sevgilinin payına düşenlerden kendine pay çalmak biraz da. insan sevgilisinin omzunda dinlenmeli derdi bi arkadaşım, saçmalamasına hiç bir zaman göz yummazdım. o da haklıymış bak, bir ben haksız çıktım gerçekliği savunarak. yok dedim, dünyada ne olup bitiyorsa yaşanacak ille de; işte bu yüzden parmak uçlarında kelebek tozu nasıldır bilemedim. ama o haklı çıktı ya, ben de onu desteklemeliydim. dedim ki sonra,
ver omzunu; başımı düşüreyim kalbimde büyüttüğüm düşlerle birlikte omzuna, dünyayı unutayım.
basit bir kaç kelimeden meydana gelmiş, sıradan bir cümlenin içinde aranan gizli öznesin sen ey sevgili, gölgen unutturuyor en gerçek yalanı, ya bir de olsan yanımda, başımı dayadığım omuzunda...
dünyayı unutturacak bir sevgili...
bunu düşünmesi bile zorken, varlığını tarif eden cümleyi kurmak ne kadar zor.
+ kızım kalksana artık omuz bu da her ne kadar güçlü ve kaslı olsam da çürüttü o koca kafan aşkım.
- ne ha? dünya kimdi ya.
+ yanık omuzlarıma başını daha fazla yaslamak için konuyu değiştirme.
- yok lan aşkım. dünyayı unuttum sanki birden aniden.
+ bilmiyorum... sanki zıtlıklar bizi birleştiriyordu, engelleri aşmak zevkli geliyordu. artık mutsuzsun, gözlerinin içi parlamıyor. farklı olmamız ve beni çözmek istemen benim hoşuma gidiyordu ve senin için güzeldi. fakat sonrasında oluruna bıraktın herşeyi. seninle konuşmak, sana bakmak beni hep rahatlatıyor ama seni sıkıyor ve ben bunu görünce üzülüyorum. her zaman avucumun içinde bir kelebek gibiydin, yarı canlı yarı ölü bir şekilde. seni kaybetmeyeceğimi hep bildim. çünkü ait olmak ve olunmak senin için herşeyden önemliydi. ben sana bunları söylerken içimde bir sızı bir pişmanlık var ama senin böyle olmanı da istemiyorum...
- dur. bir soru soracağım, tek kelimeyle cevap verir misin?
+ ...
- şimdi biz bittik mi?
+ hayır.
- ama birşeyler bitmiş gibi...
+ işte sorun da bu ya. ''birşeyler bitmiş gibi'' demen. şu an daha fazla konuşmak istemiyorum.
- bende.
sevgilinin omzuna başını yaslarsın... artık eski olmuştur ama söyledikleri çok doğru gelir sana. çünkü sende böyle düşünüyorsundur. tüm bunlar silinir birden aklından. neden mi? kalp atışlarını duyarsın sıklaşmaya başlamıştır. yüzüne bakıp tebessüm edersin... bir ders boyu böylece kalırsınız, zil çalıncaya kadar. gitmek istemiyorum, der. konuşamazsın ve sıraya kapaklanıp sessizce ağlamaya başlarsın. gitme! diyemezsin. boğazında bir düğüm içinde bir sızı olarak kalır...