, düğümlenir boğazın çıkamaz oradan. bağırırsın delicesine. sevemedin ki daha onu, tutamadın, öpemedin bile sen. hepsi eksiktiler, hep daha iyisi saklıydı sanki içinde ona verebileceklerinin.

    günler geçer. seni bir nenbze teselli etmeye çalışan arkadaşlarının desteğiyle yürüyorsundur. her gece ağlayarak uyanıp, ağlayarak o sandığın yastığını öpüyorsundur. oyuncaklarına çocuklarınız diye sarılıyorsundur. yıldıza bakıp artık tek olmadıklarını görüp, madem siz oradasınız, benim burada ne işim var diye hıçkırıklara boğuluyorsunuz. en güzel hikayenin, her güzel şey gibi mutsuz sonla bittiğinin farkına varıp susuyor ve susuyorsunuz. saatinizin pilini çıkarıp başucunuza koyuyorsunuz, zamanı bilmeden, sadece onu bekliyorsunuz...

    kaldığınız yerden devam etmek için...
    30 ...
  35. 97.
  36. ondan kalanlarla yetinmek ve yetinmenin ne demek olduğunu bilmeyi öğrenmeyi gerektiren en zor anlardan biridir. *
    3 ...
  37. 96.
  38. ayrılıktan sonra kişinin kendini yatıştırması, onsuzluğa alışması için kendine ve çevresine söylediği yalan. en yakın arkadaşla geçen bir telefon konuşması:

    a: nasılsın? özgür nasıl?
    g: en son c.tesi akşamüstü konuştuk. o gün alkol almış, kaza yapmış.
    a: ......
    g: çok uğraşmışlar kurtaramamışlar. o gece haber verdiler bana. dün gömüldü. 7. ay hediyesi nazar boncuğumu b. menderes'e attım, karıştı sulara.
    a: başın sağolsun.
    g: hepimizin.
    3 ...
  39. 95.
  40. kalan sağlar bizimdir mantığı ile yaklaşılması gereken durumdur.
    2 ...
  41. 94.
  42. geride kalan kişi için hayatın anlamsızlaşmasıdır... asla unutulmayıp büyük izler bırakacak, çok can yakıp göz yaşartacak üzücü bir durum...
    sonrasında,
    (bkz: travma)
    2 ...
  43. 93.
  44. zordur her ölüm gibi. ama insan da bazen keşke ölseydi de bana bu acıyı yaşatmasaydı dediği de oluyor.
    2 ...
  45. 92.
  46. hayata daha cılız nefeslerle devam etmektir ...
    2 ...
  47. 91.
  48. icine baktiginiz"da kayboldugunuz gözlerin, öpmeye doyamadiginiz dudaklarin, oksamaya kiyamadiginiz saclarin toprak olmasi demektir.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük