bir daha asla sevemem inancının başlangıcıdır. herşeyde ve herkeste onu ararsınız. anlamsız bir şekilde 'aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor....' cümlesini defalarca dinleyeceğinizi bilseniz bile büyük bir ısrarla ararsınız usanmadan. zor bir süreçtir yine de yaşarsınız
şu film şeridi denilen şeyi tüm gerçekliğiyle öğrenirsiniz.kime kızacağınızı bilemez kötü anlar için kendinizi suçlarsınız. genede geçer genede unutulmaz
kalbin kocaman bir mengenede her güne uyanıştan uykuya dalana kadar ki geçen zamanda sıkışmaya devam etmesidir.
hiçbir şekilde alışılmıyor.
aldatmasın kimse kendini.
acı 22 Mart 2010'daki kadar sıcak, taze.
keşke hikayeyi uzun uzun yazacak gücüm olsaydı...
ya da keşke 3 5 başlığa girilen geyiklerle kalsaydı bu gece...
fotoğraflar olmasaydı keşke elimde geriye kalan...
keşke sen değil de ben ölseydim sevgili...
kalmak çok zordu biliyor musun, geriye dönüp baktığımda kalabildiğimi gördükçe sana ihanet ettiğimi düşündüm her seferinde... sen gittin, hikaye nefeslerimizin en soluksuz kaldığı anda anlatılmayı bıraktı... sen gittin ben kaldım...
en büyük imtihanlardan biridir hayatta. sevgilisi olmayan bir insan bile düşünmeye kalksa, beyin direk kendini kapatır. düşünemessin, hissedemessin o acıyı. ne yapacağını bilemezsin. o yoktur artık ve onsuz hayat nasıldı hatırlamassın bile. bilmek istemessin bundan sonra neler yapamayacağını. bilmek istemessin sana neler olacağını. biran önce sonunu diler, sonsuzluğa kavuşmak istersin o'na sarılarak. bir ölü gibi yaşadığın her günün gecesinde bir ölünün mezara girişi gibi yatağına girer, üşürsün.titrersin o soğukta. ve üzerine toprağı ve hasreti çeker, yatarsın o'nun koynuna...
metafor olarak algıladığınızda; aşkın nefretle geri beslemeli hale geçtiği periodda ona duyduğunuz aşkı yok etmeye yönelik aşık olunan kişiyi hayalde ya da rüyada öldürüp durma eylemidir. duyulan aşkı güçlendirmekten öteye geçebileceğini sanmıyorum.
yine bir metafor olarak tabi; kendini öldürmek tek çözüm gibi görünüyor, eğer beceremezseniz bekleyin zaten birileri ya da birşeyler gelip sizi öldürür.
yanağına bi öpücük kondurmuştum, hatrı kalır diye diğer yanağından da öpmüştüm usulca.
bu otobüs götürecekti seni benden uzağa, koca yaz boyunca.
benim öperek yolladığım gibi annen de öperek teslim alıyor muydu seni?
ben niye bunu hiç sormadım ki sana, o zaman daha çok öperdim alıcıya çabuk ulaşsın diye daha dikkat ederdim ela gözlerinin gülüşüne...
annen öpemediğinde ne hissetti ki seni?
anne bu ağlar tabi, ama bir daha kimseyi sevmeyeceğine yemin etti mi ki?
keşke sadece koca yaz boyu gelmeseydin ama bilseydim ki yaz bitince geleceksin, o zaman hiç ağlamazdım, uzak da olsa orda bi yerde olurdun bilirdim, o zaman hiç ağlamazdım...
sen ölmeden önce de kaza yapıyor muydu arabalar, otobüsle çarpışan kamyonlar var mıydı?
sen ölmeden önce de ölüyor muydu insanlar?
zaman duruyor muydu böyle, ben ağlayabiliyor muydum?
ya da yazabilir miydim böyle efelik laflar?
seni anlatabilir miydim hiç tanımadığım insanlara?
