sadece ertesi gün onun olmadığını düşünmenin bile insanı komaya sokup elini bırakamamayı beraberinde getirdiği ruh halidir. onun kokusuyla bile zor dalarsın uykuya. ama o hareket etse uyanırsın. o uyku uyku değildir bir kaçış yoludur. işe de yaramaz. hiç gözünün önünden ayırmak istemezsin, bırakmazsın elini, kokusunu burnunda tutarsın, nefes almazsın ki kaybolmasın koku, dursun zaman ki o hiç gitmesin. ağlarsın ağlarsın ağlarsın. gitmemesi için yalvarırsın. allahım lanet bir durumdur. allah kimseye göstermesin.
ayşe armanın hakkı devrimle hayatını kaybeden hayat arkadaşı kendi seslenişi ile lülüşü hakkında verdiği röportaj okunmalıdır. insanı bir yerlerinden illaki yakalar düşündürür. http://www.babialihaber.c...kk-devrim-armana-konustu/
Başıma gelen hadisedir. hemde haybeye hiç uğruna düğünde kafayı bulmuş bir o....u çocuğunun havaya bok varmış gibi ateş etmesi ile şanssız ve boktan bir şekilde kaybettim sezinimi. yaklaşık 5 sene hiç bir kızın yüzüne bile bakamadım. saçlarımı kesip mezarına bıraktım. ağladım gözlerimden yaş yerine kan akıncaya kadar. yalvardım allaha benide alsana onun yanına diye. neden o dedim neden bir başkası değil. çıldırdım hastanelerde yattım. taaki benim rüyama girip ben artık yokum yoluna devam et diyene kadar. lanet olsun dünyadan nefret ediyorum aslında ama çaktırmamaya çalışıyorum.
eğer gerçekten sevgiliye bağlıysan hayatının geri kalanında ciddi problemler yaşayabilirsin. Bizzat tanık olduğum bir iki durumu göz önüne alırsam kesinlikle profesyonel destek alınmalı.
anaokulunda başlamıştı herşey. Saatleri öğenmiştim anne yolu beklerken o ise boya kalemleriyle çizerdi annesinin gelmesini. O boya kalemlerini sımsıkı tutup eriten kısa pantolonlu çocuktu benim sevgilim. ilk aşk, ilk erkek,çocukluğumdu beslenmemde ki su şişesi, herşeydi onu toprağa verirken kalp ağrılarımı, kokulu silgilerimi, çocukluğumu,misketleriyle ev satın alabilen kısa pantolunlu sümüklü çücük sevgilimide gömdüm, Karanlıktan korkan o kocaman yürekli çocuguda gömdüm.Tarifi olmayan bu acı gün geçtikçe diiz kapağımda bir yara olur. Karanlıktan korkma oldu mu ben ışığı söndürmüyorum.
bu ne ilk isyanımdır yokluğuna, ne de son yakarışımdır.
sen son nefesini verip gittin gideli,
gözlerini kapatıp karanlığına gömüleli
karanlıktan korkan bir çocuğun inleyişidir kabuslarım.
bir yanım hasret bir yanım uçurum
sorgusuz sualler büyütüyorum boşluğunda
çığlıklarım yankılanıyor sen kokan kalbimin duvarlarında
bir ağlamak var boğazımda
kurumuş göz pınarlarımın çölündeyim şimdi
sana susayan benliğim,
nefesine muhtaç nefesim
sesine hasret, kokuna hasret, tenine hasret
kısacası sana hasret ruhum üşüyor sensizlikte.
karanlıkların büyüyor bu şehirde.
gidişinle başladı korkularım
gidişinle başladı çaresizliklerim, özlemlerim...
sahipsiz bir anahtar kadar kimsesizim şimdi
sen giderken kolu kanadı kırık bir kuş bıraktın
işıkları kapalı bir dünyada düş yaşattım
ve kollarımı sana açtım
yarattığın sonsuz dünyanda küçülürken bedenim
özlediğim babamdın
yaslandığım duvardın
yitirdiğim küçük kedim,
alacağım nefes,
içimdeki heves
kocaman dünyamdın.
bir doğum günüydü.
var olmanın kendisi değildi kutlanılır olan
yaşamak değildi senden ziyade güzel olan
ben sana gelme sebebimi kutluyordum
ben sana giden yolları
ben sana açılan kapıları
seni görmekten başka şeye yorulmayan telaşları
karanlığı korkulur kılmayan varlığını
ben sana dair bir yaşamayı seviyordum
bir doğuş yarattık birbirimize
şimdiyse doğuşu,
birbirinden kopuşuydu bedenlerimizin
üşümesiydi ruhlarımızın
bir doğum gününde yitirdim seni
tükenen nefesine nefesimi ekletemeden
iki yana düşen kollarını boynuma saramadan
ölüme yenik gücümle seni çekip alamadan yitirdim
yitirmeleri yitirmekti ümidim
senin olmadığın her şeyi gömmekti hayalim
seni bulmaya şükrederken kaybettim
seni kollarımda kaybettim
işte o an her şeye kahrettim
sensiz yaşamaktan vazgeçtim
ruhumu yanına defnettim
ve nefes almalarıma sabrettim
sabrettikçe nefret ettim kendimden
yaşadıkça lanet ettim her şeyden
gidişinle karanlıklar korkulmaz değil artık
yokluğun ateşten gömlek
yokluğun soğuk
yokluğun ölüm
sensizlik zulüm...