ölümü hissedebilir miydim ense kökümde? azrail'e meydan okuyabilir miydim böyle pervasızca?
yapamazdım, bilemezdim hiçbirini.
sen yine gel ben yine bilemeyim emi?..
acısı hiçbir zaman dinmez ve dinmeyecek olandır. ama Önceye oranla kendinizi düşünmeyi azaltırsınız. Şöyle ki; ondan uzak olduğunu düşünmek yerine onu düşünürsünüz. Üşüyo mu aç mı, buraya ulaşamadığı için acı cekiyo mu bunları düşünürsünüz. Sonra dersiniz ki o benim yerimde olsa ben onun yerinde olsam, o daha çok acı çekerdi. Benim ölümümü görmek onun kalbini ağrıtırdı. Ama sonra gençliğini düşünürsünüz ben ölseydim o acı çekseydi ama yine yaşasaydı dersiniz. Kısacası kısır bir döngüdür bu. Onun sizden daha iyi konumda oldugunu, acı cekmediğini düşünmek istersiniz avutmak istersiniz kendinizi. Artık
beynininiz, yüreğiniz yorgundur. Her gün aynıdır. Güneşli günlerden, mutlu insanlardan soğursunuz. Her şey batmaya başlar. O varken niye zamanı durduramadım dersiniz. Ama bilirsiniz ki imkansızdır. Tıpkı şimdiki zamanı geri alamayacağınızı bildiğiniz gibi. olgunlaştığınızı hissedersiniz bazen, başka bi acıya çok rahatlıkla göğüs
gerebilceğinizi, bu yaşadıklarınızın hayatınızdaki gelmiş geçmiş en berbat, en çaresizce şey olduğunu düşünerek.. küçüğüm ben dersiniz, hele o size küçüğüm diye sesleniyorsa. Bazen rüyalarda görüp mutlu olursunuz beni görüyo dersiniz. Ve en çok can yakan hayaller olur nihayetinde. Hayal kurmanın insana bu kadar derinden bir acı vereceğini aklınıza getirmemişsinizdir hiçbir zaman. imkansız diye bir şey yoktur tarzı cümleler kuran insanlara kusmak istersiniz öfkenizi hiddetle. Hayal kurarken içiniz yanar ama elde değildir devam edersiniz, yaşanmışları aklınıza getirirsiniz bazen, bazen de ileride olacak olanları. Ortak hayallerinizi. Ve bilirsiniz ki her nefeste ona bir adım daha yaklaşırsınız. Birinin size orada birlikte olacağınızın garantisini vermesini istersiniz. Boğulursunuz, başka kimseyi kaybetmek istemezsiniz, boğulursunuz. Sıradan bir gün uğruna hiç bu kadar dua etmemişsinizdir ama o güneş artık size o kadar yapmacık geliyordur ki hayattan zevk almak göremeyeceğiniz kadar uzaktadır. Tıpkı kalpte tüten sevgili gibi.
sevgili ancak onu unuttuğun takdirde ölür. onu artık göremiyor olmak, konuşamıyor olmak kısacası bedenen artık bu dünyada olmaması onu ölmüş yapmaz. içinizde yaşattığınız sürece o sizinledir. sevgili ölmez hele ki aşkın iki kişilik değil iki hislik olduğunu bilen ve bunu sizin gözlerinizin içine bakarak söyleyen bir sevgili asla ölmez, ölemez. *
düşmanımın başına gelmesin denilesi durumdur. hayattan soğumak için yeter de artar bile. bünyede kalıcı hasar yaratır. gerek fiziksel gerek psikolojik. bu dönemde alkollü içeceklerden uzak durulmalıdır.
sevgilinin ölmesi = senin psikolojik olarak ölmendir. o kadar kötü bir durumdur. bünyeyi intihara kadar bile sürükler.*
hiç ama hiç hazır olamadığım ve olamayacağım felaket .
ne ölmeye ne de ölmesine.
insan yarini toprağa koyar da gece yastığa başını nasıl koyar?
bu sebepten olsa gerek ölümle çoğu zaman kolkola gezme isteğim belki de...
ondan önce ölme fikri.