sensizlik zulüm..!
yokluğunun ertesi mutluluğu bir yangında bıraktım
gülmeleri işkencelere attım
senin aksine giden adımlarımı kanattım
bacaklarımı kırdım
sana dokunmayan ellerimi bir okyanusta bıraktım
seni konuşmayan dillerimi kopardım
sana atmayan kalp atışlarımı giyotinlerle idam ettim
yokluğunun ertesi sensizliğe savaş açtım
sensiz yaşamaya davalar açtım
sensizliği sevdirmeye çalışanlardan kaçtım
beni sevmeye çalışanlardan uzaklaştım
kendimden kaçtım.
sen yoktun
hep içimdeydin ama hiç yoktun
kalbimi kör bir bıçakla kestim
içinden seni çıkaramadım
çıkarıp doya doya sarılamadım
öpemedim güzel dudaklarından
bakamadım kocaman gözlerine
nefesime katamadım mis nefesini
sarılamadım sana.
hayaller zalim, rüyalar zalim
renkleri soluk
yüreğim donuk
sensizlik soğuk...
sen benim hayata merhabamdın
ilk aldığım nefes ilk heves
yüzüme gözüme bulaştırdığım çikolatam
sevilen çocuk yaramazlıklarımdın.
dudağımda kalan dondurmam
mimdemdeki aşk sancısı
ilk sigaram ilk aşkım
ilk sarhoşluğum
ilk kekelemem
bardağımdaki son damlam
kalbimdeki tek yaram
diğer yarımdın.
ben aslı'ydım sense fotokopisi
sen aslıydın bense fotokopisi
hangi rüya buluşturur bizi
hangi yollar, hangi otobüsler gider sana
hangi yağmurlar bastırır gözyaşlarımı söyle!
hangi acımasız engel koparır beni senden
hangi umarsız emel vazgeçirir senden
hangi yıldızlar gözlerimi kamaştırır da
kandırır beni
hangi yalan ikna eder seni unutturmaya
hangi yalan buğusunu alır gözlerimin
hangisi söyle!
yokluğunun ertesi karanlığa gömüldüm
küçük bir çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağladım
hayallerinin dibinde ölmeyi bekledim.
bana çarpmayan kamyonlara küfrettim
beni enkazında çürütmeyen binaları yumrukladım
gövdemden ayrılmayan başımı vurdum duvarlara
yokluğunun ertesi her şeyden vazgeçtim
karanlıktan korkarken hiçbir el tutmadı sen gibi
hiçbir kucağın içinde kaybolmadım mutluluktan
hiçbir nefesin koynunda mutluluğa yatırmadım ruhumu
sırtlanların terkisinde büyüdü sana muhtaç isyanlarım
kuduz köpeklerin ortasında korktum sensizlikten
depremlerin içinde özledim seni
kasırgaların vahametinde büyüttüm içimdeki seni
sahipsiz bir anahtar kadar sensizim şimdi
yalnız ve kimsesizim
çaresizliğimin akarına gider başı boş hayallerim
sarhoş rüzgarların aldanışlarında boğulurum
boğuldukça biraz daha yok olurum
avazım çıktığı kadar bağırır
topuklarımı patlatıncaya kadar koşar
seni kaybettiğim yerde bulurum kendimi
sen gideli yaşamadım
sen gideli tat almadım
bir yanım donuk bir yanım soğuk
bir yanım hasret bir yanım uçurum
ben ölmek sen ölüm
ben aslı sen fotokopisi
sen aslı ben fotokopisi...
aslı...
fotokopisi...
son bir aydır tecrübe ettiğimdir.
çok zor bir sınanmadır.
zaman
geçecek
senin böyle mutsuz olmanı istemezdi diyen tüm mantıklı sözlere kafa sallamaktır.
artık ağlayamamaktır.
devamlı ağlamaktır.
kızmaktır.
küsmektir.
kusmaktır.
sadece nefes almaktır.
nefessiz kalmaktır.
yutkunamamaktır.
özlemektir
özlemdir
için yanan bir buza dönmektir.
içi donmuş bir kor olmaktır.
ölemeden ölmektir.
ölememektir.
ölmektir.
hiçbir şey yapmak istemeden yapmak zorunda olmaktır.
tüm 'evren'inizken
evrensiz kalmaktır.
fazla üstünde durulmaması gereken durum. intihar sebebi gibi sonuç bulanlar bir doktora gitsinler.
sonuçta her nasıl tanışmışsanız tanışın bu bir şans işi. yani tamamen tesadüf. sen olmasaydın o şahıs başkalarına gidecekti. zaten sen öldükten sonra da bunu yapacak. sen de bunu yapmalı ve hayatı kendine zindan etmemelisin.
binaenaleyh abartmayaınız bu işleri. sonuçta her taraf kız her taraf erkek dolu.
keşke yok olsam denilebilecek andır. çok acı. sonrasında yeni bir sevgili bulmasına kadar geçen süreye bağlı olarak sevgisine verdiği değere yorum yapılabilir. bu ölen sevgili için anlamsızdır ama sonraki sevgilileri için "ölürsem hemen unutur mu?" sorusuna cevap niteliğinde sayılabilir.